TamSaha 126. Sayı - page 96-97

dostluğumuz oldu. O zaman yö-
netici değil, dışarıdan bir ağabey
rolündeydi. Aslında o yıllara kadar
Galatasaraylıydım. Fanatik değil-
dim ama. Süleyman ağabeyi ve
Beşiktaş’ı tanıdıkça sempatim
arttı. Gariban takımı. Şeref Sta-
dı’ndaki yokluklar içerisindeki bir
takımı tutmak çok güzel bir duy-
guydu. Taraftarı enteresan. Halkın
içinden gelen bir takım. Süleyman
ağabeyi tanıdıktan sonra Beşik-
taş sevgim arttı. Beşiktaşlı
olmam, onun sayesinde oldu. Ama
her kulübe gidiyordumben. Fe-
nerbahçe muhabirliği de yaptım.
Fatih Terim, Galatasaray’da top
oynarken Galatasaraymuhabirliği
de yaptım. Atletizm esas branşım,
sonra da güreş gelir. Ama futbol
1 numaradır. Ajansta olduğumuz
için her dala gidiyorduk. Faik Gür-
ses, İstihbarat Şefi’ydi. Bumes-
leğe başlamamı tamamen Faik
ağabeye borçluyum. Ondan sü-
rekli destek aldım. Ama tabiî ki dil
bilmeme eksikliğini yıllarca his-
settim. Dünyaya gelsemyine ga-
zeteci olurdum. Ama en az 2-3 dil
bilmek isterim. Bu yüzden sıram
geldiği halde olimpiyatlara bile
gitmedim.
Peki, Millî Takımhikâyeniz nasıl
başladı?
1985 senesinde AMillî Takımhi-
kâyembaşladı. Yılmaz Gökdel,
Kalman Mezsöly, Coşkun Özarı,
Mustafa Denizli, Tınaz Tırpan,
Sepp Piontek, Fatih Terim, Şenol
Güneş, Ersun Yanal, Guus Hiddink
ve Abdullah Avcı ile yani 11 ho-
cayla çalıştım.
Mart ayında 300. millî maçınızı
izlemeniz onuruna Lüksemburg
karşılaşması öncesi Türkiye Fut-
bol Direktörü Fatih Terim tarafın-
dan size tüm takımın imzaladığı
bir forma hediye edildi. Bu jestin
hikâyesini anlatır mısınız?
Evet, 300. millî maçım Lüksem-
burg karşılaşmasıydı. Ben hatırla-
mıyorum ama ilkmaçımyine
Lüksemburg karşılaşmasıymış.
Sağ olsun Atilla Türker kardeşim
bu rakamları çıkarmış. Ben far-
kında değildim olayın. Lüksem-
burgmaçının oynanacağı gün
ilginç bir olayla karşılaştım. AMillî
TakımMedya İletişimDirektörü
Hande Sümertaş bana, “Fatih
Hoca seni istiyor” dedi. Şaşırdım.
Çünkü Millî Takımkampına gir-
mek yasak. Ben de tesadüf, o maç
için Avrupa’da yaşayan Türk ar-
kadaşlarıma bilet almaya otele
gelmiştim. Hoca beni görmek is-
tediğinde çok şaşırdım. Halbuki
ben gelmeden Twitter’dan payla-
şılmış bunlar. Atilla Türker’e de
çok teşekkür ederim. Onun saye-
sinde 300. maçım olduğunu öğ-
rendim. Sonra Fatih Hocanın
yanına gittim. Abdullah Ercan’la
tavla oynayıp stres atıyorlardı.
Hande Sümertaş, “Bülent Bayrak-
tar Hoca diyor ki, Burak Yılmaz’ın
kızı oldu; sen de bir mesaj ver;
moral olsun” dedi. Allah Allah, şa-
şırdım tabiî ki. Bir şey dönüyor
ama ne? Tekrar Fatih Hocanın ya-
nına gittim. Selçuk İnan da hoca-
nın yanındaydı. O sırada Selçuk
kendi formasını çıkardı. Fatih
Terimve tüm oyuncular tarafın-
dan 300. maç anısına imzalanmış.
Şaşırdım tabiî. Hayretler içerisin-
de kaldım. “Nasıl yani hocam?”
dedim. “Evet, bu senin 300.
maçın” dedi. İnanılmaz bir andı
benim için.
Bir gazetecinin yaşayabileceği
en güzel anılardan bir tanesi
sanırız…
Gerçekten çok önemli. Yılda
demek ki 12-13 maç izlemişim.
Şu anda Millî Takım’da en eski
muhabir benim. Yazarlığımda
var. Gazeteciliğin en iyi tarafı mu-
habirliktir. Bunu yıllardır yaşıyo-
rum. Hâlâ sabah 09.00’da
gazeteye giderimki, gitme zorun-
luluğumda yok. Çünkü o havayı
yaşamak zorundayım. Halkın
arasında mutlaka dolaşmak zo-
rundayım. Sosyal bir adamımben.
Gecede herhalde 3-4 saat uyu-
muşum 30 yılda.
Peki, Milliyet Gazetesi’ne geçiş
süreciniz nasıl oldu?
Daha sonra ajansta spor müdür-
lüğü yaptım. Milliyet’e geçişimde
enteresan. Oraya torpille geldim.
