TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Her görevin adamı: Serhat Gülpınar 1.04.2008
Her görevin adamı: Serhat Gülpınar

Ankaragücü'nün altyapısından yetişti. ASAŞ, Karabükspor, Konyaspor derken Denizlispor'da altıncı sezonunu geçiriyor. Her iki ayağını da kullanabilen, toplara iyi vuran ve çok koşan bir oyuncu. Bu özellikleri onu sahanın her bölgesinde kullanılabilen bir joker haline getiriyor. Zaten orta sahanın her noktasında forma giydiği gibi, santrfor oynadığı maçların bile bulunması, onun bu özelliğinin en açık kanıtı.

Röportaj: Barış Tarık Mutlu

Denizlispor'daki performansınla Süper Lig'in gözde oyuncularından birisin. Okurlarımız için kendini biraz tanıtır mısın?

1979'da Tokat'ın Reşadiye ilçesinde dünyaya geldim. Babam memur olduğu için Ankara-Tokat arasında bir kaç kez gidip geldikten sonra Ankara'ya yerleştik. Okula Ankara'da devam ettim. Üç erkek kardeşiz. Kardeşlerimin biri memur, diğeri öğrenci.

Senin eğitim durumun nedir?

Hacettepe Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu'nda okuyordum. Ancak Denizlispor'a gelince bırakmak zorunda kaldım. Şimdi Pamukkale Üniversitesi'nde aynı eğitimi sürdürüyorum. Antrenörlük Bölümü 1. sınıf öğrencisiyim. Ayrıca açık öğretimde Kamu Yönetimi bölümünde eğitime devam ediyorum.

Futbola merakın nasıl başladı?

Bütün çocuklarda olduğu gibi mahalle arasında başladım. Babama sürekli futbol oynamak istediğimi söyleyip, beni bir kulübe yazdırmasını istiyordum. Sonunda ısrarlarıma dayanamadı ve 12 yaşında Ankaragücü'nün altyapısını yazdırdı. Orada altyapıda başlayıp 19 yaşına kadar oynadım ve A takıma yükseldim.

Bu süreçte yeterli altyapı eğitimi aldığını düşünüyor musun?

O dönemde Ankaragücü'nün altyapı kadrosunda çok kaliteli antrenörler vardı. Murat Hacıoğlu, Adem Dursun gibi Süper Lig'de oynayan oyuncuların yanı sıra bugün 2.Lig'de oynayan çok sayıda arkadaşım var bizim dönemden. Çok kaliteli ve deneyimli antrenörler vardı orada.

Altyapı mecburiyet gibi görünüyor

Türkiye'deki kulüplerin altyapıya yatırımlarını yeterli buluyor musun?

Kulüplerin eğer ihtiyaçları yoksa altyapıya yeterince eğildiklerini düşünmüyorum. Maddi olanakları olmayan takımlar, yüksek fiyatlarla oyuncu alamayınca, iyi oyuncular getiremeyince, bulup yetiştirmek için çabalıyor. Ancak maddi imkânları olan takımların çok fazla altyapıyı geliştirmek için uğraştıklarını düşünmüyorum.

Oynadığın takımlardaki performanslarından söz eder misin?

Ankaragücü'nde profesyonel hayata geçtikten sonra, o zamanki adı ASAŞ olan Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'a geçtim. O sezon şampiyon olarak 2.Lig'e yükseldik. Bir sezon sonra da 2. Lig takımlarından Karabükspor'a transfer oldum. Karabükspor'dan takasla Konyaspor'a gittim. Bir yıl sonunda sözleşmem bitince Denizlispor'a geçtim.

Denizlispor'a transferin nasıl gerçekleşti?

Konyaspor'da Süper Lig'e çıkma mücadelesi veriyorduk. Ancak sezonu dördüncü sırada bitirdik. Yöneticiler kalmamı istedi. Aynı zamanda Bursaspor ile Denizlispor beni istiyordu. Denizlispor'un o sezon UEFA Kupası'nda oynayacak olması ve Rıza Çalımbay Hocanın varlığı, tercihimi Denizlispor'dan yana kullanmamı sağladı.

Süper Lig'e geçince ne tür zorluklar yaşadın? Aradaki farklar neler?

