TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Tuncay Şanlı: "Premier Lig bırakılıp gelinmez" 1.10.2009
Tuncay Şanlı: "Premier Lig bırakılıp gelinmez"

İngiltere'ye ilk ayak bastığında "Neden Middlesbrough'ya gitti?" sorularına muhatap kalmıştı. Şimdi de "Neden Stoke City?" sorularıyla karşı karşıya. Ancak onun açısından bu sorunun cevabını vermek çok kolay. Premier Lig'in atmosferi, statları, taraftarın futbola bakış açısıyla başka bir âlem olduğunu söylüyor ve bu ortamın terk edilemeyecek kadar muhteşem olduğunu anlatıyor.

Röportaj: Türker Tozar / TamSaha

Middlesbrough bir önceki sezondaki performansının gerisinde kalarak küme düştü. Ne değişti de böyle oldu?

Takımdaki ilk sezonumda, kadroda daha tecrübeli oyuncular vardı. İkinci sezonda ise altyapıdan gelen genç oyuncularla yola devam edildi. İyi bir başlangıç yapsak da ilerleyen dönemlerde istediğimiz sonuçları alamadık. Ben takımın düşmemesi adına çok mücadele ettim. Genç oyuncular da ellerinden geleni yaptı ama Premier Lig'de kalabilmek için üstün bir performans göstermek gerekiyor. Çünkü ligde çok hızlı ve mücadeleci bir futbol oynanıyor. Biz de kendi evimizde birkaç maç daha fazla kazanabilseydik, küme düşmeyi önleyebilirdik diye düşünüyorum. Futbolda bunlar da var, çok da abartmamak lâzım. Kendi adıma çok iyi bir performans sergilediğimi düşünüyorum ama takımımın küme düşmesi beni üzdü.

Türkiye'de küme düşmek maalesef olgunlukla karşılanmıyor. Ya İngiltere'de?

Ligde son maçımızı oynadıktan sonra, teknik direktörümüz hepimize dönüp, "Maçlar bitti, gidip seyircilere teşekkür edin" dedi. Tribünler bizleri alkışladı, biz de onları. Seyirciler, bizim küme düşmemek için mücadele ettiğimizi gördü, hissetti. Bu yüzden de küme düşmeyi dünyanın sonu gibi görmediler.

Burada bir anımı paylaşmadan geçemeyeceğim. Bundan iki yıl önce West Ham United'ın kümede kalma mücadelesi verdiği dönemde kulüp mağazasına gitmiş, ancak forma bulamamıştım. Mağaza görevlileri, takımın küme düşme sıkıntısı nedeniyle kulübe destek verip bütün formaları aldığını, ellerinde sadece yedek kaleci formasının kaldığını söylemişlerdi. Türkiye'de böyle bir duruma alışkın olmayan benim gibi insanların şaşırmasını normal karşılamak gerek. Senin hiç böyle bir tecrüben oldu mu?

Geçen sezon bu durumun bir benzerini biz de yaşadık. Sezonun tamamlanmasına bir ay kala ben kulüp mağazamızda forma bulamadım. Ellerinde sadece XXL beden olan çok büyük formalar kalmıştı. Taraftarlarımız aynı desteği bize de verdiler. Maalesef ülkemizde her şey başarıya endeksli. İngiltere'de ise kulübü gönülden seven ve destekleyen bir taraftar grubu var. Türkiye'de de taraftarların verdiği destekten eminim ancak İngiltere'de futbolda bir kazananın ve bir kaybedenin olduğunun bilincinde olan bir taraftar kitlesi bulunuyor.

Hiç pişmanlık duymadım

Middlesbrough küme düştükten sonra o kulübe gitmiş olmaktan herhangi bir pişmanlık duydun mu?

Hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Çünkü Premier Lig'de, dünyanın bir numaralı liginde oynadım. Oradaki atmosferi, statların güzelliğini, taraftarın futbola bakış açısını, profesyonelliği gördüm. Bunları ne kadar anlatsam da işin içinde olup yaşamayan bilemez. Gerçekten o atmosferi görmek lâzım. İngiltere'de öğrendiğim şey, herkes sahaya çıktığında işini yapıyor, maçlar ve antrenmanlar bittikten sonra kimse sizin neler yaptığınızla ilgilenmiyor. Seyirci futbola bir hafta sonu eğlencesi olarak bakıyor. Maçlar bittiğinde kimse yerden yere vurulmuyor. Ve tabii ki maçlar son derece heyecanlı geçiyor. Şu anda Premier Lig'de olmaktan dolayı çok mutluyum.

