Previous Page  24-25 / 40 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 24-25 / 40 Next Page
Page Background

25

24

oynayacağı maçlarda da hedefi, rakibine

böylesine bir sürpriz yapma şansı tanımadan

bu karşılaşmaları üçer puanla geride

bırakmak olacak.

Kosova’da futbolun kökleri

Bu noktada biraz geriye giderek Kosova

futbolunun Yugoslavya dönemindeki

günlerinden günümüze kadar gelişini

inceleyecek olursak, açıkçası diğer eski

Yugoslav cumhuriyetlerine kıyasla zayıf

sayılabilecek bir tarihle karşılaştığımızı da

belirtmemiz gerek. Balkanlarda günümüzde

Kosova, Arnavutluk ve Makedonya’nın yer

aldığı topraklar, futbolun Avrupa’da en geç

gelişmeye başladığı bölgeler olarak da

gösterilebilir. Bu bölgeler, futbolla

20. Yüzyıl’ın başlarında tanışırken, buralarda

futbolun düzgün bir organizasyona

kavuşmasıysa I. Dünya Savaşı sonrasında

mümkün olabilecekti.

İki kahraman: Lushta ve Kryeziu

II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinin

ardından Yugoslavya, Mihver Devletleri

tarafından işgal edilecekti. İşgal neticesinde

Kosova da Mussolini İtalya’sının

himayesindeki Arnavutluk Krallığı’na

bağlanacaktı. İşin siyasi boyutunu bir kenara

bırakacak olursak, bu dönemin, Kosovalıların

kendilerini ilk kez futbol dünyasında

göstermeye başladığı dönem olduğu

söylenebilir. Zira Kosova, dolaylı yoldan

İtalya’ya ait bir bölge haline gelmişti ve bu

sayede Kosovalı futbolcular da İtalya Ligi’nde

oynama fırsatını elde etmişti. Bu fırsatı en iyi

değerlendiren Rıza Lushta ve Naim Kryeziu olmuştu.

Yugoslavya adına parlayan Kosovalılar

II. Dünya Savaşı sonrasında Kosova bu kez Yugoslavya

Sosyalist Cumhuriyeti’nin bir parçası haline gelmişti.

Ancak bu dönemde Kosovalı kulüpler uzunca bir müddet

ülke içerisinde ciddi bir varlık gösteremedi. Yugoslavya Millî

Takımı içerisindeyse Kosova kökenli futbolcular nadiren de

olsa kendilerine yer buluyordu. 1960’ta Yugoslavya, Avrupa

Şampiyonası’nda final oynayıp Olimpiyatlarda altın

madalyaya uzanırken, kadrosunda Kosova doğumlu üç

oyuncu vardı. Bunlar; Fahrudin Jusufi, Milutin Şoşkiç ve

Vladimir Durkoviç’ti.

Kosova’nın kendisini Yugoslavya içerisinde, kulüpler

düzeyinde göstermesiyse ancak 1980’lerde

mümkün olabilecekti. KF Priştina, 1982-83

sezonunda ikinci ligde şampiyon olarak

birinci lige yükseliyordu. Daha sonradan yolu

Türkiye’ye de düşecek olan Fadıl Vokri ve

Agim Cana’nın yanı sıra daha sonra birer kez

Yugoslavya ve Hırvatistan Millî Takımlarında

da oynayacak olan Zoran Batroviç ve Kujtim

Shala gibi önemli sayılabilecek oyuncuları

bulunan Priştina, birinci ligdeki ilk üç

sezonunda kendisine orta sıralarda yer

bulacaktı. Ancak 1986’da Vokri’nin

Partizan’a, Cana’nın da Dinamo Zagreb’e

transfer olmasının ardından alt sıralara

gerilemeye başlayacak olan Priştina,

1988’deyse küme düşecekti.

Bu dönemde Kosova’dan çıkan bir başka

yıldız için de ayrı bir paragraf açmadan

geçmemek lâzım. Cevat Prekazi, Kosova’nın

Mitrovica kentinde dünyaya gelmiş, futbola

da bu kentin Trepca takımında başlamıştı.

1975’te, henüz 18 yaşındayken Partizan

tarafından transfer edilen Prekazi, dokuz yıl

bu takımın formasını giymiş, üstüne bir yıl da

Hajduk Split’te oynadıktan sonra 1985’te

Galatasaray’a gelmişti. Sarı-kırmızılı kulübün

önce 1987’de 14 yıllık şampiyonluk hasretini

sona erdirmesinde, ardından da 1989’da

Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı final

oynamasında en büyük pay sahiplerinden

biri olan Prekazi, 1991’e kadar Galatasaray’da

oynamayı sürdürmüş, Türkiye

macerasınıysa daha sonra kısa sürelerle

Altay ve Bakırköyspor formaları giyerek

noktalamıştı.

