TamSaha 126. Sayı - page 50-51

hatırlanan Helenio Herrera’nın
gerektiğinde hücumda da üret-
kenliği ziyadesiyle sağladığını
göstermesi açısından güzel bir ör-
nekti. Takımı kendisine yetecek
skoru sağlamasına karşın gol
aramaktan vazgeçmemiş ve sol
bekiyle üçüncü golü atmıştı.
27 Mayıs 1964’te ilk Avrupa şam-
piyonluğunu elde eden Inter, tam
bir yıl aradan sonra, 27 Mayıs
1965’te unvanını korumak adına,
Şampiyon Kulüpler Kupası’ndaki
üst üste ikinci finaline çıkıyordu.
Rakibi, o yıllarda Avrupa’nın en iyi
birkaç takımından biri olan Benfi-
ca’ydı. Öyle ki Benfica 1961’de Real
Madrid’in beş yıl süren hegemon-
yasının ardından bu kupaya uza-
nan ikinci takım olmuş, bir sonra-
ki yıl da ikinci zaferini elde etmiş-
ti. Hatta iki yıl öncesinde bir kez
daha finale kadar gelmişler fakat
bu kez Milan’a takılmaktan kur-
tulamamışlardı.
Ancak Inter’in elinde önemli bir
avantaj vardı, o da sezon başında
finalin oynanacağı stat olarak San
Siro’nun belirlenmiş olmasıydı.
Mavi-siyahlılar, zorlu rakibi karşı-
sında 70 bini aşkın seyircisinin de
desteğini alacaktı. Bu şartlar al-
tında başlayan karşılaşmada
Benfica’nın, deplasmanda oyna-
masına karşın Inter’i önceki yıl
Real Madrid’in zorladığından daha
fazla zorladığı söylenebilir belki
ama bu yine de Herrera’nın öğ-
rencilerini durdurmaya yetmemiş
ve ilk yarının bitimine iki dakika
kala Jair fileleri havalandırmayı
bilmişti. İkinci devrede de skorda
herhangi bir değişiklik olmayınca
Inter hayalini kurduğu zafere
ulaşmış ve kendisine Avrupa fut-
bolunda hayli özel bir yer edin-
mişti.
Üç Hollandalıyla
uçan takım
Milan 4-0 Steaua Bükreş
24 Mayıs 1989
Aslında Milan’ın, 1988-89 sezo-
nundaki Şampiyonlar Ligi mace-
rasının biraz şanslı bir biçimde
başladığı söylenebilir. Zira kır-
mızı-siyahlılar, ilk turda Bulgar
şampiyonu Levski Sofya’yı (o
günkü adıyla Vitosha) elemeleri-
nin ardından ikinci turda Kızılyıl-
dız ile eşleşmiş ve Belgrad’da ra-
kibinin elinden yoğun sis saye-
sinde kurtulmuştu. Şöyle ki, iki
takımı Milano’da karşı karşıya ge-
tiren ilkmaç 1-1 sona ermişti.
Belgrad’daki rövanştaysa Kızılyıl-
dız 1-0 öne geçmişti ve tura yakın
olan taraftı. Ancak sahaya çöken
ve görmeyi neredeyse imkânsız
hâle getiren yoğun sis nedeniyle
maçın hakemi, 65. dakikaya ge-
lindiğinde karşılaşmayı tatil etti.
Buraya kadar her şey normal belki
ama bundan sonrasında pek değil.
Ziramaç ertesi gün hava açılınca
oynandı oynanmasına ama 65.
dakikadan değil de en baştan baş-
ladı. Hâliyle Kızılyıldız’ın atmış ol-
duğu o gol de güme gitmişti. Yeni
müsabaka ise 1-1 sona erdi ve
Milan, penaltı atışları sonucunda
rakibini elemeyi başardı.
Milan’ın çeyrek finaldeki raki-
biyse, Werder Bremen’di. Alman
ekibini de 180 dakikada bulduğu
tek golle geçen Milan böylece son
dört takım arasına kalmıştı.
Ancak bu noktaya kadar deyim
yerindeyse biraz ite kaka gelmiş
olması, yarı finalde eşleştiği Real
Madrid karşısındaki şansının da
bir hayli sorgulanmasına yol aç-
mıştı. Buna karşın Milan, Berna-
beu’da oynanan ilkmaçtan 1-1’lik
beraberlik çıkarmayı başarıyordu.
15 gün sonra Milano’da oynanan
rövanş maçıysa, Milan’ın o yıllarda
Avrupa futboluna ne denli büyük
bir damga vurmak üzere olduğu-
nun bir göstergesi niteliğindeydi.
Daha ilk yarıda Ancelotti, Rijkaard
ve Gullit’le üç farklı üstünlüğü
elde eden ev sahibi ekip, ikinci
yarının başlarında van Basten ve
Donadoni ile gollerine devam
etmiş ve Real Madrid’in Avrupa
kupalarındaki en ağır yenilgisini
tatmasını sağlamıştı: 5-0.
