TamSaha 126. Sayı - page 100-101

Cumhuriyetçi bir başkandı. Baş-
kanlar üstü bir başkandı. Bütün
kulüplerin başkanları, Süleyman
ağabeyi ziyarete gelirdi. Ama asla
taraf olmadım. Bütün gazetecilik
ilke ve prensiplerimi yerine getir-
dim. “Bu ağabeyimdir, bu dos-
tumdur” demedim. Kimseyi pas
geçmedim. Kayıt dışı hikâyeleri
yazmadım.
Birkaç örnek alabilir miyiz?
Gordon Milne yeni gelmişti Beşik-
taş’a. Yemeğe çıktık kendisiyle.
Bir transfer var. Almanya’dan alı-
nacak ama ismi bilmiyoruz. Bir
akşamyemekte Milne, “Sana bir
isimvereceğim ama altı ay yaz-
mayacaksın” dedi. Stefan Kuntz’u
söyledi. 6 ay sonra beni cep tele-
fonumdan aradı ve bozuk Türkçe-
siyle, “Bilal yazabilirsin” dedi. Ve
bu haber manşet oldu.
Peki, Süleyman Seba’dan haber
konusunda bir yardım aldınız mı?
42 yıllık dostumdur, sadece bir
haber dışında kendisinden hiçbir
zaman haber alamadım. Bir tane
haber aldım, o da şuydu. Yine Gor-
don Milne’in gitmesinden sonra
bir antrenör boşluğu doğdu. İhsan
Topaloğlu o zaman spor müdürü.
Şansal ağabeyin lâkabı, “Mat-
kap”tı. İhsan ağabeye de, “Küçük
matkap” diyorduk. Gürcan Bilgiç,
Halil Özer ve benim sırtımda boza
pişirirlerdi. Ondan çektiğimizi hiç
kimseden çekmedik. Ama yiğidi
öldürür, hakkını verirdi. En büyük
parayı Şansal Büyüka zamanında
kazandık. Gazeteciliğin hakkını
veren gazetecilerdi. Şansal ağa-
bey 10 tonluk bir yük gibiydi bizim
üzerimizde. Haber atladığımız
zaman Nuriosmaniye’de deprem
olurdu. Öyle bağırırdı. Ama haber
atlattığın zaman da krallık gelirdi.
Cep telefonları çıktı ve daha çok
çalışmaya başladık. Çünkü adam
istediği zaman buluyor bizi. İhsan
ağabey bir gece beni aradı. “Man-
şet boş, acilen haber bul” dedi.
Ben de Sinema Sevenler Der-
neği’ndeyim. Kalktımgece yarısı
Süleyman ağabeyi Akaretler’de
bir otelde buldum. Hasan Arat,
Fahrettin Curoğlu ile oturuyor-
lardı. Beni gördü. O zaman lâka-
bım “Kara Sakal…” Beni gördü,
“Oooo Kara Sakal… Ne o bu saatte
geldin buraya? Uyumuyor musun
oğlum sen? 24 saat yarasa gibi
geziyorsun” dedi. “Baba, hoca kim
olacak ne olursun söyle. 40 yıllık
arkadaşız, bir kez haber verme-
din” dedim. O sırada gömleğimi
yırttım. Çünkü burama kadar gel-
mişti artık. Evet, haber alabilmek
için resmen üstümü-başımı yırt-
tım. “Manyakmısın? Ne yapıyor-
sun?” dedi. Sonra dedi ki, “Galata-
saray’da bir tane adamvar. Kıvır-
cık, beyaz saçlı. Hatta iki tane sto-
per getirdi. Galatasaray’ı şampi-
yon yaptı, fena değil.” Bu kadar!
Gece 1’e 5 kala tam sayfa yaptık,
Feldkamp dedik. Ama Feldkamp
lâfı, Süleyman ağabeyin ağzından
çıkmadı.
Millî Takım anılarınızı alabilir
miyiz?
