Page 27 - gri-sablaon1

This is a SEO version of gri-sablaon1. Click here to view full version

« Previous Page Table of Contents Next Page »
etti¤inden çok daha müspet bir
dereceye sahip olacakt›.
Danimarka’ya piyango
Do¤u Avrupa’da sosyalizm, 1980’lerin
sonlar›na do¤ru çözülme safhas›na
gelmiflti. Tito önderli¤inde 27 y›l
boyunca bir arada kalabilen
Yugoslavya da General’in 1980
y›l›ndaki ölümünün ard›ndan k›tadaki
de¤iflim rüzgâr›na kap›lan
ülkelerdendi. Ne var ki Güney
Slavlar›n›n diyar›, k›tadaki en ac›
parçalanmay› yaflad› ve 1991 sonunda
S›rplar›n, kendi ülkelerini kurmak
isteyen H›rvatlarla Boflnaklara karfl›
savafl ilân etmesiyle ülke adeta mahfler
yerine döndü.
Ayn›
dönemde
Yugoslavya,
tarihinin belki
de en iyi millî
tak›m›na
sahipti.
Birkaç ay
önce
Savicevic,
Jugovic,
Mihajlovic,
Prosinecki, Pancev gibi y›ld›zlardan
kurulu K›z›ly›ld›z, fiampiyon Kulüpler
Kupas›’n› kazanm›flt›. Bu oyunculara,
baflka kulüplerde forma giyen
Stojkovic, Suker, Boban, Boksic,
Mijatovic, Jarni de eklendi¤inde,
Yugoslavya Millî Tak›m›, dünyan›n en
göz kamaflt›r›c› ekiplerinden biri haline
geliyordu. Zaten ad› geçen
oyuncular›n ço¤u, 1987’de
Yugoslavya’y› Dünya Gençler
fiampiyonlu¤u’na tafl›yan kadronun da
iskeletini oluflturmaktayd›. Yugoslavya,
do¤al olarak 1992 Avrupa
fiampiyonas›’n›n da favorileri
aras›ndayd›. Gelgelelim ülkede
bafllayan iç savafl sonras› UEFA,
Yugoslavya’n›n turnuvaya kat›l›m
hakk›n›, maçlar›n bafllamas›na 10 gün
kala iptal etti ve onlar›n yerine eleme
grubunu ikinci s›rada bitiren
Danimarka’y› turnuvaya ça¤›rd›. ‹flin
ilginci o Danimarka, son anda dâhil
oldu¤u turnuvada herkesi flafl›rtarak
flampiyonlu¤a ulaflan taraf oldu. “Kime
niyet, kime k›smet” diye bofluna
dememifller.
F
utbolla siyaset aras›ndaki iliflki,
özellikle bir yandan meflin
yuvarla¤›n büyüsüne kendisini
kapt›rm›fl, lâkin bir yandan da az
buçuk mürekkep yalamay› ihmal
etmemifl kifliler taraf›ndan,
eskilerden beri futbol
muhabbetlerinin en önemli
mezelerinden biri haline getirilmifltir.
Söz konusu mezenin
haz›rlan›fl›ndaki ana malzemeler de
bellidir. Lazio-Roma rekabetinin
tamamen sa¤-sol çat›flmas› üzerine
kurulu oldu¤u efsanesi; tevatüre göre
Franco’nun ‹spanya’y› demir
yumrukla yönetti¤i dönemde Real
Madrid’in iltimasl› tak›m olmas› ve
Katalan kimli¤ini temsil eden
Barcelona’n›n devlet taraf›ndan
sürekli bask› alt›na al›nmas›;
Salazar’›n Portekiz’i y›llarca 3F
formülüyle idare etmesi (mamafih bu
formülün Fado, Fatima, Futbol’dan
olufltu¤u an›msanmaz ve F’lerden
birine illa ki Fiesta veya Faflizm
atfedilir, bazen de Salazar ile Franco
kar›flt›r›l›r) ve Steaua Bükrefl’in
Avrupa flampiyonu olabilmesi için
Nikolay Çavuflesku’nun bütün UEFA
hakemlerini zengin etmesi. Tabii
isteyen, zevkine göre bu ana
malzemelerden birisini ç›kar›p
yerine muadili say›labilecek bir
baflka malzeme de koyabilir.
