TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Serkan Şahin: "Kalbimin sesini dinledim" 31.10.2009
Serkan Şahin: "Kalbimin sesini dinledim"
Geçtiğimiz yıldan bu yana İsviçre'nin güçlü takımı Basel'in A takımında banko oynuyor. Bir süre Türkiye ile İsviçre arasında git-gel yaşasa da nihai milli takım tercihini kendi deyimiyle "kalbinin sesini dinleyerek" Türkiye'den yana kullandı. Sağ kanatta ve orta alanda görev yapabilen bir joker. Hayatının en ilginç olayı ise Euro 2008'de stat önlerinde sattığı ay-yıldızlı formayı bugün gururla taşıması.

Röportaj: Nihat Özten / TamSaha

Ümit Milli Takım'ı yakından takip eden futbolseverler Serkan Şahin ismini ilk olarak 10 Şubat 2009'da Ukrayna ile oynanan hazırlık maçında duydu. Ancak kamuoyunun Serkan Şahin'i tanıması, İsviçre'nin Blick gazetesinde seni Fatih Terim'in kandırdığı yönünde çıkan haber üzerine oldu. Sırası ile Türkiye, İsviçre ve tekrar Türkiye Ümit Milli Takımları ile kamplara katıldın ve sonunda tercihini Türkiye'den yana kullandın. Röportaja o süreçteki gelişmeleri ve neden böyle gelgitler yaşadığını öğrenerek başlayalım istersen.

Altyapısından yetiştiğim Basel'in A takımına çıktıktan sonra Hami Mandıralı tarafından Ümit Milli Takım'ın Ukrayna ile oynadığı hazırlık maçına davet edildim ve o maçta ilk defa Milli Takım forması giydim. Sonrasında İsviçre'ye döndüğümde bazı şeyler aleyhime gelişmeye başladı. "Sen İsviçre'de doğdun, büyüdün ve yetiştin. Oynaman gereken yer Türkiye değil, İsviçre Milli Takımı olmalı" şeklinde baskılarla karşılaştım. O zamanlar ben zaten Basel'de A takıma yeni çıkmıştım ve kendimi yeni yeni gösterme fırsatı buluyordum. Bu arada İsviçre Milli Takımı'ndan davet aldım. Baskılara fazla dayanamayarak teklifi kabul ettim ve İsviçre'nin Almanya ile oynayacağı hazırlık maçı kadrosuna katıldım. Ancak daveti kabul ettiğim zaman Hami Hocayı aradım ve kendisine bilgi verdim. Almanya maçında oynadıktan sonra Ermenistan maçı kadrosuna da davet edildim ancak o maçta forma giymedim. O maçlardan sonra o zaman Basel'in başında olan Christian Gross takımdan ayrıldı. Bu yaşananlardan sonra Türkiye'den bir teklif daha geldi. Üzerimdeki baskının ortadan kalkmış olması nedeniyle artık kalbimin sesini dinleyerek Türk Milli Takımı'na gelmeye karar verdim.

Bu süreçte sen ve ailen bayağı yıprandınız sanırım.

Evet. İsviçre gazetelerinde benimle ilgili bayağı yazılar yazıldı. Özellikle Blick gazetesinde yazılan yazı sonrası bayağı yıprandık. Biz şimdiye kadar pek konuşmadık ama zamanı geldiğinde yaşanan gelişmelerle ilgili menajerimle birlikte bir açıklama yapacağız. Blick'e sürecin nasıl geliştiğini, olayların yazdıkları gibi olmadığını anlatacağız.

O süreçte yaşananları az çok öğrendik. Peki, kimdir Serkan Şahin? Bize kendini anlatır mısın?

15 Şubat 1988'de İsviçre'de doğdum. Ailem yaklaşık 25 yıl önce Sinop'tan İsviçre'ye göç etmiş. Üç kardeşiz. İki ağabeyim var. İkisi de evli ve İsviçre'de yaşıyor.

Futbolla başlaman nasıl oldu?

Ağabeylerim sayesinde oldu. Futbol sevgisini ilk olarak ağabeylerimden aldım ve bu noktaya gelmemde onlarla babamın katkısı çok. Ağabeylerimle parkta, sokakta top oynayarak büyüdüm. Yedi yaşında da oturduğumuz bölgenin küçük bir kulübünde futbola başladım.

O dönemde kendine örnek aldığın bir oyuncu var mıydı?

Eskiden Hagi'yi ve Emre'yi kendime örnek alıyordum. Onlar gibi bir orta saha oyuncusu olmak istiyordum. Özellikle Hagi'nin hareketlerini dikkatle izliyordum. Bazen öyle şeyler yapıyordu ki, şaşıp kalıyordum. Onun gibi bir oyuncuyu olmayı çok isterdim.

Ağabeylerin futbol oynuyor mu?

Eskiden oynuyorlardı ama devam etmediler. Şimdi amatör olarak ilgileniyorlar.

Basel'e transferin nasıl gerçekleşti?

