TamSaha 126. Sayı - page 34-35

Kardemir Karabükspor maçında
Abdullah sakatlanınca hoca “Sol
bek oynar mısın?” diye sordu,
“Elimden geleni yaparım” karşılığını
verdim. Oyuna girince de adeta
uçtum. Omaçın ardından da sol bek
olarak kaldım. Süratim zaten
önemli bir avantaj. Fizik gücüm iyi
olduğu için de ileri geri gidip gelebi-
liyorum. Bu sayede sol bekmevkiini
doldurduğumu düşünüyorum.
Sence sol bekte mi sol açıkta mı
oynamak daha keyifli?
Hollanda’da beni takip eden arka-
daşlarımvar. Ben onlar için, ailem
için futbol oynuyorum. Başlangıçta
sol bek oynamak zoruma gitmişti.
Çünkü önde oynarken attığımgüzel
bir çalımın veya golün ardından ar-
kadaşlarımdan büyük övgüler alı-
yordumve bu da çok hoşuma gidi-
yordu. Sol bek oynamaya başla-
yınca “Ömer sana yakıştıramıyo-
ruz” demeye başladılar.
Aslında çok da doğru bir düşünce
değil bu… Bir Roberto Carlos’u, bir
Maldini’yi hatırlayınca sol bekin de
oyuna ne kadar katkı yapacağını
anlayabilir insan.
Zaten ben de oynadıkça sol bekte
görev yaparken takıma eskisi gibi
katkı sağlayabileceğimi anladım.
Özelliklerim, modern futbolun ara-
dığı sol bek tipini yansıtıyor. Elbette
oyunun savunma yönünde eksikle-
rimvardı. Taktik açıdan öğrenmem
gereken çok şey vardı. 7 hafta sol
açık, 2.5 sene sol bek oynadımve bu
durumbenim oyun tarzımı değiş-
tirdi. İlk defa oynamanın etkisiyle
çok fazla konsantre oldumve elim-
den gelenin de fazlasını yapmaya
çalıştım. Bu sayede verimli bir sol
beke dönüştüğümü ve yerimi dol-
durduğumu düşünüyorum.
Millî Takımımızın iki beki Gökhan
Gönül ve Caner Erkin de klasik bek
değil. Gökhan Gönül, Gençlerbirliği
Oftaş’taki döneminde daha çok
Orhan Şam’ın önünde sağ açık oy-
nuyordu. Caner de yakın zamana
kadar sol önde görev yapıyordu.
Demek ki daha önce önde oynayan
oyuncular savunma özelliklerini de
kazandıklarında modern futbolun
aradığı beklere dönüşüpmevkileri-
nin 1 numarası olabiliyor.
Kendi açımdan baktığımda ofans
zaten benimkanımda var. Mahal-
lede büyüklere karşı oynadığım za-
manlardan itibarenmücadele
etmeyi sevdiğimve hırslı bir
oyuncu olduğum için de defansif
yönden kendimi geliştirebildiğimi
düşünüyorum. Kolay kolay kendimi
ezdirmem. Önceleri hızlı olduğum
için savunmada kendimi kurtarabi-
liyordum. Oynadıkça pozisyon bil-
gimi de geliştirdimve artıkmevki-
imi aksatmadan doldurabiliyorum.
İki ayağını da kullanabiliyor
musun?
Sağ ayağımın üzerinde durabiliyo-
rum (gülüyor). Şaka bir yana sol
ayağımı iyi kullanıyorum, sağ aya-
ğımı geliştirmek için de çok çalış-
tım. Hollanda’da zaten altyapıda iki
ayağınızı da kullanacak biçimde ye-
tiştiriliyorsunuz. Orada genç oyun-
cuyu yetiştirmek, yeteneklerini
daha iyi kullanabilecek hâle getir-
mek çok önemverilen bir şey. Alt-
yapıda konunun uzmanı hâline gel-
miş eski oyuncular vardı. Onlara
saygı gösteriyorsunuz ve onlar da
size yeni şeyler öğretmek için bü-
yük bir gayret gösteriyor. En önemli
ayrıntılardan birisi, her oyuncunun
mevkiine göre eğitilmesi ve özel
olarak çalıştırılması. Mesela beni
sol açık olarak kullanmaya karar
verdiler ve o yönde yetiştirdiler.