Ancak futbolla ilgilenen hemen
herkesin fazlas›yla âflina oldu¤u bu
konular, bir noktadan sonra dilden
dile seyahatin bafll›ca yan etkisi olan
“bire bin katmadan” mustarip hale
gelmifller ve gerçeklikle aralar›ndaki
mesafe de gitgide aç›lm›fl, çokça
sanr›lardan oluflan, tuhaf bir
fenomen halini alm›fl. Dolay›s›yla,
bu yaz›da futbol-siyaset iliflkisi
üzerinde durmaya çal›fl›rken,
herkesin malûmu olmas›na ra¤men
her anlatan›n içine farkl› farkl›
detaylar katarak bulan›klaflt›rd›¤›
konulardan ziyade, dünya tarihinde
yaflanan önemli siyasi geliflmelerin,
futbol üzerindeki do¤rudan etkileri
ve bu geliflmelerin yaflanmam›fl
olmas› halinde, ne gibi senaryolarla
karfl›lafl›labilece¤i varsay›mlar›
do¤rultusunda hareket edilecektir.
Frans›z ‹htilâli ve I. Dünya
Savafl›, futbolu nas›l
flekillendirdi?
Futbol dünyas›n› flekillendirecek ilk
önemli siyasi geliflmenin, futbolun
‹ngiltere’de kurall› bir spor olarak
ortaya ç›kmas›ndan neredeyse üç
çeyrek as›r önce vuku buldu¤u
söylenebilir. 1789 y›l›nda yaflanan
Frans›z ‹htilâli’nden bahsediyoruz.
‹htilâlin en önemli sonuçlar›n›n
bafl›nda, milliyetçilik ve ulus-devlet
anlay›fllar›n› parlatmas› oldu¤u
söylenebilmektedir. Dolay›s›yla,
19. yüzy›lda bu anlay›fl›n etkisiyle
Avrupa’da birçok halk, ba¤l›
olduklar› Avusturya-Macaristan ve
Osmanl› gibi imparatorluklara karfl›
ayr›l›k talebiyle baflkald›rm›fl,
baz›lar›ysa, ‹talya ve Almanya
örneklerinde oldu¤u gibi, bir araya
gelerek yeni ulus devletlerin ortaya
ç›kmas›n› sa¤lam›flt›r. Yaflanan bu
hareketlili¤in k›r›lma noktas›ysa
I. Dünya Savafl› olmufl ve savafl
sonras›nda parçalanan
imparatorluklarla birlikte Avrupa
siyasi haritas›, neredeyse
günümüzdekine yak›n bir biçimde
flekillenmifltir. Futbolun günümüzde
dünya üzerinde en çok izlenen
organizasyonunun, millî tak›mlar›
karfl› karfl›ya getiren Dünya Kupas›
oldu¤u ve söz konusu kupan›n final
maçlar›n› dünya
üzerinde
izleyen kiflilerin
say›lar›n›n
milyarlarla ifade
edildi¤i göz
önüne al›nacak
olursa, Frans›z
‹htilâli’nin
futbol
üzerindeki uzun
vadeli etkisi
yads›namaz
herhalde. Peki,
ihtilâl olmasa
ve I. Dünya
Savafl› da yaflanmasa ama yine de
bir flekilde Dünya Kupas› icat
edilseydi ne olurdu? Futbolun K›ta
Avrupas›’nda en çabuk geliflti¤i
bölgenin Orta Avrupa olmas›, 1934
ve 1938 Dünya Kupalar›nda bu
bölgeden Macaristan ve
Çekoslovakya’n›n birer final,
Avusturya’n›n da bir yar› final
görmesi dolay›s›yla, bu üç ülkeyi
daha evvelden s›n›rlar› içinde
bar›nd›ran Avusturya-Macaristan
‹mparatorlu¤u, o iki kupay› da alan
‹talya yerine, birleflerek ‹talya’y›
oluflturan küçük krall›klar›n
tak›mlar›na herhalde fazla flans
tan›maz ve dönemin dünya
futbolundaki mutlak hâkimi olurdu.