Kolay olmuyor tabii 2.Lig'den gelen bir oyuncunun Süper Lig'de mücadele etmesi. Öncelikle daha profesyonel, daha üst seviyede futbol oynanıyor. 2. Lig'de hatalarınız çok göze batmıyor. Ama Süper Lig'de hataya yer yok, direkt cezayla karşılaşıyorsunuz. Profesyonelce davranmanız ve yaşantınıza daha çok dikkat etmeniz gerekiyor.

UEFA Kupası atmosferi süperdi

Denizlispor'a geldiğin sezon UEFA Kupası'nda mücadele ettiniz.

İlk geldiğimde Denizli'de UEFA heyecanı büyüktü. Takım tamamen UEFA'yı hedeflemişti, lige çok asılmıyordu. Denizlispor olarak beklenmeyen bir başarı göstermiş, Lyon'u, Sparta Prag'ı ve Lorient'i eleyerek 4. tura kadar çıkmıştık. Ancak 4. turda Porto'ya elendik. Lyon'u Fransa'da eleyip Denizli'ye geldiğimizde tarif edilmez duygular yaşadım. İnsan seli vardı adeta, atmosfer süperdi. İlk geldiğim sezonda böyle günler geçirmek çok heyecanlandırdı beni. Kaliteli Avrupa takımlarına karşı mücadele edip kazanmak çok anlamlıydı.

Sonrasında neler yaşadın? Altı sezondur Denizlispor'dasın.

Denizlispor'da ilk üç sezonum benim için de takım için de gayet güzel geçti. UEFA'ya katıldığımız yıl, ligi biraz gerilerde tamamladık. Giray Bulak Hocanın gelmesiyle iki sezon üst sıraları zorladık. Ama sonraki iki sezon çok kötü geçti Denizlispor için.

Neler değişti de UEFA'da böylesine önemli bir başarı gösteren Denizlispor düşüşe geçti?

Denizlispor'daki kötü gidişin temel nedeni halen de süren maddi problemler. Başarılı olan iskelet kadronun erimesi de diğer önemli faktör. Giray Hocadan, hatta Rıza Hocadan kalma bir iskelet yapı vardı. Ersen Martin, iki Özgür, Ömer Rıza ve Mustafa Keçeli gibi… Her sezon takımdan birileri ayrıldı ve bu oyuncuların yeri doldurulamayınca düşüş başladı. İki sezon kötü sonuçlar alındı ama çok şükür küme düşmeden bitirdik.

Bu sezon iyi bir noktada sayılırsınız.

Bu sezon oldukça iyiyiz diyebiliriz. Sezon başında çok olumlu konuşulmuyordu, "Bu takım düşer" deniliyordu. Ama iyi mücadele ettik. Sezon başında üç deplasman galibiyeti getirdik ve ilk yarıyı 24 puanla bitirmemiz bizi rahatlattı.

Değişimin altında Kurtar'ın planı var

Peki, maddi sıkıntıların devam ettiği süreçte bu yükseliş sürecine nasıl girildi?

Bu değişim, Güvenç Kurtar'ın geçen sezonun ikinci yarısında takımın başına gelmesiyle başladı. Hocamızın bir oyun planının olması ve onu sahaya doğru yansıtmamızdan kaynaklandı. Sürekli uzun toplarla oyunu rakip sahaya yıkıyoruz. Ve dikkat ederseniz rakiplerimiz genelde, "Denizlispor'un ne oynadığını anlayamıyoruz" şeklinde konuşuyor. Ama bunu, sürekli çalıştığımız taktiği uygulayarak yapıyoruz. Güvenç Hocamızın her zaman "Eğer rakip 11 kişi karşımızdaysa, pas yaparak zaman geçirmenin anlamı yok. Bir an önce topu gol bölgesine indirip orada çoğalmamız ve golü bulmamız gerekiyor" diyor. Eğer top kanatlardaysa, hemen gol noktasına ortalanmasını istiyor.

Peki, Denizlispor'da sıkıntılar sürüyor mu? Futbolcuların hedefi nedir?

