yakınız birbirimize.
Futbola olan ilgini çocukken kim
fark etti ve bir takımın içerisine
nasıl adım attın?
Aslında ilk hocambabamdı. Daha
önce futbol oynadığı ve futbolu çok
sevdiği için bendeki isteği ve iştahı
gördü. 5 yaşındayken herhangi bir
takımda oynamıyordum. Beni sa-
haya götürür, topu verir ve iki aya-
ğımı kullanmayı, neler yapmam
gerektiğini öğretirdi. En büyük an-
trenörümbabamdı. En yakın arka-
daşım, abim, babam, her şeyim
oldu. Zaten ben de 3 yaşından beri
topu elimden bırakmamışım.
Her yere götürmüşüm. Beni buraya
getiren kişi kesinlikle babamdır.
Baban profesyonel mi yoksa
amatör mü oynadı?
Benimailemde futbol geni var.
Babamamatör seviyede futbol oy-
namış. Profesyonele çıkma nokta-
sında futbol dışında başka şeylere
ilgi duymaya başlamış ve futboldan
kopmuş. Kendini tamkonsantre
edememiş. Amcamda futbolcuydu.
Profesyonel seviyede oynadı. Ancak
geçirdiği bir sakatlık sebebiyle fut-
bolu bırakmak zorunda kaldı. Kuze-
nimAS Roma’nın altyapısında
oynadı. Ama o da bir sakatlık sebe-
biyle futbolu bırakmak zorunda
kaldı. Yani ailemizde her zaman fut-
bol geni vardı. Bende de var.
Altyapı eğitimini U.S. Tor di
Quinto’da aldığını görüyoruz.
İtalya’da nasıl bir altyapı eğitimi
var? Bize anlatabilir misin?
İtalya’da altyapı eğitimi çok sıkıdır.
Hatta bir çocuğa beklenenden daha
fazlası öğretilir. Küçük yaşlarda
taktik anlamda, oyun bilgisi anla-
mında size bir sürü şeyi yüklerler.
Onun dışında tabiî saha içi ve dı-
şında saygıyı öğretirler. O altyapı
eğitimini aldığımkulüp çok profes-
yonel bir takımdeğildi. Ancak
çalışanların hepsi son derece
profesyonel, işinin ehli insanlardı.
Ben profesyonel oyuncu oldum.
O kulüpte çalışan fizyoterapist
olsun, antrenör olsun, kondisyoner
olsun hepsi şu anda Serie A’da çalı-
şıyor. O dönemde aldığımız eğitim
bize ne kadar profesyonel insanlar
tarafından verilmiş ki, şu anda o
kulüpte çalışan insanların hepsi
Seri A takımlarında görev yapıyor.
Seninle birlikte futbola başlayan
birçok arkadaşın bugün futbolcu
olamadı. Sen bunu nasıl başardın?
Benden çok daha yetenekli, çok
daha iyi oyuncular da vardı benim
yaş grubumda. Ama onların fut-
bolcu olamayıp da benim futbolcu
olmamın nedeni öncelikle bazı şey-
leri erken algılamaktan kaynakla-
nıyor. Ben futbolcu olmayı istedim
ve bunu istemek aynı zamanda fe-
dakârlık demektir. Hayatınızda bazı
şeylerden fedakârlık etmezseniz
futbolcu olamazsınız. Onun dışında
tabiî ki tutkumvardı, isteğimvardı,
arzumvardı. Bazı fedakârlıkları
yapmamgerekti. Ailemin desteğini
aldım. Onların desteğini almasam
bugünlere asla gelemezdim. Bazı
şeyleri çok erken algıladığım için de
18-19 yaşında - ki bence futbol için
son derece olgun bir yaştır -
ülkemden ayrılıp, Polonya’ya ilk
deneyimimi yaşamaya gittim.
Bir sonraki sorumda bununla
ilgiliydi. 18 yaşına girdiğin sırada
Polonya futbolunun efsane isimle-
rinden Zbigniew Boniek’ten teklif
alıyorsun veWidzew Lodz takı-
mına gidiyorsun. Seni nasıl ve
nerede keşfettiler?
