TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Adam olacak çocuk: Eren Albayrak 2.02.2009
Adam olacak çocuk: Eren Albayrak

Erzurumlu anne babanın İstanbul doğumlu iki oğlundan biri. Amatör futbolcu olan ağabeyinin izinden yürüdü ve onu geçti. Öğretmen olan anne-babasının Bursa'ya tayini üzerine Bursaspor'un altyapısına girdi. Yetenekleri erken keşfedildiği için 13 yaşında profesyonel yapıldı ve kimseyi yanıltmadı. Bursaspor'un A takımına yükseldiğinde 16 yaşındaydı. U18 Milli Takımımızın kaptanlığını yapıyor ve hedeflerini yüksek tutuyor. Nereden geldiğini bilen, kazandığı paradan çok oynadığı futbola odaklanan, aklı başında bir genç profili çiziyor.

Röportaj: Mazlum Uluç

Genç Milli Takımları yakından izleyenler seni geleceğin yıldızlarından biri olarak nitelendiriyor. Biz de seni biraz daha yakından tanımayı amaçlıyoruz.

Erzurumlu bir anne-babanın çocuğu olarak 23 Nisan 1991'de İstanbul Üsküdar'da doğdum. Benden üç yaş büyük bir ağabeyim var ve amatör futbolcu olarak hayatını sürdürüyor.

Futbolla tanışman nasıl oldu?

Ağabeyim futbolu çok seviyordu ve ben de onu örnek alarak önce mahallede sonra da amatör kulüplerde oynamaya başladım. İlk kulübüm Kocaeli'de Yahya Kaptanspor'du. Ardından Bursa'ya taşındık ve ben de Bursaspor'un altyapısına girdim. Orada A takıma kadar yükseldim.

Henüz 18 yaşındasın ama İstanbul, Kocaeli, Bursa olmak üzere bayağı dolaşmışsın. Bunun sebebi neydi?

Annem ve babam öğretmen. Onların tayini nereye çıkarsa ben de onlarla birlikte gittiğim için farklı kentleri dolaştım. Ama ben Bursaspor'da oynamaya başlayınca onlar da Bursa'da kaldı.

Eğitimci çocuğu olarak futbolculuğu seçmek kolay olmasa gerek. Ailen büyük ihtimalle futbol oynamandan çok eğitimine devam etmeni istemiştir diye düşünüyorum.

Annem ve babam bu konuda bana da ağabeyime de çok yardımcı oldu. Elbette okumamı da istiyorlardı ama verdiğimiz kararların da her zaman arkasında durdular. Futbol konusunda hep destek verdiler ve "Nereye gidersen git, hep arkandayız" dediler.

Bursaspor seni Yahya Kaptan'da oynarken mi keşfetti?

Hayır, o dönemde zaten amatör bir kulübün altyapısındaydım. Ailemin tayini nedeniyle Bursa'ya gittiğimiz zaman Bursaspor kulübünün seçmelerine katıldım. Bu arada eğitim hayatım da devam ediyor. Cem Sultan Lisesi'nin son sınıfında okuyorum. Ancak Milli Takım ve Bursaspor'un A takım kampları, maçları derken okulda bayağı zorlanıyorum.

Futbolu meslek olarak seçebileceğini ne zaman anladın?

Bursaspor altyapı seçmelerine katılıp başarılı olduktan sonra yaş gruplarını kademe kademe geçmeye başladım. Bu arada yaş grubu takımlarında Türkiye şampiyonlukları yaşadım ve ardından da Genç Milli Takımlara seçildim. O andan itibaren kendime güvenim iyice artmaya başladı ve "Galiba bu iş olacak" dedim. Ailemin desteği ve kendi çabalarımla bu noktaya kadar gelebildim.

Robben gibi olmak isterim

Her genç oyuncunun kafasında idol kabul ettiği bir büyük oyuncu bulunur. Senin de böyle bir idolün var mıydı?

Hocalarım beni Ryan Giggs'e benzetiyor. Ama ben daha çok Real Madridli Arjen Robben'i beğeniyorum. Onun gibi bir oyuncu olmak isterim.

Türkiye'de örnek aldığın bir oyuncu var mı?

Benim oynadığım bölgede Fenerbahçeli Uğur Boral var. Oldukça yetenekli bir oyuncu. Ama benim stilim biraz daha farklı. Ben de onun gibi süratliyim ama daha çok içeri girip çıkarak oynayan, gole yakın bir oyuncuyum. Futbolda kanat kavramı yavaş yavaş kalkıyor. O bölgedeki oyuncular da tipik santrforun yanında ikinci bir santrfor gibi oynuyor. Ben de bu tip bir oyuncuyum ve genellikle santrfordan sonra en fazla gol atan ikinci oyuncu olurum.