En büyük sorunumuz maddi sıkıntılar. Başkan uğraşıyor, yöneticiler uğraşıyor ama çok fazla maddi sıkıntı var. Bir şekilde önünü almak lâzım bu gidişatın. Denizli gibi bir şehrin takımı bunları yaşamamalı diye düşünüyorum. Sezon başında hedefimiz ligde kalabilmekti. Ama şu an durumumuz iyi. UEFA şansımız yok ve ligin alt sıralarıyla aramızda puan farkı var. Mümkün olabildiğince puan almak ve ligi iyi bir yerde bitirmek tek hedefimiz.

Taraftarla ilişkileriniz nasıl?

Denizlispor taraftarı çok iyi bir grup. Bu zamana kadar hiçbir sıkıntı yaşamadık.

Her bölgede oynadım

Sen Güvenç Kurtar'ın taktik anlayışına uyum sağlayabildin mi?

Güvenç Hoca beni sahada çok değişik yerlerde oynattı. Ön libero, sağ ön, sol ön, santrfor arkası gibi. Yer yer santrfor bile oynadım. Hoca sisteme uygun olduğumu düşünüyor ki her zaman oynattı.

Sen kendi futbol anlayışını anlatır mısın?

Benim genelde tercih edilme sebebim, devamlılık ve dayanıklılık. Sonuçta iyi koşup, mücadele ediyorum. Sağ ve sol ayağımı kullanabilmem, gol bölgesine gidip gol atabilme özelliklerimden dolayı tercih ediliyorum diye düşünüyorum. Ben futbolun evelenip gevelenip, topun ayakta çok tutularak oynanmasını sevmiyorum. Çabuk ve tek pas oynamayı yeğliyorum. Daha atak, daha çabuk oyunla, dikine paslarla atağa çıkıp gol bulabilmek tercihim.

Güzel gollerin de var.

Uzaktan atılan golleri seviyorum. Bu sezon frikikten golüm yok. Geçen sezon iki tane vardı. Ama bu sezon Hocamız frikiklerde de organizasyon üzerinde duruyor. Bir kişinin vurmasından çok, pasla adam kaçırarak ya da üçüncü, dördüncü adama vurdurarak kullanmamızı istiyor.

Turkcell Süper Lig'de oynanan futbolu nasıl değerlendiriyorsun?

Üst düzeyde diyemesek de çok kötü de diyemeyiz. Bir Hollanda, bir Belçika Ligi'nden iyi olduğumuz söylenebilir. Ancak İngiltere, Almanya veya İtalya Ligleri ayarında da değil. Kalitemizin artmaması, ülkemize gelen yabancı futbolcu sayısıyla ilgili bence. Sonuçta kulüplerin 3-4 yabancı hakkı olsa ve alırken ince eleyip sık dokunsa ligimize de katkısı olur. Bizde de şimdi 8 yabancı oyuncu var. Belki bir-iki tanesinin maliyeti çok düşük ve "Olursa olur, olmazsa olmaz" hesabıyla alınıyorlar. Ama sayı kısıtlı olsa bu şekilde oyuncu getiremezsiniz. En azından kendi milli takımında başarılı olan oyuncuyu alırsınız. Ancak bu şekilde "ya tutarsa" diye, tavsiyeyle, kasetten izleyerek oyuncu getirilirse ligin kalitesi düşer. Bir de genç oyuncuların önünü tıkıyorsunuz bu yöntemle.

Bu sistemin Türk futbolunun gelişimini engellediğini düşünüyorsun yani.

Denizlispor'a çok genç iki yabancı oyuncu geldi, Christian ve Pape. Biri Senegalli, diğeri Beninli. İkisi de düzgün, iyi insanlar ve belki ilerde çok başarılı olacaklar. Ama eğer geleceğe yatırım olarak 18-19 yaşında iki oyuncu getirirseniz, bu kendi altyapınıza zarar verir. Dolayısıyla Türk futbolunun gelişimine zarar verir. İki oyuncu geldi, altyapıdan gelen iki-üç oyuncu kiralık gitti. Belki onlara fırsat tanınsa başarılı olacaklar. Dışarıdan gelene yatırım yapılacağına, kendi oyuncularımıza yatırım yapılsa çok daha iyi olur. Bu yaklaşımın sonunda gelecek başarıyı kendi takımımızda da gördük. Engin, Burak, Çağlar ya da Giray sürekli forma şansı buldular. 1987-88 doğumlu bu genç futbolcular oldukça başarılı oldu.

