TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Cafercan Aksu: "Yabancıya hoşgörü var, genç oyuncuya yok" 2.02.2009
Cafercan Aksu: "Yabancıya hoşgörü var, genç oyuncuya yok"

Genç Milli Takımların formasını 98 kez giyen ve Galatasaray'ın altyapısında yetişen bir oyuncu. Onu izleyen herkes, tekniğine, oyun zekâsına ve duran toplardaki ustalığına hayranlık duyuyor. Ancak beklenen patlamayı yapamadığı da bir gerçek. Müzmin bir kiralık oyuncuya dönüşmesine rağmen özellikle bu sezon Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'daki performansıyla yeniden göze batıyor. Kulüplerin yabancı oyunculara gösterdiği sabrı kendi yetiştirdikleri gençlere tanımamasından şikâyet ediyor ve Galatasaray'daki Carrusca örneğinin altını çiziyor. Bugünkü futbol anlayışının yetenekli oyuncuya prim tanımadığını da vurgulamadan geçmiyor.

Röportaj: Nihat Özten

Adın her sezon başında Galatasaray A takımı ile anılıyor ve geleceğin yıldızları arasında gösteriliyorsun, fakat futbol kamuoyu seni pek yakından tanımıyor. Kendini anlatır mısın bize?

1987 Antalya doğumluyum. Futbola da amatör futbolcu olan babam ve amcalarımın etkisiyle Antalya Yolspor'da başladım. 13 yaşında Galatasaray'ın seçmeleri için İstanbul'a geldim ve kazandım. Ancak kulüp kalacak yer sağlamadığı ve benim de burada kalacak yerim olmadığı için Antalya'ya döndüm. Babam o zaman "Üzülme oğlum, göreceksin Galatasaray seni kendisi isteyecek" demişti. 2 ay sonra bölge antrenörü Orhan Ozan tarafından, Riva'da yapılan Genç Milli Takımlar seçmelerine davet edildim. 15-20 dakikada oynadım ve beni izleyip beğenen Ahmet Keskinkılıç tarafından Galatasaray'a transfer edildim. Yani ayaklarına geldiğimde almadılar ama 2 ay sonra para verip transfer ettiler. Böylece babamın dediği şey de gerçekleşmiş oldu.

13 yaşında bir çocuk, ailesinden ayrı İstanbul'da tek başına ne yapar? Futbol aşkı için çekilir çile midir bu?

Çekilir çile değildi açıkçası ama futbolu çok seviyordum. Ben daha 6 aylıkken yürümüşüm, 2.5 yaşında falan da yerel gazetelerden birinde haberim çıkmış, topa vururken resmim basılmış, "Adam olacak çocuk" diye başlık atılmış. Futbolu o kadar çok seviyordum yani. Dolayısıyla o zor şartlarda dahi bırakmayı hiç düşünmedim.

Ahmet Genç olmasaydı buralara gelemezdim

Ne gibi zorluklar yaşadın o dönemde?

İlk geldiğim yıl tesislerde kalan en küçük oyuncu bendim. O dönemi kolaylaştıran en büyük etken Ahmet Genç Hocamdı. Bana hem annelik hem de babalık yaptı. Yediğim kahvaltıdan tutun da okuldaki durumuma kadar her şeyimle ilgilenirdi. O olmasaydı belki buraları bile göremeyebilirdim. Bana katkısı çok büyüktür.

O dönemde örnek aldığın oyuncular var mıydı?

Forvet oynayan tüm oyuncular gibi ben de Hakan Şükür'ü örnek alıyordum. Çünkü Galatasaray'a ilk geldiğim zamanlar forvet oynuyordum. Sonradan sol kanada geçtim. Stilimi Baliç'e benzeten çok kişi oldu ama bence o bana göre süratli bir oyuncuydu.

Şu anda beğendiğin oyuncular kimler?

Arda'yı beğeniyorum. Zaten Arda, Cihancan, Uğur, Efecan, Mülayim ve ben aynı dönemin oyuncularıyız. Ahmet Genç yönetimindeki o takımdaki oyuncuların neredeyse hepsi şimdi bir yerlerde oynuyor. Kimi Türkiye'nin yıldızı, kimi değişik takımlarda, ama hepsi bir yerlerde futbol hayatını sürdürüyor.

Senin için yapılan yorumlarda sol ayağını çok iyi kullandığın, tekniğinin, oyun zekânın ve süratinin üst düzeyde olduğu, isabetli şutlar atabildiğin ve duran toplarda da usta olduğun söyleniyor. Bu yorumlarda bir abartı veya eksiklik var mı sence?