Hocalarının sende eksik bulduğu, geliştirmen gerektiğini düşündükleri konular var mı?

Dünyadaki herkesin öğrenmesi gereken bir şeyler mutlak vardır. Öğrenmenin sonu yok çünkü. Yaşımın genç olmasından dolayı benim de öğreneceğim çok şey var. Oyunu okuma açısından biraz da gelişmem ve sağ ayağımı daha iyi kullanmam gerekiyor.

Teknik direktörler, Türk oyuncuların yeterince profesyonel davranmadığından yakınıyor. Sen profesyonellik anlamında kendini hangi noktada görüyorsun?

Gerçekten de altyapıda profesyonel yaşam hakkında çok fazla bilgi ve görgü edindiğini söyleyemem. Profesyonel takıma çıktıktan sonra bazı şeyleri daha iyi kavramaya başladım. Profesyonellik konusunda Avrupalı oyuncuların bizden çok daha ileride olduğunu da söyleyebilirim. Türk oyuncular "Bir an önce antrenman bitse" diye düşünür ve kafaları daima başka bir yerde olur. Bunun örneklerini de görebiliyorum. Bu nedenle de teknik direktörler özellikle bekâr oyuncularını kampa almak zorunda kalıyor. Çünkü oyuncular teknik adamlarına güven vermiyor. Oysa oyuncunun antrenmandan sonra dinlenmesi gerçekten çok önemli. Çünkü bünye kendisini o süre içinde yeniliyor. Beslenmenize özel önem vermelisiniz. Ama ne yazık ki biz profesyonellik açısından Avrupalı oyuncuların düzeyinde değiliz. Kendi adıma konuşmam gerekirse ben beslenmesine ve dinlenmesine özen gösteren bir oyuncuyum.

Bursaspor'la profesyonel sözleşme imzaladığında 13 yaşındaydın. Bu durum futbol dünyasında sık rastlanan bir şey değil. Bursaspor'un sende özel yetenekler keşfetmiş olması gerekir diye düşünüyorum.

Gerçekten de çok genç yaşta profesyonel oldum. Bir önceki sezon Türkiye Şampiyonası vardı. 1990 yaş grubunda oynuyordum. Zaten o yaş grubundan Sercan Yıldırım, Serkan Kurtuluş, Serdar Aziz gibi oyuncular profesyonel yapıldı. Ben de onlarla birlikte profesyonel oldum. Çünkü kulüp, o yaş grubu oyuncularına güveniyordu. Tabii o yaşta profesyonel olmanın üzerime yüklediği bir sorumluluğun yanı sıra güven duygusu da vardı.

Seni A takıma alan teknik adam kimdi?

Bülent Korkmaz'dı. Onun sayesinde geçtiğimiz sezon A takıma alındım. A takım kampına katılamamıştım ama 6. haftada kadroya alındım. O hafta Fenerbahçe maçımız vardı. Antrenmanda beni yanına çağırdı ve "Seni oynatmayı düşünüyorum, kendini iyi hazırla" dedi. Gerçekten de kendimi çok iyi hazırladım ve ilk Süper Lig maçımda Fenerbahçe'ye karşı oynadım. Çok güzel bir duyguydu. Hafta içinde de kupa maçında ilk on birde oynadım. Ardından Samet Hoca geldi. İlk hafta beni kadroya almadı ama ertesi hafta oynattı. Ondan sonra kötü bir sakatlık yaşadım ve sezon boyunca forma giyemedim.

Futbola başladığından bu yana oyunculuğuna en fazla katkı yapan teknik direktör kim?

Şimdi Bursaspor PAF takımının teknik direktörlüğünü yapan Tahsin Tam her şartta bana güvendi ve destek verdi. Hangi yaş grubu takımını çalıştırırsa çalıştırsın beni de yanında götürdü. Ona buradan çok teşekkür etmek istiyorum.

Profesyonel olduktan sonra oyuncunun hayatı farklılaşabiliyor. Arkadaş ilişkilerinde değişiklikler olabiliyor. Sen eski arkadaşlarınla ilişkilerini hangi düzeyde tutuyorsun?

İlişkilerimde asla bir değişiklik olmadığını arkadaşlarım da söylüyor. Tabii ki A takıma çıktıktan sonra onların bana bakışında biraz farklılık oluştu. Sonuçta Bursaspor A takımında oynayan oyuncuları herkes tanıyor ve arkadaşlarımın dışındaki diğer öğrenciler okulda bana gıptayla bakıyor. Ama hiçbir şekilde hiçbir arkadaşıma karşı hava atan bir insan olmadım. Eskiden ölçüm neyse şimdiki de o.