11 hocayla çalıştım. Çok anılarım
var. Özellikle Mustafa Denizli ile
çok güzel bir anımvar. Sergen
Yalçın’la ilgili. Sergen’in at yarışı
merakı var. Belçika’dayız. Sergen
bana, “Ağabey dördüncü ayağı
öğren, bana işaret et” dedi. “Tam-
am” dedim. 6 numara geldi. Ben
de elimi havaya kaldırıp, “6” yap-
tım. Mustafa Denizli döndü bana,
“Bilal Meşe 4. ayakta 6 numara mı
geldi?” dedi. Böyle yakalandım.
Kıpkırmızı oldum, çöktüm. Bir
Sergen’e bakıyor, bir bana bakı-
yor. Yakalanmambu oldu. Bir de
İtalya’da Şenes Erzik ağabeye ya-
kalandım. Yine Sergen yüzünden.
Bana “İstanbul’dan faks çektir,
galopları getir ağabey” dedi. Ben
de geldimbunu takımoteline bı-
rakırken Şenes ağabey gördü, “Ne
oldu galopları mı getirdin?” dedi.
Orada da yakalandım.
Fatih Hocayla ilgili aklınıza ilk
gelen anılarınız neler?
1996’da ilk kez Avrupa Şampiyo-
nası’na gittiğimizde Yaşar Saygı
vardı yanımda. Omuz omuza yıl-
larca çalıştık. Çok iyi bir sanat-
çıydı. Üreten, düşünen bir arkada-
şımızdı. Günlerce kafa patlattık.
“Ne yapalım, ne yapalım” derken
“Wembley’e götürelimFatih Ho-
cayı” dedik. Fatih Hocayı oraya
götürmek bir hadise. Fikir Yaşar
Saygı’nın, ama lojistik destek
veren benim. Fatih Hocaya gittik.
O zaman Levent’te oturuyor.
“Frak giydireceğiz, limuzin tuta-
cağız” dedik. Bir ay uğraştık ho-
cayı ikna etmek için. Sonuçta gö-
türdük. Hiç unutmam, stada gi-
rerken skorboardda, “Welcome to
Fatih Terim” yazıyordu. Bunu İngi-
lizler yazmıştı.
Futbola döndüğümüz zaman?..
Brezilya’ya gidemedik, bu çok kö-
tü. Bütün bu çalıştığımhocaların
hepsi başarılı bana göre. Ama
önce Türk futbolunu analiz etmek
gerek. Türk futbolu çokmu iyi de
biz oralara gidemiyoruz? Buraya
kimgelirse gelsin hiç fark etmez.
Yine bu Millî Takım, 77 milyonun
içinden seçiliyor. Dolayısıyla Sel-
çuk’u alacaksın, Burak’ı alacaksın,
Arda’yı her gelen almak zorunda.
Örnek veriyorumbunları. İzlanda
maçı bana göre skandaldır. Fatih
Hocayı suçlayamayız ki. Ömer
Toprak çıkıyor, yapılmayacak bir
hareket yapıp takımı en kritik
maçta 10 kişi bırakıyor. 3-0 yenil-
dik. Fatih Hoca ne yapacak bu ta-
kıma? Kement mi atacak da
adamın elini tutacak? Her türlü
analizi yapıyor hocalar. Gece uyu-
mazlar. Rakibi analiz ederler ve
oyuncunun önüne sunarlar. Bir
takımın başarısındaki hoca payı
yüzde 20’yi geçmez. Bilemediniz
yüzde 23’tür. Hiddink geldi de ne
yaptı? Bir yere mi götürdü bizi?
Ben hep yerli hocadan yanayım.