Abartı ve eksiklik yok ama o yetenekleri sürekli olarak saha içine üst düzeyde yansıtırsanız insanların gözüne batıyorsunuz. Ancak alt liglerde bu özellikleri gösterebilmek kolay değil. Süper Lig'de bir tek hareketle göze batıyorsunuz ama alt liglerde ön plana çıkabilmek için bunun en az beş katını yapmak zorundasınız. Bu da insanı bayağı yıpratıyor.

Seninle ilgili olarak mücadele yönünün zayıf olduğu yönünde bir eleştiri var.

Doğrudur. Mücadele gücümü biraz daha yükseltmem gerektiğini biliyorum. Bu eksikliği de küçük yaşlarda ailemden ayrılmama bağlıyorum. Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama tam gelişim çağında yeterli beslenememiş olmam bu eksiklikte etkili olabilir. Şimdi çok çalışarak bu eksikliği gidermeye çalışıyorum. Ekstra antrenmanlar yapıyor ve beslenmeme özen gösteriyorum.

Hiç değilse kampa götürülseydik

Senin jenerasyonundan Arda, Aydın, Uğur gibi oyuncular Galatasaray kadrosunda ama sen yoksun. Bunun tek nedeni kendinde eksik bulduğun mücadele yönün mü?

Evet, mücadele yönümü eksik bulduğumu söyledim ama futbolda en önemli şey genç oyuncuya şans verilmesi. Bakın, ben 3 sezondur kiralık gidiyorum. Galatasaray beni hiçbir sezon başında kampa davet etmedi. Teknik adamlar beni görmedi bile. Kiralık gönderilen diğer arkadaşlarım da buna dâhil. Oysa kampta farklı bir performans gösterebilirdik. Ama yöneticiler kiralık gitmemizi istiyor, biz de gidiyoruz ama aşama kaydedemiyoruz.

Bundan sonrası için neler düşünüyorsun? İçinde yeniden Galatasaray'a dönüp oynamak gibi bir hırs ve hedef var mı, yoksa bugünden sonra nereden teklif alırsam orada oynarım diye mi düşünüyorsun?

Her futbolcu tabii ki Galatasaray'da oynamak ister ama beni ve arkadaşlarımı çok uzaklaştırdılar. Çok büyük kırgınlık yaşadım. Artık gelen teklifleri değerlendirmeyi düşünüyorum. Buna mecburum, çünkü geleceğim için para kazanmam gerek.

Çaykur Rizespor, Büyükşehir Belediyespor, Orduspor ve bu sezon da Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'da kiralık olarak oynuyorsun. Bu takımlarda oynamak futboluna neler kattı?

Beni Rizespor'a, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a ve Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'a transfer edenler genç takımlardaki hocalarımdı. Bu takımlarda sadece acı tecrübeler edindim. Bakın, Olimpik Milli Takım'dan dönmüşüm, tam Galatasaray'da oynamayı beklerken Rize'ye gönderildim. Metin Yıldız Hocam beni istiyordu ve Rizespor'a transfer etti ama oynatmadı. İnsan, kendisini tanıyan, transferini isteyen hocasından daha farklı bir tavır bekliyor. O dönemde moralim çok bozuldu ve Gerets'in isteğiyle devre arasında Galatasaray'a döndüm. Ancak aynı Gerets beni yine kampa götürmedi. Genç bir futbolcu için çok kötü olaylar bunlar. Sonra PAF takıma döndüm. Takımın başında Suat Kaya ile Emrah Bayraktar vardı. Emrah Hoca benimle çok ilgilendi. O olmasaydı ve PAF takımında oynatılmasaydım kaybolup gitmiştim.

Genç bir oyuncu olarak Türkiye'deki yabancı oyuncu politikasını nasıl değerlendiriyorsun? Sence yabancılar genç oyuncuların önünü tıkayan mı yoksa onların gelişimine katkı sağlayan bir faktör mü?