İlk kulübümde iyi oynuyordum ve göze batıyordum. Sonra Basel'in bir kampına katıldım. Basel'in altyapı antrenörü beni beğendi ve takıma katılmamı istedi. Aslında o zamanlar Basel kulübünün bulunduğu yere 20-25 dakika uzakta oturuyorduk ve gidip gelmem sorun olacaktı. Ama babam biraz düşündükten sonra kabul etti ve beni sürekli olarak Basel'e götürüp getirdi. Basel'in altyapısında böyle başladıktan sonra yavaş yavaş yukarıya doğru çıktım.

Ne zamandan beri A takımda oynuyorsun?

Geçen sezonun ikinci yarısından itibaren Basel'in A takımında oynuyorum.

Bu sezon başından beri de neredeyse tüm maçlarda forma giydin.

Evet. Dediğiniz gibi bu sezona iyi başladım ve çoğu maçta oynadım. İnşallah sezon sonuna kadar bir aksilik olmaz da böyle devam eder.

Uzun zamandır önemli bir başarıya imza atmamış olsa da Basel Avrupa'nın köklü kulüplerinden birisi. Gelecekle ilgili yaptığın planlar içerisinde Basel'i nereye koyuyorsun?

Şimdilik Basel'de her şey çok güzel gidiyor. Antrenörümüz Thorsten Fink beni beğeniyor ve oynatıyor. İleride Türkiye'den veya başka bir ülkeden teklif gelirse düşünebilirim ama şimdilik Basel'de mutluyum. Futbol hayatım boyunca Basel'de de kalabilirim.

Türkiye'den herhangi bir transfer teklifi aldın mı?

Bazı teklifler olmuştu. Ama ben bu tarz şeylerle pek ilgilenmiyorum. Bana gelen tekliflerle ilgili babam ve menajerim gerekli değerlendirmeyi yapıyor. Benim aklımın karışmasını istemiyorlar. Transfer dedikoduları oyuncuyu ister istemez biraz havaya sokuyor ve oynadığı takımda verimli olmasını engelliyor. Onun için teklifler konusuyla pek ilgilenmiyorum. Elimden gelen her şeyi Basel için vermek istiyorum.

İsviçre'de Türk oyuncu olmak zor

Almanya'da ve Hollanda'da oynayan gurbetçi oyuncularımız, bildiğimiz kadarıyla bazı zorluklar yaşıyor. Bu durum İsviçre'de nasıl? İsviçre'de Türk asıllı bir oyuncu olmanın zorlukları var mı?

Çok zorlukları var. Altyapıdayken bayağı bir problem yaşadım. Avrupa'da "Yabancı bir oyuncuyu yetiştirip başka bir takıma kazandıracağıma, kendi adamımı yetiştiririm" şeklinde bir mantık var. "Niye benim yetiştirdiğim, emek harcadığım bir adam gidip başka bir ülke adına oynasın?" diye düşünüyorlar. Ama burada da bir ikilem var. Mesela bir Türk'e, Arnavut'a baktıkları gibi bir İtalyan'a, bir Fransız'a bakmıyorlar. Onları daha çok kendilerinden sayıyorlar. Ben U15, U16 ve U18'de oynadığım dönemlerde çok zor günler geçirdim. Dönem dönem kiralık olarak başka takımlara gönderildim. Gittiğim takımlarda iyi oynayarak geri döndüm. Üstelik o zorlukları sadece ben de yaşamadım. Ailem de benimle birlikte çok zorluk çekti. Babam sürekli yanımdaydı. Benim yüzümden ailem 4 sene tatil için bile Türkiye'ye gelemedi. PAF takımda oynadığım son dönemde ve A takıma çıktıktan sonra biraz rahat ettiğimi söyleyebilirim. İsviçre'deki bir takımın altyapısında tutunabilmeniz için kendi kategorinizdeki arkadaşlarınızdan iki basamak daha yukarıda olmalısınız ki, sizi ancak aynı seviyede değerlendirsinler.

Hem orta sahada hem de sağ bekte oynayabiliyorsun. Futbola ilk başladığın dönemde hangi bölgede oynuyordun?

Futbola orta sahanın göbeğinde, 10 numara diye bilinen bölgede başladım. Basel'e geldikten sonra ise ilk başlarda sağ bekte, sağ açıkta ve sonra orta sahada ön libero olarak oynadım. PAF takımdan sonra da sağ bek oynamaya başladım. Denenmediğim pozisyon kalmadı gibi neredeyse (Gülüyor).

Peki, sen kendini hangi bölgenin oyuncusu olarak görüyor, hangi bölgede daha başarılı olduğunu düşünüyorsun?

En fazla zevk alarak oynadığım bölge 6 numara pozisyonu, yani ön libero. Defansın biraz önünde oynamak hoşuma gidiyor. Sanırım orada oynarsam çok daha başarılı olabilirim.

Şu an Basel'de sağ bek oynuyorsun değil mi?