FIFA nezdinde tanınma çabaları

1998 Şubat’ının sonunda paramiliter Kosova Kurtuluş

Ordusu (UÇK) ile Yugoslav Federal Cumhuriyeti’nin ordusu

arasında patlayan savaş ve çok geçmeden NATO ile

Birleşmiş Milletler’in de duruma müdahil olmalarıyla birlikte

bölgede ortalık can pazarına dönecek ve futbol da haliyle bir

müddet rafa kalkacaktı.

Kosova’da bunlar yaşanırken Yugoslavya’da da değişim ve

parçalanma sürmekteydi. 2003’te Sırbistan-Karadağ adını

alan devlet, 2006’da Karadağ’ın ayrılmasıyla birlikte sadece

Sırbistan olarak kalmıştı. Kosova ise kâğıt üzerinde halen

Sırbistan’ın içerisinde otonom bir bölge konumundaydı.

17 Şubat 2008 tarihine gelindiğindeyse Kosova resmen

bağımsızlığını ilân edecekti. Ama bu aslında sadece tanınma

sürecinin başlangıcıydı da denilebilir zira ABD, Birleşik

Krallık, Fransa ve Almanya gibi devletler Kosova’nın

Millî Takımımızın 2018 Dünya Kupası elemelerindeki rakipleri

arasında “kapalı kutu” yakıştırmasını hak eden bir takım

varsa, bu herhalde Kosova’dan başkası olamaz. Uzun yıllar

Yugoslavya bünyesinde yer alan, Yugoslavya’nın

dağılmasının ardındansa Sırbistan içerisinde otonom bir

bölge olan ve 2008’de de Sırbistan’dan bağımsızlığını ilân

eden Kosova’nın, UEFA ve FIFA üyeliklerine kabulü ise

henüz sadece birkaç ay öncesinde gerçekleşti. Kosova,

ilk sınavı olarak da haliyle 2018 Dünya Kupası elemelerine

katılıyor. Hatta buraya da öylesine son dakikada giriş

yaptılar ki, kuralar çekildiğinde henüz FIFA üyesi

olmadıkları için, kendileriyle benzer durumdaki Cebelitarık

ile birlikte beşer takımlı iki gruptan birine dâhil edildiler.

Kosova’nın elemelerdeki ilk maçı, 5 Eylül’de Helsinki’de,

Finlandiya karşısındaydı. Kosovalılar, karşılaşmanın ilk

yarısını 1-0 geride kapamalarına karşın, ikinci yarının

ortalarına doğru Valon Berisha’nın attığı penaltı golüyle

1-1’lik eşitliği yakaladılar ve bu skoru koruyarak sahadan

1 puanla ayrılmayı da bildiler. Ancak Ekim ayında işler

Kosova adına bu kadar iyi gitmedi. Priştina Stadı henüz

UEFA kriterlerine uymadığı için Arnavutluk’un İşkodra

kentinde oynadıkları ilk resmi iç saha maçlarında

Hırvatistan’a 6-0 yenilmekten kurtulamadılar. Üç gün sonra

da Ukrayna deplasmanından 3-0’lık yenilgiyle döndüler.

Elemelerdeki ilk üç maça bakarak bir şeyler söylemek

gerekirse, Kosova’nın grupta herhangi bir iddiası olmayacağı

şimdiden belli olmuş sayılır. Fakat Finlandiya

deplasmanından çıkardıkları puanla da bir San Marino,

Andora veya Cebelitarık olmadıklarını, ara sıra rakiplerine

sürpriz yapabilecek kapasiteleri olduğunu gösterdikleri

öne sürülebilir. Millî Takımımızın Kosova ile bugün

Antalya’da, 11 Haziran’da da muhtemelen yine İşkodra’da

En genç rakip

Kosova Futbolu

Millî Takımımızın bugün konuk edeceği Kosova, Dünya Kupası elemelerindeki rakiplerimiz

arasında en ‘yeni’ olanı. Sadece altı ay önce UEFA ve FIFA üyeliğine kabul edilen Kosova,

futbol dünyasında da kendi kimliğini şekillendirmenin arayışları içinde.

Lushta

Prekazi