TR
EN
ÖZERKLİK VE TARİHİ BAŞARILAR

1992 yılında Türkiye Futbol Federasyonu özerkliğe kavuşur. Futboldaki gelişim ve değişim,  futbolun sadece bir spor dalı olmadığını da ortaya çıkartmıştır. Futbolun yarattığı parasal değerlerin giderek büyümesi ve futbola olan ilginin yaygınlaşması, lokal federasyonlar nezdinde bu spor dalının bağımsız bir yapı içerisinde yönetilmesini zorunlu kılmıştır. 17.6.1992 tarihinde 3813 sayılı Kanunla Türkiye Futbol Federasyonu özerk hale getirilir. Kanunun 1.  maddesiyle, futbol faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak ve Türkiye'yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip, özerk Türkiye Futbol Federasyonu kurulur. Faaliyete geçtiği günden beri özerk Futbol Federasyonu, faaliyetlerini büyük bir başarıyla sürdürür. 1992 yılında seçimle işbaşına gelen ilk TFF Başkanı da yine Şenes Erzik olmuştur.

Özerkliğin ardından 1996 yılında uygulamaya konulan Havuz Sistemi ile kulüplerin naklen yayın gelirleri yüz milyon dolarlarla telaffuz edilen boyutlara ulaştırılmıştır. İlerleyen yıllarda ise özellikle Milli Takımımızın elde ettiği başarılar sponsorluk yolunu açmış, Türkiye Futbol Federasyonu dev anlaşmalarla futbol ekonomisinde milyonlarca dolarlık bir katma değer oluşturmuştur. Futbol ekonomisinin önemi kulüpler tarafından da anlaşılmış, sponsorluk gelirleri bu alanda da devreye sokulmuştur.

1993 yılı da Türk futbolu için hareketli geçen bir dönem olmuştur. 16 yaş altı Avrupa Futbol Şampiyonası TFF tarafından organize edilmiş ve Profesyonel Türkiye Ligleri'nde Fair Play uygulamasının startı verilmiştir. Yine aynı sene dopingle mücadele kapsamında başlatılan çalışmalardan olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır.

1994 senesinde Viyana'da düzenlenen toplantıda TFF Başkanı Şenes Erzik, UEFA Asbaşkanlığı'na ve FIFA İcra Kurulu'na seçilmiştir.

Aynı dönemde ilk kez bir bayan hakemimiz, Lale Orta, FIFA kokartı takmıştır. Yine aynı süreçte tesisleşme hamlesi başlatılmış, Beylerbeyi'ndeki Atatürk Eğitim ve Araştırma Merkezi, Levent'teki TFF Merkez Binası ve Riva'daki Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri arka arkaya tamamlanmıştır. Tesisleşme hamlesi kulüplere de yayılmış, birçok kulübümüz Futbol Federasyonu'nun ayırdığı fonlar sayesinde yeni tesislere kavuşmuştur.

İLK KEZ AVRUPA ŞAMPİYONASI FİNALLERİNDEYİZ

1996 yıındal A Milli Takım bir ilki başararak İngiltere'de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri'ne katılmaya hak kazanmıştır.

Fatih Terim yönetiminde 1991'de Akdeniz Oyunları'nda finale çıkan genç jenerasyon, Türk Futbol Tarihi'nde milat olmuştur. Fatih Terim, Sepp Piontek'in yerine Milli Takım?ın başına geçtiğinde, 1991'den itibaren bir araya getirdiği bu jenerasyonla tarihi bir başarıya imza atmıştır.

Milli Takımımız, 1996 Avrupa Şampiyonası elemelerinde İsviçre, İsveç, Macaristan ve İzlanda ile birlikte 3.Grup'ta yer almıştır. Milli Takımımız 8 maçı 4 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 yenilgiyle İsviçre'nin ardından ikinci sırada tamammış ve İsveç'i ardından bırakıp o günkü statüye göre 'en iyi ikinciler' arasında yer alarak İngiltere'deki finallerin yolunu tutmuştur.