II. Dünya Savafl› ve
kaybolan y›llar
II. Dünya Savafl›’n›n futbola etkisi,
birincisine k›yasla çok daha netti.
Öyle ki, savafl›n Avrupa’y› neredeyse
tepeden t›rna¤a sarmas› neticesinde
ço¤u ülkede resmi futbol
organizasyonlar› ask›ya al›nm›flt›.
Tabii ki 1942 ve 1946 y›llar›nda
yap›lmas› gereken Dünya Kupalar›
da bu yüzden iptal olmufltu. Savafl
yaflanmasayd›, bu kupalarda ne gibi
bir sonucun ortaya ç›kaca¤› da
elbette merak konusu. 1934 ve
1938’de üst üste iki dünya
flampiyonlu¤u bulunan ‹talya,
1940’l› y›llarda belki de tarihinin en
iyi tak›m› Torino’ya tan›kl›k
etmiflti. Savafl nedeniyle
ülkede futbola verilen iki
y›ll›k aran›n öncesinde ve
sonras›nda toplamda befl
kez üst üste flampiyon olan
ve neredeyse k›r›lmad›k
rekor b›rakmayan
Torino’nun 10 oyuncusunun
ilk on birinde oynad›¤›
‹talya Millî Tak›m›, yine o
dönemin Avrupa’s›nda en iddial›
tak›m konumundayd› kuflkusuz.
‹talyanlara Atlantik ötesinden rakip
olmas› en muhtemel tak›msa,
1940’larda düzenlenen alt› Copa
America’dan dördünü kazanmay›
baflaran Arjantin’di.
Demir Perde’nin yükselifli
ve futbolun yeniden
yap›land›r›lmas›
II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan
Avrupa’da kapitalizm-sosyalizm
kutuplaflmas› yaflanm›fl ve Do¤u
Avrupa’n›n neredeyse tamam›nda
sosyalist rejimler kurulmufltu.
Sosyalizmde devletin hemen her
alanda düzenleyici görev görmesinin
futbol üzerinde de etkili olmas›
kaç›n›lmazd› ve Demir Perde
ülkelerinin neredeyse hepsinde
futbolun, devlet taraf›ndan
yap›land›r›lmas› için kollar
s›vanm›flt›. Orduya, polis teflkilat›na
veya demiryolu iflletmelerine ba¤l›
kulüpler kurulmakta ve bu kulüpler,
devletlerinin sa¤lad›¤› genifl
imkânlardan yararlanarak Avrupa’da
ciddi biçimde söz sahibi olmaya
bafllamaktayd›. Dinamo Kiev’in iki
kez Kupa Galipleri Kupas›’n›
kazanmas›, Steaua Bükrefl ve
K›z›ly›ld›z’›n ise fiampiyon Kulüpler
Kupas›’n› müzelerine götürmesi, bu
sürecin doruk noktalar›n› oluflturdu.
Devletlerin eliyle mevzubahis
Onur
Erdem
TamSaha
52
TamSaha
53
Futbolla siyasetin yolu sık sık kesişmekte ve bu durum özellikle futbol meraklısı okuryazar kesim arasında çok tartışılan bir konu
olmakta. Ancak siyasi olayların futbola etkisinin en belirgin olduğu noktalarda, dillerden düşmeyen birtakım futbol efsaneleri
yerine farklı öykülerle karşılaşılmakta…
yap›lanma yaflanmasayd›, futbolun
yoksul Do¤u Avrupa’da çok daha
yavafl bir geliflme gösterece¤ini
söylemek, herhalde abart›
olmayacakt›r.
Sovyet tanklar› Budapeflte,
Puflkafl ise Madrid yolunda
Do¤u Avrupa’da sosyalizme
geçiflin, her yerde sanc›s›z
oldu¤unu söylemek güçtü. Bu
do¤rultuda en sanc›l› süreçlerden
biriyse Macaristan’da yaflanm›flt›.