Sezon başında Kayserispor'a gidip geri döndün. Neler yaşandı o süreçte?

Beş sezon Denizlspor'da oynadım ve sözleşmem bitti. Hedefi daha yüksek bir takımda oynamak istedim. Denizlispor da anlayış gösterdi ve Kayserispor'un teklifini kabul ettim. Ancak sezon başında dizimden bir sakatlık geçirdim. Geçtiğimiz sezonda da olmuştu. Aslında önemli bir şey değildi. Ben de üzerine çok düşmedim ve gerekli çalışmayı yapmadım açıkçası. Kayserispor'da kamp sırasında sakatlığım tekrar etti. Onlar da ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Bense daha önce aynı sakatlığı yaşadığımı ve ameliyat olmadan atlatabileceğimi belirttim. Böyle bir sorun oluştu ve ben de ayrılmak istediğimi bildirdim. Denizlispor'la yeniden anlaşarak geri döndüm.

İkinci sınıf muamelesi görüyoruz

Anadolu takımlarında oynamanın bir futbolcu için zor yönleri var mı?

Anadolu kulübünde oynayınca, ikinci sınıf muamelesi görüyorsunuz. Adı üzerinde, Anadolu takımı oyuncusu oluyorsunuz. Medyada haberiniz çıkmıyor ya da başarılarınız çok önemsenmiyor.

Peki, Anadolu takımlarında başarılı bulduğun isimler hangileri?

Büyükşehir Belediyespor'dan İlyas ağabeyi beğeniyorum, bizim takımda Yusuf ağabeyi beğeniyorum. İkisi de oldukça yetenekli oyuncular.

Kendi mevkiinde beğendiğin hangi oyuncular var?

Ön liberoda Mehmet Topal'ı beğeniyorum. Yine İlyas ağabey çok iyi. Vestel Manisaspor ve Fenerbahçe'deki iki Selçuk da oldukça iyi oyuncular.

Oynamak istediğin takımlar hangileri?

Galatasaray'da oynamak isterdim. Aile büyüklerim, ağabeylerim hepsi Galatasaraylı. Bir gün Galatasaray forması giymek isterim.

Avrupa'da oynamak gibi bir niyetin var mı?

Yurtdışında İngiliz takımlarında ya da Almanya'da Bayern Münih'te oynamak isterdim.

Milli Takımlarda sadece A2'de oynamışsın. Euro 2008 finallerinde oynamak ister miydin?

A2'de forma şansı buldum. Daha sonra çağırılmadım. Euro 2008'de elbette oynamak isterim. Sezon sonuna kadar iyi performans gösterirsem neden olmasın?

Milli Takımımızın finallerdeki şansını nasıl değerlendiriyorsun?

Rakiplerimiz oldukça kuvvetli. Ama turnuva havası da farklı oluyor. Tek maç oynanıyor çünkü. Her şey takımın o günkü havasına bağlı. Umarım Milli Takımımız başarılı olur.

Antrenör olmak istiyorum

Futbol hayatın bitince ne yapmayı düşünüyorsun?

Daha önce de söylediğim gibi, bu konuda eğitim alıyorum. Futboldan kopmadan antrenör olarak yaşantımı sürdürmeyi planlıyorum.

Futbol dışında hayatın nasıl geçiyor?

İki yıllık evliyim ve 7 aylık Ebre adında bir kızım var. Antrenmanlar dışında kalan zamanım onunla geçiyor. Hayatımızda büyük değişiklik yarattı.

Denizli'de nasıl vakit geçiriyorsun?

Orada rahat bir yaşam var. Alıştım Denizli'ye. Güzel bir yer. Evliliğimi de burada yaptım, eşim Denizlili.

Futbolda unutamadığın en güzel anları anlatır mısın?

Tabii ki UEFA'da oynadığımız maçlar benim için unutulmaz. Bir de Ankara 50. Yıl Lisesi olarak, 1997 yılında Peru'daki Liselerarası Dünya Şampiyonası'nda birinci olmuştuk. O günlerde yaşadığım mutluluğu unutamam.