Buna karşılık sen bu sezon daha golcü bir portre çizdin. Gol ortalamasındaki artışı nasıl açıklamak gerekir?

Kritik maçlarda önemli goller attım. Belki 10'un üzerinde maçta forvetten ziyade orta saha hatta ön libero olarak oynadım. Gollerdeki artışın sebebini tam bilmiyorum açıkçası.

O tezahüratı unutamam

Geçen sezonla ilgili unutamadığın bir anın var mı?

Sergilemiş olduğum performanstan ötürü, stadı dolduran taraftarların "Bizim bir tek oyuncumuz var. O da Tuncay" diye yaptıkları tezahüratı unutmam mümkün değil. Bir Türk oyuncunun Premier Lig'deki bir takımda oynarken taraftarlarca böyle bir tezahürata lâyık görülmesi… Herhalde bundan büyük bir gurur yoktur. Dünyanın bir numaralı liginde böyle bir sevgi görmek… İşte size neden Middlesbrough'ya geldiğim için pişman olmadığımın bir kanıtı.

Sezon boyunca bazı maçlarda oyuna sonradan girdin. Yedek kalmakla ilgili neler düşünüyorsun?

Her futbolcu yedek olduğu için üzülür. Üzülmüyorsa bir terslik var demektir. Yalnız şunu unutmamak gerekir ki Premier Lig'de tempo çok yüksek. Siz oynamak isteseniz de hocanız sizi belli dönemler dinlendiriyor. Bir rotasyon sistemi uygulanıyor. Ben de buna saygı gösterdim. Bundan dolayı yedek kalmayı sorun etmedim. Zaten sahada oynanan futbol öyle heyecanlı ki, bir süre sonra kendinizi seyirci gibi hissetmeye başlıyorsunuz.

Stoke City'den aldığın teklifi kabul ettin ve 3 yıllık sözleşme imzaladın. Peki, başka transfer teklifleri de var mıydı?

Benimle ilgili Middlesbrough'ya gelen teklifler vardı. Yalnız hem bonservisimin hem de haftalık ücretimin çok yüksek olması birçok takımın sonunda geri durmasına yol açtı. Stoke City ile benim hiç görüşmem olmadı. Kulüpler kendi aralarında çeşitli görüşmeler yapmışlar. Stoke da transfer sezonunun kapanmasının son günlerine kadar beklemiş. Birmingham City de benimle ilgilenen kulüpler arasındaydı ancak İngiltere Futbol Federasyonu'ndan transfer yasağı gelince, oraya transferim de gerçekleşmedi. Daha sonra bana kulüpten, Stoke City ile benim transferimle alâkalı anlaşıldığı yönünde bilgi geldi. "Siz de artık kulüple görüşme yapabilirsiniz. Biz kendi aramızda anlaşma sağladık" dediler.

Neden Stoke City'yi seçtin?

Premier Lig'de kalmak istiyordum. Stoke'ta yöneticiler, teknik direktör ve taraftarlarca çok iyi karşılandım.

Premier Lig'de kalmanın senin için gerçekten önemli olduğunu anlıyoruz. Premier Lig'in orta halli bir takımında oynamayı Türkiye'nin en iyi takımlarından bir tanesinde oynamaya tercih ediyorsun.

İnsanlar, "Tuncay küçük veya kötü bir takıma gitti" diye yorumlar yapabilirler. Middlesbrough'ya gittiğim zaman da aynı şeyler söyleniyordu. Daha sonra herkes Middlesbrough'nun maçlarını izlemeye başladı. Stoke'u da seyredeceklerini düşünüyorum. Bir de televizyondan bir maçı seyretmekle tribünden izlemek arasında çok fark var. Ortamı görmek için bir kez İngiltere'ye gelmelerini tavsiye ederim. İnşallah hem ülkemi en iyi şekilde temsil ederim hem de takımıma katkı yapar ve İngiltere'de kalmaya devam ederim.

Dönersem Fenerbahçe'ye dönerim

Türkiye'ye dönüş senin için ne zaman söz konusu olur?

Ben bir yola çıktım ve bu yolun sonuna kadar gitmek istiyorum. Fenerbahçe camiasına TamSaha aracılığıyla bir kez daha teşekkür etmek isterim. Çünkü bana daima destek verdiler ve sahip çıktılar. Yine bana geri dönmem için teklif yaptılar. Fenerbahçe'nin benim evim olduğunu biliyorum. Bir gün Türkiye'ye dönersem zaten Fenerbahçe için dönmek isterim. Şu an keyif aldığım bir ligde oynadığım için ne zaman döneceğimi bilemiyorum.