1946’da SSCB’nin deste¤iyle
kurulan Macaristan Cumhuriyeti,
1949’da Macaristan Halk
Cumhuriyeti ad›n› alm›flt› ama
de¤iflim, ülkedeki herkesi memnun
etmemiflti. 23 Ekim 1956’da
ö¤rencilerin Sovyet iflgaline karfl›
isyan›yla bafllayan karfl› devrim
giriflimi, halk›n da önemli bir
kesiminden destek görmüfl ve
Stalinist politikalara karfl›, Bat›
Marksizminden yana olan Imre
Nagy’›n önderli¤inde hükümeti
ciddi biçimde tehdit eder hale
gelmiflti. Hareket, 10 Kas›m’da
Sovyet askerlerinin müdahalesiyle
son bulmufltu bulmas›na ama
ülkedeki karmafl›k durum, birçok
vatandafl›n huzursuzlafl›p ülkeyi
terk etme girifliminde bulunmas›na
da yol açacakt›. Huzursuzlaflanlar
aras›nda futbolcular da vard›.
1956-57 sezonunda fiampiyon
Kulüpler Kupas›’nda Athletic
Bilbao ile eflleflen Honved
tak›m›n›n futbolcular› da Bilbao
deplasman› için gittikleri
‹spanya’dan geri dönmeyi
reddedeceklerdi. Rövanfl maç›
Budapeflte yerine Brüksel’de
oynan›rken, futbolcular bu
maçlardan çok, Avrupa’da nereye
transfer olup kaçacaklar›n›n
hesab›ndayd›. Sonunda, tak›m›n en
önemli y›ld›zlar›ndan Czibor ve
Kocsis Barcelona’ya, Puflkafl ise
Real Madrid’e transfer oldu.
Özellikle Puflkafl’›n Madrid’e gidifli
ve burada Di Stefano ile birlikte
kuraca¤› ortakl›k, Real’in gücünü
adeta ikiye katlayacakt›. Öte
yandan bu iltica hareketi, efsanevi
Macar Millî Tak›m›’n›n da sonu
oldu. 1954’te final oynayan ve Bat›
Almanya’ya kupay› kapt›rmas›
sürpriz olarak gösterilen tak›m,
y›ld›zlar›ndan yoksun gitti¤i
1958’de ilk turdan ötesini
göremedi. Kim bilir, Macaristan’da
bu kar›fl›kl›k yaflanmasa sadece
Real Madrid tarihi de¤iflmekle
kalmayacak, belki de 1958’in
dünya flampiyonu Macarlar
olaca¤›ndan, futbolseverlerin Pele
efsanesiyle tan›flmas› bile dört y›l
gecikecekti.
SSCB’nin Dünya Kupas›’na
kat›lamay›fl›
II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan Bat›
ile Do¤u aras›nda girilen
So¤uk Savafl döneminin,
kendisini futbol üzerinde
en çok hissettirdi¤i
anlardan biri, 1974 Dünya
Kupas› elemeleri
esnas›nda yaflanm›flt›.
Elemeler öncesinde,
Güney Amerika
ülkelerinden fiili’nin
bafl›nda, dünyan›n
devrimle de¤il de seçimle göreve
gelen ilk sosyalist devlet baflkan›
Salvador Allende bulunuyordu.
Fakat Allende’nin varl›¤›ndan
rahats›z olan ABD’nin de deste¤ini
alan General Augusto Pinochet,
11 Eylül 1973 günü darbe yaparak
yönetimi ele geçirecek, Allende ise
kimilerine göre Pinochet’nin
adamlar› taraf›ndan vurularak,
kimilerine göreyse intihar ederek
yaflam›n› yitirecekti. Darbe sonras›
tutuklanan binlerce kifli, yeterli
büyüklükte baflka bir yer olmamas›
gerekçe gösterilerek ülkenin en
büyük stadyumu Estadio
Nacional’de sorguland›, bunlar›n
önemli bir k›sm› iflkenceye de tâbi
tutuldu. Ayn› y›l 21 Kas›m’daysa,
fiili ile Sovyetler Birli¤i, Dünya
Kupas› elemelerinde baraj maç›
için bu statta karfl› karfl›ya
geleceklerdi ama Allende’nin
müttefiki oldu¤u SSCB, yaflanan
geliflmeler karfl›s›nda fiili’yi
protesto etti ve millî tak›m›n› bu
ülkeye göndermeme karar› ald›.