Böylesine etkileyici bir galibiyetin
ardından uzanılan finalde de Mi-
lan, rakibi Steaua Bükreş karşı-
sında açıkça favori hâline gelmişti.
Nitekimkırmızı-siyahlılar, Barse-
lona’da oynanan karşılaşmada,
Steaua’ya karşı da Real Madrid
önünde sergiledikleri oyunun bir
benzerini sahaya yansıtıyordu.
18. dakikada Gullit’le öne geçen,
27’de de van Basten’le farkı ikiye
çıkaran Milan, 39. dakikada bir
kez daha Gullit’in sahneye çıkma-
sıyla skoru 3-0’a getiriyor ve
henüz ilk yarıda galibiyeti büyük
ölçüde garantiliyordu. İkinci yarı-
nın hemen başında van Bas-
ten’den gelen dördüncü gol ise
Steaua’nın umutlarını tamamen
kırıyor ve Milan 20 yıl aradan
sonra bu büyük kupayı üçüncü
kez kazanıyordu. Kırmızı-siyahlı-
lar böylece ezeli rakipleri Inter’i de
Avrupa şampiyonluğu sayısında
geride bırakmıştı.
Milan 1-0 Benfica
23 Mayıs 1990
Milan, Şampiyon Kulüpler Ku-
pası’nda 20 yıl aradan sonra za-
fere ulaşıp taraftarlarını sokak-
lara dökerken, aynı sezon ezeli
rakip Inter ise Serie A’da şampi-
yonluğa ulaşmıştı. Bu da rekabet-
teki gerilimi bir nebze daha arttır-
maktaydı. 1989-90 sezonunda
Avrupa’da Inter’in ilk turda Mal-
mö’ye elenmesiyse belki de
Milan’ın üst üste ikinci Avrupa
şampiyonluğu yolunda ayrı bir
motivasyon unsuru olmuştu. Ezeli
rakibi büyük bir fiyaskoya imza
atarken, Milan ise aynı turda HJK
Helsinki’yi rahat geçmişti. İkinci
turdaysa kırmızı-siyahlıları hayli
zor bir sınav bekliyordu. Zira Real
Madrid’le eşleşmişlerdi ve İspan-
yollar birkaç ay önceki 5-0’lık he-
zimeti unutturabilmek için bu
maça özel olarak bileniyordu.
Buna karşın Milan, rakibini ilk
maçta Rijkaard ve van Basten’in
golleriyle 2-0 devirmeyi bildi ve
her ne kadar rövanşta 1-0 yenil-
diyse de turu geçen taraf oldu.
Milan’ın çeyrek finaldeki raki-
biyse, iki yıl önce Kupa Galipleri
Kupası’nı ve Süper Kupa’yı ka-
zanmış olan Mechelen’dı. Belçika
ekibi ilkmaçta skoru 0-0’a bağla-
dıktan sonra Milano’daki rövanşta
da 90 dakika boyunca kalesini
gole kapayınca maç uzatmalara
gidecekti. Ancak bu bölümde van
Basten ve Simone’den gelen gol-
ler, Milan’a yarı final kapısını aça-
caktı.
Yarı finalde de Bayern Münih ile
eşleşen Milan’ı bir kez daha 210
dakikalık bir tur senaryosu bek-
lemekteydi. Milano’daki ilk maçı
1-0 kazanan kırmızı-siyahlılar,
Münih’teki ikinci maçın normal
süresini aynı skorla geride ta-
mamlamıştı.
Uzatma dakikalarındaysa Borgo-
novo, Milan’ı rahatlatan beraber-
lik sayısını kaydetmiş, daha
sonra McInally’nin skoru 2-1’e
getirmesiyse Bayern için yeterli
olmamıştı.
Viyana’da Benfica’ya karşı oyna-
nan final, uzun süre golsüz gitse
de aslında Benficalıların da oyna-
dıkları aşırı defansif oyun saye-
sinde itiraf ettikleri bir gerçek
vardı ki, bu da Milan’ın o dönem
itibarıyla artık Avrupa’nın en et-
kili, en tehlikeli takımı olduğuy-
du. Nitekim bu katı savunma
anlayışı da anca 68. dakikaya
kadar işe yarayacak ve o daki-
kada sahneye çıkan Rijkaard, ku-
payı bir kez daha Milano’ya
götürmelerini sağlayacak olan
golü, filelere bırakacaktı.
Gullit, Van Basten ve
Rikaard’ın yanı sıra
İtalya Millî Takımı’nın
iskeletini oluşturan
yıldızları da
kadrosunda barındıran
Milan, 1989 ve 1990’da
Şampiyon Kulüpler
Kupası’nı üst üste iki
kez müzesine taşımıştı.
Milan’ın 1990 finalinde Benfica’yı yenerek kupayı kazandığı
maçtaki tek golünü Frank Rijkaard atmıştı.
50
51
1...,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49 52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,...142
Powered by FlippingBook