TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Can Arat: "Ayakta durduğumu ispatlama zamanı" 31.07.2009
Can Arat: "Ayakta durduğumu ispatlama zamanı"

Fenerbahçe'nin altyapısından yetişen ender oyunculardan birisi olarak ön plana çıktı ve sarı-lacivertli formayı giydiği dönemde Milli Takım için de alternatif bir stoper oldu. Ancak uzun süre yabancı stoperlerin markajında kalıp yedek kulübesinden kurtulamayınca ay-yıldızlı formadan da oldu. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da taze umutlara yelken açıyor ve yeni bir çıkış yolu arıyor.

Röportaj: İlker Uğur / TamSaha

Fenerbahçe'de tartışmalı bir sezon geçirdin. Yeni sezonda Büyükşehir Belediyespor'a transfer oldun. Hayat senin için nasıl gidiyor öncelikle?

Yeni bir hayata başladım. Bir nevi her şeye sıfırdan başlıyorum. Aslında ispat ettiğim bazı şeyler var, kendimi kanıtladığımı düşünüyorum ama var olma savaşı vermek için yapmam gereken yeni şeyler de var. Takım değiştirmemin zamanı gelmişti diye düşünüyorum. Büyükşehir Belediyespor bu nedenle benim için en doğru tercih olarak göründü. Çünkü kendini kanıtlamış Can Arat'ın ayakta durduğunu ispat etmek gerekiyor artık. Bazı şeylerin tesadüf olmadığını, tesadüfle buralara gelmediğimi göstermeliyim.

Dönem dönem ağır eleştirilere uğradın. Özellikle kendi kalene gol attığın Hacettepe maçından sonra. Sadece senin hatan olmasa da bu tip olaylarda hep sen eleştirildin.

Futbolda bariz hata nedir? Oyuncu topu alır, kendi kalesine gol atar. Ya da gider topu rakip forvetin önüne bırakır, gol olur. Ben sezona çok iyi hazırlanmıştım. O Hacettepe maçında da iyi oynadığımı, hatta sezonun en iyi maçlarından birisini çıkardığımı düşünüyorum. Bana atılan bir ters top rakibe gitmesin diye geri koşmam, müdahale ettikten sonra yanımdaki arkadaşımın kadememe gelmemesi, kalecinin ayağının kayması gibi hatalar zincirinin sonucunda bir gol oluyor ve ben takımın zayıf halkası olarak gösteriliyorum. Az oynadığım için tüm hata benim üzerime yıkılıyor.

A Milli Takım'a yükselmiş bir oyuncu nasıl zayıf halka olarak görülüyor?

Sürekli oynamadığım için… Futbol kariyerimle alakası yok aslında. Az oynadığım için herkes hata arıyor ve sonuçta zayıf halka ben olduğum için herkes bana yükleniyor ama ben basının bu yaklaşımına alıştım. Beni fazla rahatsız etmiyor. Sonuçta Hacettepe maçından sonra biraz rahatsız oldum elbette. Ben iyi oynadığımı düşünüyorum. İlk golde bahsettiğim hatalar zincirinden sonra gol oldu, "Can asist yaptı" dediler. Bunlar futbolun içinde olan şeyler. Tabii ki hatalarımı biliyorum ve ders çıkartıyorum. Ama insanların bilmesi gereken bir şey daha var; savunma oyuncusunun sürekli oynaması gerekir. Kaleci gibi. Şimdi bir santrfor 10 maç oynamasın; bir gol atıp hazır gözükebilir. Ama savunma oyuncuları için durum böyle değil. Ben hazır olayım, iyi oynayayım, maç eksikliğinden dolayı yaptığım ufak bir hata golle sonuçlanınca hedef tahtasına oturuyorum.

Üzerimde negatif elektrik vardı

Peki, o günlerde neler yaşadın? Medya ve taraftarlar üzerine bu kadar gelirken neler yaptın?

Ben kendi kaleme bir gol attım. Ondan sonra oynadığım ve oynayacağım tüm maçlarda taraftarlar, "Bu kendi kalesine gol atar" diyor ve bu negatif elektrik sürekli üzerimde dolaşıyor. Bu beni fiziksel anlamda da etkileyen bir durum aslında. Ben ne kadar pozitif bakıyorsam, o kadar pozitif şeyler yapmaya çalışırım. Sonuçta Fenerbahçe büyük kulüp. Bana yapılan şey ilk kez benim başıma gelmedi, sonuncu da ben olmayacağım. Yeni gelen arkadaşlarımızın da inşallah başlarına gelmesin ama geliyor yani. Bu her yerde böyle ama ben zaman zaman şans bulduğum için "Can hazır değil, kendine bakmıyor" bile diyorlar. Ben evimden çıkan bir insan değilim. Buna rağmen sağda solda gezdiğimi rahatlıkla yazanlar var. İnsanlar bu gazeteleri görüp inanıyorlar ve "Can dışarı çıkmış, gezmiş, tozmuş, çalışmıyor" diyorlar.