Evet, sağ bekte oynuyorum. O da şöyle oldu. O zamanlar takımın başında Christian Gross vardı ve A takımdaki iki sağ bek sakattı. PAF takımdaki antrenörümüz beni denemesi için kendisine gönderdi. Ben de deneme maçında iyi oynadım ve A takıma alındım. Sonrasında takımla birlikte İspanya kampına gittim ve öyle kaldı. Kısmet böyleymiş işte. Gerçi UEFA Avrupa Ligi'ndeki bir-iki maçta sağ açık olarak da oynadım ama genel olarak sağ bekte görev alıyorum.

Bir sağ bek oyuncusu olarak kimleri beğeniyorsun?

Fenerbahçeli Gökhan Gönül'ü çok beğeniyorum. Çok hırslı ve hızlı bir oyuncu. Maç içinde sürekli olarak öne gidip geliyor. Defans yönü de hücum yönü de bence çok iyi.

Sattığım formayı giymeye çok yaklaştım

Geçen yıl İsviçre ve Avusturya'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda Milli Takımımız üçüncü olmuştu. Sen de İsviçre'de yaşayan bir Türk olarak o maçları izlemişsindir. O maçlardaki duygularını öğrenebilir miyiz?

Milli Takımımız o dönemde bize çok güzel anlar yaşattı. Avrupa Şampiyonası sırasında organizasyonda görev almıştım. Stat önlerinde kurulan çadırlarda forma ve futbol eşyaları satıyordum. Türkçem olduğu için de genelde Türkiye'nin maçlarının olduğu yerlerde çalıştım. Türkiye forması satıyordum. O zamanlar belki çok uzaktı ama bugün sattığım o formayı giymeye çok yaklaştım. O formayı giymeme bir basamak kaldı. Allahın izniyle onu da başaracağım ve hayalini kurduğum A Milli Takım formasını giyeceğim.

2011 Avrupa Şampiyonası elemelerinde mücadele eden Ümit Milli Takımımızın kadrosundaki oyunculardan birisin. Gruptaki en önemli rakiplerimizden birisi olan İsviçre'yi de yakından tanıyan bir oyuncu olarak elemelerdeki şansımızı nasıl görüyorsun?

Gürcistan maçında beklemediğimiz bir yenilgi almış olsak da bence halen grubun en büyük favorisi biziz ve gruptan birinci olarak çıkacağımıza inanıyorum. Dediğiniz gibi İsviçre'yi de yakından tanıyorum. Hami Hocam, İsviçre ile oynayacağımız karşılaşmalarda bana görev verirse, kendimi göstermek istiyorum. Benim için İsviçre maçlarının motivasyonu çok farklı olacak.

İki ülkenin liglerinde oynanan futbol arasında ne gibi farklılıklar var?

İki lig arasında fazla bir fark olduğunu düşünmüyorum. Belki Türkiye'deki bazı kişiler İsviçre Ligi'ni küçümseyebilir ama bence öyle değil. Son yıllarda İsviçre'deki takımlar güçlenmeye başladı ve iyi futbolun oynandığı zorlu bir lig oldu. Bence Türkiye ile İsviçre arasındaki fark şu; Türkiye'de taktik yön biraz zayıf. Oysa İsviçre'de taktiğe çok fazla önem veriliyor. Maç içinde sadece bir-iki oyuncu bireysel yeteneklerini öne çıkaran oyun oynar. Onların dışındaki tüm oyuncular sahada taktiksel olarak mücadele eder. Oysa Türkiye'de neredeyse tüm oyuncular bireysel yetenekleri ile ön planda.

Çoğu gurbetçi oyuncumuza göre senin Türkçen gayet düzgün? Bunu neye borçlusun?

Evet, bunu Milli Takım kampına ilk geldiğim zaman anladım ben de. Özellikle Almanya'dan gelen arkadaşlarımıza göre benim Türkçem iyi sayılır. Bunu da tabii ki aileme borçluyum. İsviçre'de doğup büyüdüm ama bizim evde sadece Türkçe konuşulur. Ayrıca son yıllarda pek gelemesem de yaz tatillerini hep Türkiye'de geçirdim.

Son olarak Serkan Şahin'in futbol dışındaki hayatını soralım.

Futbol dışında pek zamanım olmuyor zaten. Antrenman yapmadığımız veya seyahat halinde olmadığımız zamanlarda evde zaman geçirmeyi ve yemek yemeyi seviyorum. Bazen de arkadaşlarla çarşıya çıkıp geziyorum. Zaten İsviçre'de yapacak pek bir şey yok. Orası Türkiye gibi değil. Türkiye'de ortam bambaşka. Sürekli görüşecek, konuşacak birilerini bulabilirsiniz ama orada öyle değil. İnsanlar çok programlı yaşıyor. Bir de Basel tanınmış bir kulüp. Oyuncuları da tanınıyor. Akşam dışarı çıkıp diskoya falan giderseniz birisinin sizi görme ihtimali çok yüksek. O zaman da yandınız demektir.