Tıkayan tabii ki. Bütün takımlar Lincoln, Alex, Kewell gibi üst düzey yetenekleri alırsa kimse sesini çıkarmaz. Ama Türk oyuncularla aynı kalitedekileri yurt dışından getirmenin bir anlamı yok. Brezilya'dan gelen her oyuncuyu takımlarımız havada kapıyor. Bu mantalite de genç oyuncuların önünü tıkıyor. Mesela Galatasaray Carrusca'yı üç sezon kadrosunda tutabiliyor. Oynadığı maçları, yaptığı antrenmanları da gördük. Bana ve benim gibi oyunculara üç sene tahammül edilseydi mutlaka daha iyi bir düzeye gelebilirdik. Takımlar, kendi yetiştirdiği oyunculara biraz daha fazla sabır gösterebilmeli. Bizim ülkemizde kendi oyuncularımıza karşı başka bir tavır daha var. Genç futbolcu ne yapsa göze batıyor. Araba alsa, "Havaya girdi", kız arkadaşıyla gezse, "Gece âlemi yapıyor" deniliyor. Yabancılara gösterilen hoşgörü bize gösterilmiyor.

Genç Milli Takımların bütün kademelerinde oynamış bir oyuncusun. Milli forma altında yaşadığın duygulardan söz eder misin?

Hiç unutmuyorum, ilk milli maçımı Yunanistan'a karşı oynadım. Takımın başında da Ferhat Südoğan vardı. O maça 10 numaralı formayla çıktım ve takımın ilk golünü attım. Maç da 2-2 bitmişti. 2001'deki o maçın ardından Genç Milli Takımların bütün seviyelerinde oynadım. Bu süre içerisinde de Milli Takımlarla Balkan şampiyonlukları, değişik turnuvalarda şampiyonluklar ve gol krallıkları yaşadım.

Milli Takım oyuncusu olmak sana neler kazandırdı?

Oyuncuda bir özgüven duygusu oluşuyor ama dezavantajları da var. 98 kere milli oldum. Sürekli Milli Takım kamplarındaydım. Galatasaray'da bir ara hiç futbol oynamadım. Bu da bir dezavantaj oluyor haliyle.

Yaşadığın bunca olumsuzluğun ardından gelecekle ilgili nasıl umutlar besliyorsun?

Şu anda kiralık olmaktan kurtulup herhangi bir Süper Lig takımının direkt futbolcusu olmak, orada takımla özdeşleştikten sonra bir yerlere gelmek istiyorum. Dört büyük takımdan birisinde de oynamak isterim. Tabii bu takım Galatasaray olursa ne âlâ. Ama artık olmayacak gibi geliyor bana. Artık Galatasaray'ın herhangi bir maçını bile izleyemiyorum. Fanatik bir Galatasaray taraftarıyım ama maçlarını izlerken "Neden ben orada yokum?" diye sıkıntıya giriyorum. Çünkü Hagi döneminde o takımda oynama şansı bulmuştum.

Seni A takıma çıkartan Hagi miydi?

Hayır, Fatih Terim'di. 2004 yılında Rizespor'a karşı Mülayim'le birlikte 45 dakika forma giymiştim. Ama Hagi'den sonra gelen hocalar bana şans vermedi. Aslında dediğim gibi beni görmediler bile.

Tüm bu yaşadıkların daha fazla hırslanıp güçlenmeni sağlamıyor mu?

Hırs yapıyorum ama bunu dışarıya pek yansıtan bir oyuncu değilim. Teknik bir oyuncu ne kadar mücadele ederse o kadar etmeye çalışıyorum ama bazen insanın gününde olmadığı zamanlar oluyor. Teknik düzeyi yüksek oyuncuların dezavantajı, güçlü olmadıkları dönemlerde ortaya çıkıyor.

Mücadeleci diye tabir edilen bir oyuncu sence teknik oyuncudan daha mı şanslı?

Evet kesinlikle. Türkiye'de futbol nasıl şu anda? Her topa atlıyorsunuz ve tribünler sizi alkışlıyor. Ama teknik bir oyuncudan çok daha fazla şeyler yapması bekleniyor. Keşke ben de teknik değil de öyle düz bir oyuncu olsaymışım. Hiçbir şey yapmadan koşsam bile yeterli olurdu.

Futbolun dışında nelerden hoşlanırsın?

Kendi halinde bir insanım. Öyle çok fazla gezmeyi, tozmayı sevmem. Gaziantep'te de yapacak pek bir şey yok zaten. Ama tabii ara sıra gezer, sinemaya falan giderim. Özellikle İstanbul'a geldiğim zaman, Kültür Üniversitesi'nde okuyan kardeşimle birlikte zaman geçirmeyi seviyorum. Müzik dinlemeyi severim. Sagopa Kajmer dinlerim. Kitap tercihlerim bilim kurgu, macera ve tarih üzerine.