Premier Lig'de oynuyor olmanın futboluna bir şeyler kattığını düşünüyor musun yoksa "Tuncay Türkiye'de neyse İngiltere'de de o" mu diyorsun?

Mutlaka kattı. Üst düzey bir ligde, üst düzey futbolculara karşı mücadele veriyorsunuz. Futbola bakışları, profesyonellikleri, yetenekler, beceriler sizi şüphesiz etkiliyor. Bir itirafta bulunayım. Ben Türkiye'nin en çok koşan futbolcusu olarak İngiltere'ye transfer oldum ve oraya gittiğimde diğer üst düzey futbolcuların aşağısında olduğumu gördüm. Ancak belirli bir süre geçtikten sonra onların seviyesine ulaşmaya başladım. İnsanın bir yeteneği vardır. Ama futbol anlayışı, oyuna bakış ve olgunluk anlamında İngiltere bana çok şey kattı. Bu konularda kaydettiğim aşama diğer takımların da ilgisini çekti ki, ben de başka bir takıma transfer yapabildim.

Premier Lig'de seni en çok heyecanlandıran şey ne?

Maçlarda oluşan atmosfer diyelim. Bu her şeyi içine alan bir tanımlama.

Senin için hazırlanan İngilizce bir hayran sitesi olduğunu biliyoruz. İngilizlerin sana ilgisi nasıl?

Tabii ki bir ilgi var ama bu hiçbir zaman rahatsız edici ölçüde değil. Beni sokakta yürürken gördükleri zaman, uzaktan "Aaa, Tuncay'ı gördük" diyorlar. Ya da çok utanarak yanınıza gelip nazik bir şekilde bir imza ya da resim istiyorlar. İnternet sitelerinde olumlu olumsuz birçok yorum olabilir. Ne de olsa orası sanal âlem. Hakkımda yazılanları online olarak takip etmiyorum. Zaten kendi internet sitem de yok.

Peki, kendi internet siteni kurmak ister misin?

Bunun için taraftarla karşılıklı iletişim kurmak, onların sorularını cevaplamak gerek. Bunun için de benim şimdilik yeterince zamanım yok. Umarım ileride yapmak kısmet olur.

Middlesbrough'nun engelli taraftarlar grubu seni yılın futbolcusu seçmiş…

Geçen sezon kendi sahamızda oynadığımız son maçta 5-6 plaket aldığımı hatırlıyorum. Sürekli birileri benimle fotoğraf çektirip plaket veriyordu. Engelli taraftarların beni en iyi oyuncu seçmesi ise çok anlamlıydı. Ama bütün taraftarın "Bir tek oyuncumuz var. O da Tuncay" tezahüratından daha etkili olamaz.

Son dönemlerde oynadığın takımlar itibarıyla Avrupa kupalarından uzak kalıyorsun. Kendini uluslararası arenada göstermek için sadece milli maçlar kalıyor. Bundan dolayı bir burukluk hissetmiyor musun?

Üzülüyorum tabii. Şampiyonlar Ligi maçlarının atmosferi de inanılmaz oluyor. Bunları daha önce yaşamış bir oyuncuyum. Ama yine de pişman değilim. Sonuçta hâlâ Milli Takım'dayım. En önemlisi de bu.

Euro 2008'de Volkan'ın kırmızı kart gördüğü Çek Cumhuriyeti maçında kaleye geçtin. Neden bir başka oyuncu değil de Tuncay Şanlı geçti kaleye? Bu, sorumluluk duygunun yüksek olduğunun göstergesi mi sayılmalı?

O an takımdaki diğer arkadaşlarımız da bu görevi üstlenebilirdi. Sorumluluk almazsanız bazı engelleri aşamazsınız. Avrupa Şampiyonası süresince, bizim kadromuzdaki bütün oyuncular, oynayan ve oynamayan herkes büyük sorumluluk almıştı. Biz böyle bir ekip olduğumuz için bütün dünya Türkiye'yi konuştu. Volkan kırmızı kart gördükten sonra kulübeye dönüp, "Ne olacak şimdi?" gibisinden bir hareket yaptım. Hocamız da beni işaret etti. Ben de kaleye geçtim. Kalede durduğum 3 dakika bana 45 dakika gibi geldi. Hatta bir ara ellerimi havaya kaldırıp "Allah'ım bana yardım et" diye dua ettim. Sonuçta gol yemeden maçı bitirdiğim için çok mutlu oldum.