FIFA da iflin siyasi boyutuyla
ilgilenmedi¤i için fiili’yi hükmen
galip ilân etti. Sonuçta Güney
Amerika temsilcisi, Bat›
Almanya’daki turnuvada ilk turdan
öteye gidemedi. Lâkin iki sene
önce Avrupa fiampiyonas›’nda final
oynayan SSCB, bu siyasi geliflmeler
olmasayd› ve kupaya kat›labilseydi,
muhtemelen fiili’nin elde
Futbolun kaderini de¤ifltiren siyasi olaylar
Futbolun kaderini de¤ifltiren siyasi olaylar
‹talya Millî Tak›m›’n›, Torinolu oyuncular oluflturuyordu.
Efsane Macar Millî Tak›m›
Dinamo Kiev
Avusturya’n›n rüya tak›m›
Avusturya’n›n rüya tak›m›
AB’nin getirdikleri
Avrupa Birli¤i,
1952’deki Paris
Antlaflmas›’yla resmen
hayata geçirilmifl,
birli¤in en önemli
niteliklerinden biri olan,
birlik üyesi ülke
vatandafllar›na, birli¤in
üyesi tüm ülkeler
içerisinde serbest
dolaflma ve çal›flma
hakk›n›n verilmesiyse,
1958 Roma
Antlaflmas›’yla sa¤lanm›flt›. Bu karar ilk
al›nd›¤›nda, futbol üzerinde ne denli
büyük etkileri olaca¤›n› belki de kimse
ak›l edememiflti. Lâkin 1994 y›l›nda,
Belçikal› futbolcu Jean-Marc
Bosman’›n avukatlar›n›n kurcalamas›
sonucu bir anda futbol dünyas›ndaki
en radikal de¤iflikliklerden biri
yaflanacakt›. Belçika’da RFC Liege
kulübünde oynamakta olan Bosman,
Fransa’n›n Dunkerque tak›m›na
transfer olmak istemifl ancak
kulübünün talep etti¤i bonservis ücreti
nedeniyle bu transfer
tamamlanamam›flt›. Bu noktada
Bosman’›n avukatlar›, AB’nin
vatandafllar›na tan›d›¤› serbest dolafl›m
hakk› ile bonservis engelinin
birbirleriyle çeliflti¤i
gerçe¤ini gündeme
getirip yeni bir
düzenleme yap›lmas›
talebinde bulundu.
UEFA bafllangݍta
duruma itiraz etmeye
çal›flsa da kanunlar
aç›kt› ve statükoyu
de¤ifltirmek d›fl›nda bir
çare yok gibiydi.
1995-96 sezonundan
itibaren “Bosman Kural›” olarak
an›lacak yeni yasa yürürlü¤e girdi.
Sözleflmesi biten oyuncular için
bonservis istenmesi kald›r›ld›¤› gibi,
AB vatandafl› oyuncular, birlik üyesi
ülkelerin liglerinde yabanc›
s›n›rlamalar›ndan da muaf tutuluyordu.
Söz konusu s›n›rlama kalk›nca, AB
d›fl›ndaki yabanc›lar için çeflitli kota
uygulamalar›na gidildi ama bu ülkeden
ülkeye de¤iflece¤i için, Avrupa
kupalar›nda yabanc› oyuncu oynatmak
toptan serbest oldu. AB’nin geniflleme
süreciyle birlikte de Avrupa
kulüplerinin önündeki serbest oyuncu
havuzu bir o kadar geniflledi.
Bu durum, maddi olanaklar› genifl
kulüplerle imkânlar› k›s›tl› kulüpler
aras›ndaki uçurumu alabildi¤ine
derinlefltirdi. Eskiden Avrupa
kupalar›nda birçok ülkenin temsilcileri
flampiyonluk kovalayabilirken,
günümüzde bu seviyeye gelebilen
tak›mlar›n sadece 5-6 ülkeden ç›k›yor
olmas›, de¤iflimin boyutlar›n› gözler
önüne seren en çarp›c› örneklerden
biri.
1992’nin Avrupa fiampiyonu Danimarka