TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Mustafa Sarp: "Futbolcu kazandığı parayı hak ediyor" 29.02.2008
Mustafa Sarp: "Futbolcu kazandığı parayı hak ediyor"

Ankaraspor ve Erciyesspor formaları altında hep "sahanın çalışkan oyuncusu" olarak izledik onu. Bu sezon da Bursaspor formasıyla aynı rolü oynuyor ve Milli Takım'a yeniden seçileceği günün hayalini kuruyor. Futbolcuların ortalamanın çok üzerinde para kazandığını kabul ediyor, ancak "İki saat idman yapıp dünyanın parasını kazandığımız doğru değil. O iki saatlik antrenman işin en kolay kısmı. Üzerinizde büyük bir stres var, baskı var, yorgunluk var. Geçen sezon 20 günde altı kilo verdim" diyerek mesleğin zorluğuna dikkat çekiyor.

Röportaj: Koray Gürtaş

Geçen sezonun en parlak grafik çizen oyuncularından biriydin. Erciyesspor'dan Bursaspor'a transferin nasıl gerçekleşti?

Geçen sezon kendi adıma hayli başarılı bir performans sergiledim. Transfer futbolcu için gerçekten zor bir dönem. Pek çok etkeni değerlendirip bir karar veriyorsunuz. Takım yapısı, seyirci, kent ve teknik adamın kimliği tercihinizi etkileyebilecek faktörler. Nerede daha mutlu olacağınızı saptamak için iyice düşünmek zorundasınız. Transferimde önemli gelişmeler yaşanırken ben yurt dışındaydım. Türkiye'ye döndükten sonra Bursaspor'un teklifini öğrendim. Açık yüreklilikle söyleyeyim, çok mutlu oldum. Çünkü her yönüyle büyük bir camia.

Bursaspor'u başlangıçta Bülent Korkmaz'ın çalıştırması tercihinde ne derece etkili oldu?

Bülent Korkmaz'ın Bursaspor'un başına geçmesi tek başına bir faktör değildi ama mutlaka etkili bir unsurdu. Çünkü Kayseri Erciyesspor'da birlikte sonu kötü biten çok güzel bir dönem geçirdik. Orada çok önemli bir başarı yakaladık. Belki sonunu getiremedik ama durgun geçen transfer sezonunda Erciyes'in neredeyse tüm oyuncularının iyi transferler yapması güzel şeyler sergilediğimizin önemli bir göstergesi. Geçen sezonun devre arasında herkes bize düştü gözüyle bakıyordu. Ama biz böyle düşünmüyorduk. Gerçekten kaliteli oyunculardan kurulu bir kadromuz vardı. Ağabey eksiğimizi de Bülent Korkmaz giderince iyi bir performans sergiledik.

Adamlığımı kimse tartışamaz

Biraz geriye gidelim istersen. Ankaraspor'da çok iyi işler yapmana rağmen bir anda gözden çıkarıldın. O dönemde neler yaşandı?

Ankaraspor'dayken A Milli Takım'a ve A2 Milli Takım'a seçildim. İstikrarlı bir grafik çizdim. Sonra bir anda gitmem istendi. Ne olduğunu çok iyi bilmiyorum. Bir kulüpten ayrıldıktan sonra oradakileri arayıp "Ben neden gönderildim?" demeyi prensiplerime yakıştıramıyorum. Topladım eşyalarımı gittim. Ayrılmadan kısa bir süre önce hocanın istemediği yönünde bilgi gelmişti. Milli olmam elbette gönderilmemem anlamına gelmez. Ama gönderiliş biçimine itirazım var. Kamp döneminde bana da gelecek çizecek zaman bırakılarak bunu yapılabilirdi. Ama ligin başlamasına üç gün kala, gecenin ikisinde haber veriliyorsa bu normal değil. İki sezon orada oynadım. Futbolculuğumu herkes tartışılabilir ancak o kapıdan içeri girip, dışarı çıkana kadar sergilediğim adamlığımı kimse tartışamaz. Bu nedenle ayrıldıktan sonra bunun nasıl olduğunu sevenlerime bile anlatmakta zorluk çektim. Hepsi benim hocayla kavga ettiğimi düşündü ama ortada böyle bir şey yoktu.

Senin için "Geç keşfedilmiş bir oyuncu" ifadesini kullanabilir miyiz?

Kesinlikle doğru. Amatör kümedeki Yücespor'dan 2.Lig'deki Gaziosmanpaşa'ya transfer olduğumda 18 yaşındaydım. Amatör bir futbolcu için zor bir dönemdir üst kategoriye gitmek. Gaziosmanpaşaspor'un gençlere önem veren bir kulüp olması benim için büyük şanstı. İki sezon içinde müthiş bir çıkış yakaladım. O zamanlar transfer teklifleri gelmeye başlamıştı. Ama yöneticiler henüz tam anlamıyla hazır olmadığımı ve ileride daha iyi bir transfer yapabileceğimi düşündüklerinden takımımda kaldım. Ondan sonra bir düşüş yaşadım. Sonra yüzüm eskimeye başladığında "Sıçrama yapamadı" eleştirilerine maruz kaldım. Oysa ki o zamanlar iyi kulüplerde oynamayı hak ediyordum. Ama bu 24 yaşında nasip oldu. Üstelik dürüstçe söyleyeyim, hiç de hak etmediğim bir zamanda büyük bir sabırsızlıkla beklediğim transfer gerçekleşti. Mersin İdman Yurdu'nda sadece 8 maç oynamama rağmen Süper Lig'e gittim. Oysa o sezon takımda 30 maç oynayan ve çok iyi işler yapan arkadaşlarıma teklif gelmedi. İşte futbol böyle bir oyun. Tabii bu arada o sekiz maçta çok iyi oynadığımı da belirtmeliyim.