Çünkü Milliyet Gazetesi, Tercü-
man’la beraber o zamanki spor
basınının idolüydü. En büyük
idealimdi orada çalışmak. Ama
tabiî ki oraya girmekmümkün
değildi. Namık Sevikmüdürüm
vardı. Kendisine “imparator” der-
lerdi. Giyimiyle, konuşmasıyla
gerçek bir imparatordu. Fuları
onda gördük, İslamÇupi’de gör-
dük. Mehmet Ali Yılmaz, Güneş’i
alınca ajansta lokavt ilân edildi.
Sendika ile sıkıntılar oldu. Ben de
sendikalıyımve aynı zamanda
spor müdürüyüm. Yanımda 25
kişi çalışıyor. Bugün Kartal Yiğit,
Turgay Demir gibi sayabileceğim
birçok irili-ufaklı muhabir benim
yanımdan yetişme. Onlarla da
gurur duyarım. Hakan Yılmaz diye
bir öğrencimdaha var, o da şu
anda Miami’de yaşıyor. TIR filosu
Mesleğe 1973 yılında Türk Haberler Ajansı’nda
başladım. Gazetecilik okulu bitirmedim. Liseden
sonra okuyamadımve tamamen tesadüf eseri
mesleğe adım attım. Fotoğraf çekmeyi,
laborantlığı, teleks yazmayı, bant okumayı,
haber yazmayı orada öğrendim.
Amerika Genel Kurmay Başkanı Clark Clifford
gelmişti. Onun askeri kıyafetiyle bir portresini
çekmiştim. Türk Haberler Ajansı imzasıyla
Time Dergisi’ne kapak oldu. Böyle durumlarda
para alıyorsunuz. Dışarıdan bana 1000 dolar
gibi bir para geldi.
Spor muhabirliğimle birlikte Şeref Stadı’ndaki
toprak sahada Beşiktaş’la tanıştım. Süleyman
Seba ağabeyle de orada tanıştım. 42 seneye
varan bir dostluğumuz oldu. O yıllara kadar
Galatasaraylıydım. Süleyman ağabeyi ve
Beşiktaş’ı tanıdıkça sempatim arttı.
1985 senesinde A Millî Takım hikâyem başladı.
Yılmaz Gökdel, Kalman Mezsöly, Coşkun
Özarı, Mustafa Denizli, Tınaz Tırpan, Sepp
Piontek, Fatih Terim, Şenol Güneş, Ersun
Yanal, Guus Hiddink ve Abdullah Avcı ile yani
11 hocayla çalıştım.
Lüksemburg maçının oynanacağı gün Fatih
Hoca beni kampa çağırdı. Selçuk İnan kendi
formasını çıkardı. Fatih Terim ve tüm
oyuncular tarafından 300. maç anısına
imzalanmış. Şaşırdım tabiî. “Nasıl yani
hocam?” dedim. “Evet, bu senin 300. maçın” dedi.
İnanılmaz bir andı benim için.
42 yıllıkmeslek hayatımda 38 ödül aldım.
Neredeyse her yıla bir ödül düşüyor. Ama
birincilik var, ikincilik de var tabiî. TSYD ödülleri
biliyorsunuz bizim için Oscar niteliği taşır. Bir
yılın emeğidir o. Meslekte hep yapılamayacak
haberlere imza attım. Yolsuzlukları ortaya çıkardım.
Millî Takım’la Belçika’dayız. Sergen, “Ağabey
dördüncü ayağı öğren, bana işaret et” dedi.
“Tamam” dedim. 6 numara geldi. Ben de elimi
havaya kaldırıp, “6” yaptım. Mustafa Denizli döndü
bana, “Bilal Meşe 4. ayakta 6 numaramı geldi?”
dedi. Böyle yakalandım. Kıpkırmızı oldum, çöktüm.
ladım. Bütün öğrenci olaylarında, bütün
çatışmalarda yer aldım İstanbul’da.
1973’ten sonra 1976’da Ankara’ya tayin
oldum. Orada bir boşluk oluştu, parla-
mentomuhabirliğine başladım.
Başınıza o sırada ilginç bir olay geldi
mi?
Amerika Genel Kurmay Başkanı Clark
Clifford gelmişti. Onun askeri kıyafetiyle
bir portresini çekmiştim. Türk Haberler
Ajansı imzasıyla Time Dergisi’ne kapak
oldu. Böyle durumlarda para alıyorsu-
nuz. Dışarıdan bana 1000 dolar gibi bir
para geldi. O zamanki rakam. Her gün
meclise gidiyorsunuz. Takım elbise giy-
mek ve traşlı olmak zorundasınız. Kot
pantolonla giremezsiniz meclise. Der-
ken 1976’da evlendim, 77’de ikizlerim
oldu ve askere gittim. Askerlik bittikten
sonra İstanbul’a dönüş yaptımve spor
muhabirliğine başladım.
Beşiktaş’la ne zaman tanıştınız?
Spor muhabirliğimle birlikte Şeref
Stadı’ndaki toprak sahada Beşiktaş’la
tanıştım. Süleyman Seba ağabeyle de
orada tanıştım. 42 seneye varan bir
96
97
1...,76-77,78-79,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91,92-93,94-95 98-99,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,114-115,116-117,...142
Powered by FlippingBook