Bir başarısızlıkta ben faturayı ho-
caya çıkarmam. Tamamen saha
içinde- kilere çıkartırım. Hollanda
maçı… Bitime 4 dakika kala 1-1 bi-
tiyor. Fatih Hoca ne yapsın? Yapa-
cağı hamleler vardı ama Serdar
Aziz sakatlandı. Bence Türk fut-
bolunun altyapısına inmeli. Hakan
Şükür gitti, yerine Burak var. Şe-
ner’le karşılaştım Lüksemburg
maçında; çok beğendim. Gök-
han’ın yerini zorlayabilecek bir
oyuncu var da mı bulmuyorlar?
Bence yetişmiyor! Altyapılar ku-
lüplerde bitik durumda.
EURO 2016 yolunda son olarak
Hollanda’yı elimizden kaçırdık ve
tek puana razı olduk. 5 puanla 5.
maçlar sonunda 4. sıradayız. Şimdi
12 Haziran’da grup sonuncusu Ka-
zakistan’la oynayacağız. Ardından
Letonya, Hollanda, Çek Cumhuri-
yeti ve İzlandamaçları; yani or-
tada 15 puan var. EURO 2016
şansımızı nasıl görüyorsunuz?
Matematik olarak şansımız sürü-
yor ama mantık olarak pamuk ip-
liğine bağlıyız. İnanılmaz puanlar
kaybettik. Puan alacağımız Çek
Cumhuriyeti maçında mesela
penaltımız verilmedi. Çok yan
olaylar da var. Bu grupta herkes
herkesi yenebilir. Hollanda ve biz
favoriydik. Biz dördüncüyüz, Hol-
landa üçüncü. Hollanda’yı yensek
bugün farklı şeyler konuşuyor
olacaktık. Herhalde artık üçüncü-
lük için savaşacağız. Herkes puan
kaybedebilir. Bizimyukarıyı yani
bir ve ikiyi yakalama şansımız
biraz zor gözüküyor.
Canlı izlediğiniz en iyi futbolcu
kimdir?
Messi örneğini verir herkes ama
ben onun oynadığı futbolu beğen-
miyorum. Benimkeyif aldığım
futbolculardan biri Sarı Fırtına
Metin Tekin’di. İnanılmazdı. Bir de
Hakan Şükür var… Havada asılı
kalırdı. O bile eleştirildi, yerden
yere vuruldu. Niye bir Burak Yıl-
maz, niye Hakan Şükür yok ül-
kede. Çünkü yetişmiyor. Son
nesilde Gökhan Töre, Fernandes,
Quaresma çok keyif veriyordu.
Çok sistemolmayacak oyunda.
Futbolcu görsele de hizmet ede-
cek, hareket yapacak. O yüzden
sayabileceklerimbunlar. Arda’yı
da unutmamak lâzım. Arda takımı
dinlendiren, topu saklayan bir
oyuncu.
Peki, Fenerbahçe’nin yaşadığı si-
lahlı saldırı olayına değinelim. Ne
düşünüyorsunuz?
Benimbaşladığımyıllarda Beşik-
taş’ta bir fotoğraf var. Çok güzel
bir örnek vereceğim. Beşiktaş-
Fenerbahçe maçı. Herkes kravatlı
ve bütün Fenerbahçeli, Beşiktaşlı
taraftarlar beraber oturuyor.
Küfür yok, kavga yok, silah yok,
bıçak yok. Sadece “Hakeme göz-
lük” diye bağırıyorlar. Beraber
maç izleniyordu. Biz o yıllardan
çok uzaklaştık. Geçmişte inanın
maça kadınlar geliyordu. Şimdi
inanılmaz küfürler ediliyor. Hele
ki silahlı saldırı olayı inanılmaz.
Her şeyi gördük ama böylesini
görmedik. Bunun yorumu filan
yok artık. Sözün bittiği yerdeyiz.
Bu oyunun içinde hepimiz varız,
batarsak hepimiz batarız. Bu
olayların temelinde eğitimsizlik
yatıyor. Herkesin eğitimsizliği…
100
101
1...,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91,92-93,94-95,96-97,98-99 102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,114-115,116-117,118-119,120-121,...142
Powered by FlippingBook