TamSaha 126. Sayı - page 114-115

ekollerinden birini ortaya çıkar-
mıştı. Söz konusu kişinin adı da
Gavriil Kachalin’di.
Kachalin’in 17 Ocak 1911 tarihinde
Moskova’da başlayan yaşantı-
sında yolunun futbolla kesiş-
mesi, günümüz şartlarına göre
geç bir yaşta, 1920’lerin sonla-
rında gerçekleşmişti. 1936’ya ge-
lene kadar yerel takımlarda
forma giyen Kachalin, bu tarih-
teyse Dinamo Moskova’nın kad-
rosuna katılma şansını elde
etmişti. Ancak kulüpte yer aldığı
altı sezon içerisinde hiçbir za-
man düzenli olarak ilk on birde
forma giymeyi başaramadı. Yine
de Dinamo Moskova’daki son iki
yılı, onun futbolla ilgili yaşantı-
sında çok büyük bir kırılma nok-
tasını teşkil edecekti zira bu
dönemde, Rus futbolunun belki
de ilk büyük taktisyeni olarak
kayıtlara geçen Boris Arkadi-
ev’in öğrencisi olmuştu.
Arkadiev’in kalabalık ve sürekli
hücuma destek veren orta saha
ile hızlı oyun anlayışlarını kula-
ğına küpe eden Kachalin, vasatın
altındaki futbolculuk kariyerine
nokta koyması sonrasında yo-
luna teknik direktörlükte devam
etme kararını da yine bu dö-
nemde vermişti. 1942’de kram-
ponlarını asmasından yaklaşık
üç yıl sonra Trudovye Rezervi
takımında başlayan yeni kariye-
rindeki ilk önemli sıçramayı
1949’da Lokomotiv Moskova’nın
başına geçerek gösteren Kacha-
lin, 1955’teyse SSCBMillî Takı-
mı’nın yeni teknik sorumlusu
oluyordu.
Kachalin’in teknik direktörlük-
teki en büyük başarıları da SSCB
Millî Takımı’yla gelecekti. Lev
Yashin, Igor Netto, Nikita Simon-
yan ve Eduard Streltsov gibi yıl-
dızları barındıran çok iyi bir
jenerasyon yakalayan SSCB,
Kachalin yönetimindeki ilk
önemli zaferini de 1956 Melbo-
urne Olimpiyatları’nda elde ede-
cekti. Turnuvanın finalinde
Yugoslavya’yı tek golle deviren
Sovyetler, altınmadalyanın sa-
hibi olacaktı.
Bu başarının ardından 1958
Dünya Kupası’nda da boy göste-
ren ancak çeyrek finalde ev sa-
hibi İsveç engeline takılan Sov-
yet futbolunun asıl zirve nokta-
sınıysa, 1960 yılında düzenlen-
meye başlayan Avrupa Futbol
Şampiyonası’nın ilk organizas-
yonu teşkil edecekti. Bir nevi
Final Four usulü oynanan turnu-
vanın yarı finalinde Çekoslovak-
ya’yı 3-0’lık net bir skorla dize
getiren Kachalin’in öğrencileri,
finalde de Yugoslavya’yı 120 da-
kika sonunda 2-1 mağlup ederek
kupaya uzanmıştı.
SSCB, 1962’de Şili’deki Dünya
Kupası’nda yine çeyrek finalde
ev sahibi takım engeline takılır-
ken, turnuva sonrasında Kacha-
lin görevinden ayrılıyor ve kısa
süreliğine önce Özbek takımı
Pakhtakor Taşkent’i, ardından da
Gürcü ekibi Dinamo Tiflis’i çalış-
tırıyordu. 1964 yılında Kachalin
yönetimindeki Dinamo Tiflis’in
Sovyet Ligi’nde tarihinin ilk
şampiyonluğunu elde etmesi,
başarılı teknik adamın karnesin-
deki en büyük artılardan biri ola-
caktı.
Kachalin’in kariyerinde üstlen-
diği son büyük görevse, 1970
Dünya Kupası’nda bir kez daha
SSCBMillî Takımı’nın başında
yer almaktı. Ancak kaderde yine
çeyrek finalde elenmek vardı ve
bu defa da Uruguay’a uzatma-
larda tek golle boyun eğmekten
kurtulamayacaklardı. Kupanın
ardından yeniden Dinamo Tiflis’e
dönen ve kulübe bir lig ikinciliği
kazandıran Kachalin, sonrasında
da Dinamo Moskova’da iki sezon
görev yapıp iki lig ikinciliği daha
gördü. Teknik direktörlüğe
1975’te Pakhtakor’da son noktayı
koyan deneyimli futbol adamı,
daha sonra bir süre de Dinamo
Moskova’nın altyapısında koor-
dinatörlük görevini üstlendi.
Sovyet futbolunda bir bakıma
Boris Arkadiev’den bayrağı dev-
ralıp bunu Valeri Lobanovsky’ye
aktarmayı başaran isim olarak
da tanımlanabilecek Kachalin, 23
Mayıs 1995 tarihindeyse aramız-
dan ayrıldı.
ovyet futbolu”
ve
“teknik adamlık”
kavramları yan yana geldiği zaman
hemen her futbolseverin gözünde hiç
kuşkusuz Valeri Lobanovsky’nin
donuk bir ifadeyle kulübede otur-
makta olan siması canlanmaktadır.
Efsane teknik direktör gerçekten de
1970’lerde ve 1980’lerde SSCB’nin fut-
boldaki neredeyse bütün başarıla-
rında bilfiil rol oynamış, ardından son
yıllarını da bağımsızlığını yeni kaza-
nan Ukrayna’nın futbol dünyasında
kendisini ispat etmesine adamıştı.
Peki, Sovyet futbolu Lobanovsky ile
mi var olmuştu? Bu soruya vereceği-
miz cevap ise kesin bir
“hayır”
ola-
caktır. Zira Loba’dan çok öncesinde,
SSCB bir başka devrimci teknik
adama sahip olmuş ve onunla bir-
likte dünya futbolunun en parlak
‘S
114
115
Gavriil Kachalin
Altınmadalyalı usta
takımdan yavaş yavaş ayrıla-
caklarını düşünen Kovacs (nite-
kimCruyff da Barcelona’nın
yolunu tutuyordu) zirvede bırak-
mak gerektiğine kanaat getire-
rek görevinden ayrıldı.
Ne var ki bundan sonrasında
atıldığı maceralarda bir türlü is-
tediğini bulamayacak ve vermiş
olduğu bu karardan ötürü de bir
bakıma pişmanlık duyacaktı.
Müteakip 15 yıl içerisinde sıra-
sıyla Fransa ve Romanya Millî
Takımları, Panathinaikos ve Mo-
naco’yu çalıştıran Kovacs, bu
süre zarfındaki tek başarısını,
1982’de Panathinaikos ile Yuna-
nistan Kupası’nı kazanarak elde
etti. 1987 sonunda Monaco’dan
ayrılmasının ardından da teknik
direktörlüğe noktayı koyan Ko-
vacs, 12 Mayıs 1995’te vefat etti-
ğindeyse Ajax’ın dördüncü Av-
rupa şampiyonluğunu elde et-
mesine sadece 12 gün kalmıştı.
Kachalin yönetiminde
Olimpiyat şampiyonu
olan SSCBMillî Takımı
1...,94-95,96-97,98-99,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113 116-117,118-119,120-121,122-123,124-125,126-127,128-129,130-131,132-133,134-135,...142
Powered by FlippingBook