Dediğimgibi, benimoynadığım
takım, profesyonel bir takımdeğildi.
Gençlerden oluşan bir takımdık.
Ama kadromuz çok iyiydi. Bölgesel
ligde hep şampiyonluklar yaşıyor-
duk. Turnuvalarda iyi sonuçlar elde
ediyorduk. Yine böyle bir turnuvaya
Boniek gelmişti. Benimmaçlarım-
dan birini izlemiş. Bazen futbolda
şans da gerekir. Bizi izlediği maçta
3 gol atmış ve çok da iyi oynamış-
tım. Ondan sonra beni izlemeye
devam etmişti. Final maçına geldi-
ğimizde de çok iyi oynamıştım.
Futbol şansını iyi değerlendirdim.
Onun izlediği maçlarda çok iyi
oynamıştım. Turnuva sonrasında
bana teklifte bulundu. Ben de iki
kere bile düşünmeden hemen teklifi
kabul ettim.
Bir futbolcu kendi şansını kendisi
oluşturabilir mi?
Ben şansa inanmıyorum. Hayatta o
doğru anın yakalanmasına inanıyo-
rum. Doğru yerde, doğru zamanda
olmaya inanıyorum. Tanrı bana o
fırsatı verdi ve ben de değerlendir-
dim.
2009 yılında Ocak ayı transfer
döneminde Yunanistan Süper Ligi
takımlarından APO Levadiakos’a
transfer oluyorsun. Burada bir tam,
iki yarım sezon geçiriyorsun. APO
Levadiakos günlerin nasıldı?
Aslında Levadiakos transferi kari-
yerim için önemli bir adımdı. Çünkü
Polonya’da çok iyi sezonlar geçir-
miştim. Polonya’daki misyonumu
da doldurmuştumve ayrılmak isti-
yordum. Daha iyi teklifler bekledim
ama o an o teklifler çıkmadı. Kar-
şıma Levadiakos’un teklifi çıktı. Ben
de kabul ettim. Çünkü ülkeme ya-
kındı. Hava şartları Polonya’dan çok
daha farklıydı, İtalya’ya benziyordu.
Bundan dolayı kariyerime orada
devam ettim. Oradaki sezonlar
kendi adıma çok iyi geçti ama takım
çok iyi değildi. Ben iyi oynadığım
için Yunanistan’ın çok büyük ta-
kımları ve İtalya’dan bazı takımlar
benimle ciddi olarak ilgilendi. Ama
kulüp başkanı çok değişik bir in-
sandı. O dönemde gitmeme izin
“
“
5 yaşındayken herhangi bir takımda
oynamıyordum. Babambeni sahaya götürür,
topu verir ve iki ayağımı kullanmayı, neler
yapmamgerektiğini öğretirdi. En büyük
antrenörümbabamdı. En yakın arkadaşım, abim,
babam, her şeyimoldu. Beni buraya getiren kişi
kesinlikle babamdır.
“
Bölgesel ligde hep şampiyonluklar yaşıyorduk.
Boniekmaçlarımdan birini izlemiş. Bizi izlediği
maçta 3 gol atmış ve çok da iyi oynamıştım.
Bazen futbolda şans da gerekir. Onun yine izlediği
finalde de çok iyi oynamıştım. Turnuva sonrasında
bana teklifte bulundu. İki kere bile düşünmeden
teklifi kabul ettim.
“
İtalya’da altyapı
eğitimi çok sıkıdır.
Hatta bir çocuğa
beklenenden daha
fazlası öğretilir.
Küçük yaşlarda taktik
anlamda, oyun bilgisi
anlamında size bir
sürü şeyi yüklerler.
Onun dışında tabiî
saha içi ve dışında
saygıyı öğretirler.
28
29
Annem evlere temizliğe giderdi. Babam
da güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu.
İki ablamvar. En küçük ben olduğum için
de biraz fazla şımartıldım. Tabiî bu
gelişimimde çok büyük rol oynadı.
Birbirimize bağlı bir aile olduğumuz için
sevgi hep ön plandaydı.