Abartmıyorum, bir idmanda 100’e
yakın orta kesiyordum. Her antren-
mandan sonra da yanlarına çağırıp
“Şunu eksik yaptın, şunu şöyle
yapmalısın” diyorlardı. Şimdi 23 ya-
şındayımve böyle bir altyapı eği-
timi aldığım için çokmemnunum.
“Eğer böyle bir eğitim almasaydım
ne olurdum?” diye düşünüyorumve
ortaya hiç de iyi bir tablonun çıkma-
yacağını biliyorum. Evet, zor günler
geçirdim. Mesela pas çalışmaların-
da bazen nereye koşacağımı şaşı-
rırdımve arkadaşlarımbenimle
dalga geçerdi. Ama çalışa çalışa ben
de nasıl pas kullanacağımı, nereye
koşacağımı öğrendim. Hollanda’da
altyapıdaki oyunculara bakıyorum,
kullandıkları malzemeler, eşof-
manlar, toplar, ayakkabılar, forma-
lar, otobüsler, antrenman yaptıkları
sahalar hepsi birinci sınıf.
Türkiye’dekilerle kıyaslandığında
küçük bir kulüp olan NAC Breda
altyapısına bu kadar yatırımyap-
mayı nasıl beceriyor peki?
Her sene bir oyuncu yetiştirdiği-
nizde altyapı için harcadığınız pa-
rayı çıkartıyorsunuz aslında. O ka-
dar da büyütülecek bir şey değil.
Ben 16 yaşında A takım idmanına
çıktım ama kulübün benimle ilgili
bir gelecek planı vardı. Hiçbir oyun-
cularını rastgele seçmiyorlar. Gele-
cek gördükleri oyuncuların üzerin-
de duruyor, onları eğitiyor ve fut-
bola kazandırıyor, sonra da o oyun-
cudan para kazanıyorlar. O yaştaki
oyunculara özel antrenman prog-
ramları hazırlıyor, fitness yaptırı-
yorlar. Van Hooijdonk A takımda
oynarken gelip altyapıdaki forvet-
lere eğitimveriyordumesela. Çok
büyük bir organizasyondan söz edi-
yorumyani. Bunları yapmak için
çok büyük bir kulüp olmanız da ge-
rekmiyor. Dikkat çekici bir başka
nokta da büyük bir kulüp olmasanız
bile kentin verdiği destek. Biz bü-
yük hedefleri olmayan bir takımdık
ama her hafta maçlarımızı 16-17 bin
seyirci izliyordu. Hollanda’da taraf-
tarın takımına desteği, takımın sa-
hada aldığı sonuçlarla direkt bağ-
lantılı değil. İnsanlar kendi şehrinin
takımını destekliyor ve hafta sonu
maçına gidip izlemekten keyif alı-
yor. Bu keyif, kazanmaktan bağım-
sız bir duygu.
“Keşke Kayseri’de de aynı anlayış
hâkimolsa” diye düşünüyor
musun?
Düşünüyorum elbette. Maçlarımıza
yeterince seyircinin gelmemesi zo-
ruma gidiyor. 1.5 milyon nüfusu
olan bir şehrin takımınınmaçla-
rında hiç değilse 10-15 bin seyirci
olmalı. O zaman futbolcunun da
mücadele gücü artacaktır. Bunu tek
başına takımın ligdeki sıralamasıyla
da açıklayamazsınız. Futbolu seven
insan, maç izlemeye gelir ama ne
yazık ki Türkiye’de bu anlayış pek
gelişmemiş.