Peki, tüm bu konularda özel bir hayal kırıklığın var mı, yoksa "Geçti gitti" diyor musun?

Bana tabii ki kimse bir şey yapmadı. Kötü bir şey de yok. Sadece insanların abartması var. Futbolu bilen insanlar, mesela Alex o Hacettepe maçından sonra yanıma gelip, "Baştan sona çok iyi oynadın" dedi. "Kendi kalene attığın golde yapacağın hiçbir şey yoktu. İlk golde de sağ yerine sol ayağınla kesebilir miydin?" diye sordu. Başkanımız bile kızmadı bana. O da benim iyi oynadığımı düşünüyordu. Ama şanssızlık işte. Son nokta ben olunca böyle şeyler yaşadım maalesef. 15 maç oynamayıp bir maç oynayınca pozisyon hatası oluyor tabii ki. Ben ne kadar sık oynarsam, hata yaptığım haftadan sonra oynamaya devam edersem, o hatanın bir daha gerçekleşmeyeceğini biliyorum. Çünkü ben kendimi eleştiren ve hatalarımdan ders çıkaran bir insanım. Sürekli oynarken bariz hatalar yapmıyorum.

Fenerbahçe devri tamamen kapandı, bonservisin de Büyükşehir Belediyespor'da değil mi?

Bonservisimle geldim. İki senelik kontrat yaptım. Büyükşehir Belediyespor'daki imza töreninde de söyledim, ilk hedefim Büyükşehir'de sürekli oynamak ve buradaki performansımla A Milli Takım'a yükselmek.

Güven duygusu önemli

Dört büyüklere geri dönmek gibi bir planın var mı?

Benim öncelikli hedefim yeni kulübümde başarılı olmak. Ondan sonrasını zaman gösterecek. A Milli Takım'a geri dönmek en önemli amaçlarımın başında geliyor. Göstereceğim performansla bu hedefe umarım ulaşırım. Dört büyüklere gelince, sonuçta kim istemez ki? Profesyonel bir futbolcuyum ve performansım beni nereye taşırsa bunu değerlendiririm. Ben kaliteme güveniyorum. Yapacağım şeyleri de biliyorum. Yaptığım hataların farkındayım. Her ne kadar hatalarım büyütüldüğü kadar olmasa da bugüne kadar bu hatalardan hep ders çıkardım. A Milli Takım'ın hazırlık maçlarında da hatalar oluyor, Şampiyonlar Ligi Finali'nde de. Puyol da hata yapıyor, Terry de Ferdinand da. Kendine güven önemlidir. Ben hata yaptıktan sonra, örneğin Fatih Terim bana güven verdi. Bir sonraki maçta, "Sana güveniyorum" dediği zaman ben her şeyimle kendimi veririm ve tam konsantrasyonla o maça çıkarım. Ben bu güveni Abdullah Avcı'yla da yakalayacağımı düşünüyorum. Tercihimin en büyük sebebi Abdullah Avcı'dır. Bazıları, "Can İstanbul'dan ayrılmamak için Büyükşehir Belediyespor'a gitti. Ailesi de burada, İstanbul güzel" diyor.

Böyle bir tercih yapman neden yanlış olsun ki?

Kötü bir şey değil ama insanlar kötü niyetle bunu benim İstanbul'dan ayrılmamak istememe yoruyor. Kalmamda Abdullah Avcı'nın etkisi büyük ama takımın kalitesi de çok önemli. Büyükşehir Belediyespor önemli hedefler koydu bu sezon. Çok iyi transferler yaptılar. Kalan oyuncular da çok kaliteli. Takım beni hemen arasına aldı. Oyuncu, teknik ekip ve yönetim bütünleşmiş durumda. Ben istediğim çıkışı Abdullah Avcı ve Büyükşehir Belediyespor'la yapacağıma inanıyorum. Bana katkısı olacağına eminim. Benim için önemli olan takımdaki oyuncuların hedefi. Standart hedefleri yok Büyükşehir Belediyesi'nin.

Büyükşehir Belediyespor'un hedefleri ne?

Bu sezon UEFA Kupası'na katılmak. Bizim hedefimiz bu. Bu kaliteye sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Takımın geçen sezon oynadığı maçlara bakın. Çok kolay maçlar kaybedilmiş. Bu sezon takım daha bilinçli, daha kuvvetli. Koşu antrenmanlarında bile bu durum belli oluyor. Geçtiğimiz sezon sakatlıklardan ötürü sezon öncesi kampına katılım daha azmış. Bu sezon herkes sahada. Testlerde takım çok iyi çıkıyor. Tabii bunun sahaya yansıtılması lâzım. İlk etapta fiziksel dayanıklılığa odaklandık. İkinci kampımızda sürat, teknik ve taktiğe dayalı bir çalışma yapacağız. Ben UEFA'yı zorlayabileceğimizi düşünüyorum. Neden olmasın? Açık ve net bir şey var; sonuçta futbol tek başına oynanmıyor. Yanındaki takım arkadaşlarının da hedefleri olması gerekiyor. Benim takım arkadaşlarımın hedefleri var. Onlarla sürekli konuşuyoruz, kimisi yurtdışına gitmeyi hedefliyor, kimi dört büyüklere. Hedefleri olan oyuncuların başarıya ulaşmaları daha kolay olur. Takımın ortak hedefi ise UEFA Kupası'na gitmek.