Ancak finaller Milli Takımımız ve ülkemiz için bir hayal kırıklığı olur. Milli Takımımız, oynadığı futbolun karşılığını alamaz. Nottingham'daki ilk iki maçta Hırvatistan ve Portekiz'e 1-0, Sheffield'daki son karşılaşmada ise Danimarka'ya 3-0 yenilen millilerimiz, grubu gol atamadan, puan alamadan tamamlayarak elenir. Fakat büyük finallere katılmanın yolu da artık açılmıştır.

1997'de Şenes Erzik'in bırakmasıyla kısa bir süreliğine Abdullah Kiğılı'nın üstlendiği Futbol Federasyonu Başkanlığı'na, Aralık ayında Haluk Ulusoy seçilmiştir. 1998'de TFF'nin yurtdışında yaşayan yeni yetenekleri kazanmak ve keşfetmek amacıyla Almanya'da Avrupa Futbol Temsilciliği Bürosu hizmete girmiştir. Bu arada TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik, Dublin'deki toplantıda UEFA Yönetim Kurulu'na girmiş ve FIFA Hakem Komitesi Başkanlığı'na seçilmiştir.

Haluk Ulusoy başkanlığında girilen 2000'li yılların ilk dönemi Türk futbolunun en pırıltılı günleri diye adlandırılabilir. Altyapıya, eğitime ve tesisleşmeye yapılan yatırımlar sonuçlarını vermeye başlamış hem Milli Takımımızın hem de kulüp takımlarımızın başarılarıyla neredeyse kemikleşmiştir.

UEFA KUPASI İLK KEZ TÜRKİYE'DE

Türk futbolunun kulüpler düzeyinde en önemli uluslararası başarısı 2000 yılında elde edilmiştir. Ligde 1998-99 sezonunu şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray, 11 Ağustos 1999'da Rapid Wien'i 3-0 ve 1-0'lık sonuçlarla yenerek girdiği Şampiyonlar Ligi'nde, Chelsea, Hertha Berlin ve Milan'ın da yer aldığı gruptan çıkamasa da Milan'ı ardında bırakarak yoluna UEFA Kupası'nda devam etme hakkını kazanmıştır. Şampiyonlar Ligi'nden elenmenin hüznü de UEFA Kupası'nda elde edilen tarihi zaferin başlangıcı olmuştur. Sırasıyla İtalya'nın Bologna, Almanya'nın Borussia Dortmund, İspanya'nın Real Mallorca ve İngiltere'nin Leeds United takımlarını, üstelik oynadığı 8 maçta hiç yenilmeden ve tam 5 kez kazanarak eleyen Galatasaray, finalde bir başka İngiliz takımı Arsenal'in rakibi olmuştur.

Danimarka'nın Başkenti Kopenhag'daki Parken Stadı, 17 Mayıs 2000 günü Türk futbol tarihine altın harflerle geçecek bir başarıya evsahipliği yapmaktadır. Fatih Terim'in takımı, normal süresi ve altın gol uygulaması yapılan uzatma bölümleri 0-0 sona eren maçın nihayetinde, penaltı atışlarında Arsenal'e 4-1 üstünlük kurarak UEFA Kupası'nın sahibi olmuştur.

25 Ağustos 2000 tarihi de Türk futbolu için önemli kilometre taşlarından biridir. UEFA Kupası sahibi Galatasaray, o sezonun Şampiyonlar Ligi şampiyonu Real Madrid'le, Monaco'nun II. Louis Stadı'nda Süper Kupa için karşı karşıya gelmiştir. Takımın başında Fatih Terim'in yerine Mircea Lucescu vardır artık.

Taffarel-Capone (Fatih), Bülent, Popescu, Hakan Ünsal-Ümit, Okan (Hasan), Suat, Emre-Hagi (Bülent Akın) ve  Jardel'den oluşan Galatasaray takımı 1-1'lik beraberlikle uzatmaya giden maçı 2-1 kazanarak Süper Kupa'yı da Türkiye'ye getirmiştir. Galatasaray'a ve Türk futboluna bu tarihi zaferi kazandıran golleri 41 ve 103. dakikalarda Jardel kaydederken, Real Madrid'e 79. dakikada Raul'ün attığı gol yetmemiştir.