Kayserispor’da çalıştığın teknik
adamların senin üzerindeki etkile-
rinden söz eder misin?
Şota’yla çalışırken, kendimi hâlâ
Hollanda’daymış gibi hissettim.
Çünkü onun yaptırdığı pas çalışma-
larını, pozisyon oyunlarını zaten bi-
liyordumve benim için her şey çok
rahattı. Bu nedenle bir adaptasyon
problemi yaşamadım. Zaten biraz
önce de söylediğimgibi Kayseris-
por’a gelişimin sebeplerinden birisi
de Şota’nın takımın başında olma-
sıydı. Prosenicki’nin ise ismi bile ye-
tiyordu. Futbolculuğu döneminde
müthiş kariyere sahip bir teknik
adamla çalışıyor olmak oyuncuyu
da etkiliyor hâliyle. Zaten ilk sezo-
nunda takıma inanılmaz bir sıç-
ratma yaşattı. Ama ikinci sezo-
nunda çok sayıda sakatlığa eklenen
şanssızlıklar nedeniyle küme düş-
tük. Aslında bizim için önemli bir
dersti bu. Bir sezonmüthiş bir çıkış
yapan takımın, aynı kadroyla, aynı
teknik adamyönetiminde küme
düşmesi, bize futbolun her türlü so-
nuca açık bir oyun olduğunu yaşa-
yarak öğretti. Takımın en önemli
oyuncularının aynı anda sakatlana-
bileceğini gördükmesela.
Küme düşmek ne hissettirdi sana?
Son haftaya kadar küme düşeceği-
mize inanmamıştık. İçimde hep “Biz
mutlaka kurtarırız” düşüncesi var-
dı. Belki de bu rahatlık küme düş-
memize yol açtı. Düşünebiliyor mu-
sunuz, bir sezon önce neredeyse
Avrupa kupalarına katılacaktık, er-
tesi sezon küme düştük. Ama dedi-
ğimgibi bizim için önemli bir ders
oldu bu durum. Küme düştükten
sonra takımı yeniden geri döndür-
mek için hemen hemen hiçbir
oyuncumuz ayrılmadı.
Kulüp yönetimi, kadronun bozul-
mamasını nasıl sağladı?
Süleyman Hurma ağabey bütün
oyuncularla birebir konuştu, bazı
sözler verdi, takım ruhunun bozul-
maması gerektiğini, küme düşmüş
olsak da hepimizin çok değerli
oyuncular olduğunu söyledi ve biz-
leri takımda kalmaya ikna etti. Biz
de “Mademki bu takımı küme dü-
şürdük, geri döndürmek de bizim
görevimiz” diye düşündük. Kayse-
rispor yakın geçmişte Türkiye Ku-
pası’nı kazanmış, ülkemizi Avrupa
kupalarında temsil etmiş bir kulüp.
Bu büyük kulübe karşı sorumlulu-
ğumuzu yerine getirmemiz gerek-
tiğine inanmıştık ve bu sezon da bu
inançla mücadele ediyoruz.
Süper Lig’e dönüş hedefinize ol-
dukça yaklaştınız. Kadro bozulma-
yınca sanırımPTT 1. Lig size biraz
hafif geldi.
Aslında sezona iyi başlayamadık.
Üzerimizdeki “mutlaka şampiyon
olmamız gerekiyor” baskısı bizi
olumsuz etkiledi. Takımda Bobo ve
Nobre dışında şampiyonluğa oyna-
mış oyuncu yoktu. Biz genç oyun-
cular bu baskıyı başlangıçta
kaldıramadık. Mesela stratejik oy-
namayı beceremedik. 1-0 öne geçip
2-0’ı ararken kontradan gol yedik.
Ama zamanla nasıl oynamamız ge-
rektiğini öğrendik. Süper Lig’de orta
sıralar içinmücadele eden bir takım
olduğumuzdan karşımızdaki ta-
34
35
1...,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33 36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,...142
Powered by FlippingBook