Abdullah Avcı oyuncularıyla hep iyi ilişkiler kurar. U17 Milli Takımıyla Avrupa Şampiyonu olmuştu. Onun hakkında kötü konuşan hiçbir futbolcu duymadım.

İnsanların konuşmasına, yüzüne, dış görüntüsüne baktığınızda ne olduğunu az çok anlarsınız. Abdullah Hocanın içi, dışı bir. Çok iyi bir insan. Futbolcularının iyi olması ve kendilerini bir üst seviyeye taşıması için elinden geleni yapıyor. Transferimden önce de kendisiyle konuştum, benim takımında oynamamı istedi. Ben de hedefleri olduğu için kendisiyle çalışmayı arzu ettim. Beni isteyen başka takımlar da vardı ama teknik adam önemli bence. O yüzden Büyükşehir Belediyespor'da karar kıldım. Beni tanıyan bir teknik adam ve oynayacağım ilk dört maç çok önemli. İlk dört maçta hatalar yapabilirim ama beşinci maçtan itibaren eski Can Arat olabilirim. Zaten eskisi gibi olduğum zaman sürekli üstüne koyarak gideceğim.

Anadolu Yakası'nda oturuyorsun, idmanlar ve maçlar Avrupa'da. Trafik sorun olacağa benzer. Eskiden böyle bir şey yoktu.

Eskiden de trafik vardı aslında. Samandıra yolunda bir kaza oluyordu, idmana geç kalıp ceza yiyorduk. Fenerbahçe'de disiplin kataloğu vardı ve bununla cezalar belirlenmişti.

Şimdi karşıya geçeceksin ama…

Aslında karşıya gitmek daha kolay benim için. Harem'den arabalı vapurla gidiyorum, oradan arabayla devam. Rahat oluyor.

Boş zamanlarında neler yapacaksın?

Ben evdeyim genellikle. Evde asosyal değilim. Hep yapacak bir şeyler bulurum. TV izlerim, sinema sistemi kurdum, film izlerim. İki köpeğim var. Bu sene futbola daha çok konsantre olmalıyım. Geçen sezon da oluyordum ama oynamayacak olmak motivasyonu çok yıpratan bir şey.

Fiziksel durumun nasıl?

Tam olarak hazır değilim. Geçen sezon ağır bir sakatlık geçirdim. Çok konuşulmayan bir sakatlık. Ondan yeni kurtuldum. Zor bir zamandı. İlk defa bu kadar boş başladım sezona. Yazın topalladığım için çalışamadım. Sezon başlayana kadar oynayacağımız hazırlık maçlarıyla birlikte daha iyi olacağımı düşünüyorum.

Karşıyaka ve Sivas'taki kiralık deneyimlerinde çok başarılıydın. Oradan dönüşlerde hep Fenerbahçe'nin değişmezi olacağım diye dönüp hayal kırıklığı yaşadın. Şimdi Büyükşehir Belediyespor'da başarılı olduğunda bir sonraki adımından emin olman gerekiyor herhalde.

Sivasspor futbolcusu olup Sivasspor'da yakaladığım performansla A Milli Takım'a gidip oradan Fenerbahçe'ye dönseydim, Fenerbahçe'de kesinlikle daha çok forma şansı bulurdum. 30-40 sene aradan sonra, Fenerbahçe'nin tüm yaş kategorilerinde oynamış ve oradan A Milli Takım'a yükselmiş tek futbolcuydum. Hatta oturduğum ev bile Fenerbahçe kurucularından birisinin evidir. Bu büyük tesadüf aslında. Ben özümü inkâr edemem ama insanın doğduğu yer değil, doyduğu yer önemlidir. Her şey bana bağlı. Performansım iyi olursa tüm kapılar bana açık olacak. Profesyonelim. A Milli Takım, sonra yurtdışı da hedeflerim arasında. A Milli Takım daha önemli burada. Umarım Fatih Terim'in benden istediklerini verebilirim. Avrupa Şampiyonası şansım olması için devre arasında oynayabileceğim bir takıma gitmeyi çok istedim. Bazı maçlarda stoper eksikliği de yaşadık. Hazır olsaydım belki orada ben olacaktım. Performansım iyi olursa önüm açık. Umarım 2010'da Milli Takım'la Güney Afrika'da ben de olacağım. Bunun için her şeyi yapmaya hazırım.