A takıma yükseldikten sonra futboldan elde ettiğin kazançta değişiklik oldu mu?

Oldu elbette. Bu yaşta gerçekten iyi para kazandığımı düşünüyorum. Ama insan her zaman nereden geldiğini bilmeli, şükretmeli ve çok çalışmalı. Veren Allah almasını da bilir. Ben çok yetenekli olup da ayakları yere basmadığı için kaybeden birçok örnek görüyorum. Onun için ne olursa olsun işime sahip çıkmam ve her şeyimle kendimi futbola vermem gerektiğini düşünüyorum.

Ailemden harçlık alıyorum

Peki, kazandığın parayla ailenin hayatını değiştirmek için adımlar attın mı?

Zaten bu yaşta para benim için çok gerekli olan bir şey değil. Kazandığım tüm parayı aileme veriyorum. Sadece ihtiyaçlarımı karşılamak için harçlık alıyorum. Ufak tefek kıyafet veya ayakkabı satın almak dışında bir harcamam yok.

Milli Takım oyuncusu olmanın sana kazandırdığı artılar olduğunu düşünüyor musun?

1988'li ağabeylerimiz Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü oldu. Biz de kendimizi iyi takım olarak biliyoruz. Gerçekten de çok iyi arkadaşlığı olan, kaliteli oyunculardan kurulu, iyi bir takımız. Hiçbir şekilde hiçbir rakipten korkmayan ve sahada en iyisi veren bir ekibiz. Milli Takım'da elde ettiğimiz bu güven duygusu kulüp takımlarımıza gittiğimizde de bizler için avantaj oluyor elbette.

Gelecekle ilgili nasıl hayaller kuruyorsun? Bize biraz kariyer planlamandan bahseder misin?

Bazı oyuncuların patlama dönemleri vardır. Benim de çıkış yapabilmem için o patlama anını yakalamam gerekiyor. Elime oynama şansı geçtiğinde bunu en iyi şekilde değerlendirmeliyim. Bursaspor'un futbolcusuyum ve A takımda sürekli oynayan bir oyuncu olmayı hedefliyorum. Bir başka hedefim de A Milli Takım'da oynayabilmek. Zaten her oyuncunun en büyük hayali ülke takımının formasını giyebilmektir. Bu düzeye geldiğimde elbette büyük takımlarda oynamayı ve Avrupa'ya gitmeyi isterim.

Bir yandan Türk futbolu üç takımın etrafında dönüyor diyoruz ama diğer yandan bütün oyuncular da kendi takımlarını yukarılara taşımak yerine bu büyük takımlardan birisine transfer olmayı hayal ediyor. Böyle bir çelişki de yok mu sence?

Evet var ama bu durumdan sadece oyuncular değil kulüpler de sorumlu. Anadolu'daki birçok kulüp maddi açıdan yeterince güçlü değil. Bursa bir sanayi şehri ama kulüp bu zenginlikten pay alamıyor.

İnternet sitelerinde Real Madrid dâhil birçok ünlü kulübün seni istediği yolunda haberler var. Teklif aldığın doğru mu?

Teklif değil de ilgileniyorlar diyelim. Real Madrid, Tottenham gibi kulüplerin geniş transfer listeleri var. Ben de bu listelerde yer alıyor ve takip ediliyorum. Bu kulüpler uluslararası maçlarda benim gibi oyuncuları görüp tanıyor ve ardından da izlemeye alıyor. Ben de o kulüpler tarafından izlenen oyunculardan biriyim.

Türk oyuncusunun Avrupa'ya adaptasyonda zorluklar yaşadığını biliyoruz. Sen ileride Avrupa'ya transfer olduğunda orada tek başına ayakta durabilecek yapıda biri misin?

Türk toplumu Avrupalılara göre çok duygusal. Ailemizi ve sevdiklerimizi daha fazla özlüyoruz. Ama oraya gidiyorsak duygusallığı bir kenara bırakıp profesyonelce düşünmemiz gerekiyor. Çünkü bizim işimiz bu. Hedefimiz Avrupa'ysa, orada kalmayı ve en iyisini yapmayı düşünmemiz gerekiyor. Yani gemileri yakıp da gitmek lâzım.

Futbolun dışındaki hayatında neler yapıyorsun?

Genellikle ağabeyimle, anne-babamla zaman geçirmeyi seviyorum. Ağabeyimle sinemaya ve bowling oynamaya giderim. Müzik dinlemekten hoşlanırım. R&B tarzını seviyorum. 50 Cent ve Rihanna'yı dinlerim.