Süper Lig'e gelmende en büyük pay kime ait?

Bugün tanınıyorsam bu Samet Aybaba'nın sayesindedir. Çünkü kolay kolay hiçbir hoca 2.Lig'de sadece bir kez izlediği bir futbolcuyu Süper Lig'e almaz. Ancak Samet Hoca bunu yaptı. Üstelik Süper Lig'deki ilk sezonumda bana 27 karşılaşmada şans verdi. Ben de onu mahçup etmedim. Kendimi ispatlamak için çok çalıştım. Bu yüzden Samet Aybaba'ya çok büyük sevgim vardır.

Şu anda Bursaspor'da da birlikte çalışıyorsunuz.

Bu elbette ki benim için büyük avantaj. Sonuçta birbirimizi iyi tanıyoruz. O benim özelliklerimi ve nasıl verimli olabileceğimi en iyi bilenlerden biri. Benim de kendisine büyük saygım ve sevgim var.

Erciyes'te farklı meziyetlerim ortaya çıktı

Ankaraspor'da tamamen defansif özelliklerinle ön plana çıkarken Erciyes'te hücum yönü daha yüksek bir Mustafa Sarp izledik. Bu değişim nasıl oldu?

Futbolseverlerin büyük bir bölümünün benimle ilgili tanımı çok mücadele eden, çok koşan, kazandığı topu yanındakine aktaran bir oyuncu şeklindedir. Bu Ankaraspor'da oynadığım dönemden kaynaklandı. Ama o takımda Erman Özgür, Tita, Musa Büyük gibi çok usta ayaklar vardı. Hocamın benden istediği ise mücadele etmem, savaşmam ve top kazanmamdı. Ancak böyle oynarsam kalıcı olabilir ve teknik direktörün gözüne girebilirdim. Fakat kendimi övmek için söylemiyorum, benim dripling yapma, şut atma ve hücuma destek verme gibi kabiliyetlerim de var. Kayseri Erciyes'te ilk başlarda yine defansif bir role sahiptim. Ama Bülent Kokmaz daha sonra bir değişiklik yaptı ve Emre Toraman'ı daha geride bırakırken benden hücumda da yararlandı. Zaten kaybedecek bir şeyimiz yoktu. Bir de Erciyes'te daha agresif bir kimlik kazandım. Bu biraz da birlikte oynadığım Emre Toraman'dan kaynaklandı. Emre gerçekten ligin en sert oyuncularından biridir. Özetlemek gerekirse Erciyes'te Ankaraspor'a oranla daha farkı meziyetlerimi sergileme şansı buldum.

Bursaspor'da nasıl bir Mustafa Sarp izliyoruz? Ankara tarzı mı Erciyes tarzı mı?

Bu takımın yapısı ve hocanın istekleriyle ilgili bir şey. Ben görev neyse, yapılması gereken neyse, sınırlarım neyse onu yapmak zorundayım. Taşıdığımız formanın hakkını vermekle yükümlüyüz. Maddi ve manevi açıdan mutlu olmak için bunu yapmak zorundayız zaten. Bursa'da öncelikle sahada elinden geleni yapmaya çalışan bir Mustafa Sarp izliyorsunuz. Oyunun iki yönünde de takıma katkıda bulunmaya gayret ediyorum. Bu biraz da sistemle ilgili bir şey. Örneğin Fenerbahçe maçına beşli orta sahayla başladık ve o bölümde daha çok hücuma çıktım. Sonrasında Sinan'ın oyuna girişiyle defansif bir tarza büründüm. Bazı karşılaşmalarda ise daha çok atağa katılmam istendi. Benim gol ortalamam sezon başına dört. Bursaspor'da şu ana kadar üç tane attım. Klasik çizgimde olduğumu söyleyebilirim.

Bursaspor neden tehlike bölgesinden bir türlü uzaklaşamadı?

Bursaspor çok iyi oynadığı maçlarda kazanamayınca alt sıralardan kurtulamadı. Bir de takımın önemli oyuncularının uzun süreli sakatlıkları bizi çok zorladı. Ama iyi bir kadromuz var. Ayrıca ara transfer döneminde takıma önemli isimler katıldı. Yeni gelen yabancıların uyum sürecini atlatmasıyla çok daha güçlü bir takım olacağız.

Fenerbahçe karşısında akıllı oynadık

Fenerbahçe galibiyeti çıkışın başlangıcı olabilir mi?

Bu galibiyet F enerbahçe gibi önemli bir ekibi evinde yenmekten çok takımımızın alt sıralardan uzaklaşması açısından büyük önem taşıyor. Fenerbahçe karşısında çok akıllı oynadık ve istediğimizi aldık. Herkesin "Bursaspor bay" dediği haftada kazandık. Bundan sonraki kritik maçlarımızdan da üç puanla ayrılırsak Bursaspor için artık zor günler geride kalacaktır.

Klasik bir sorumuzu sana da yöneltmek istiyoruz. Bugüne dek birlikte top koşturduğun oyunculardan bir altın karma yapmanı istesek kimleri seçersin?

Kalecim Erciyesspor'dan takım arkadaşım olan Orkun. Sağ bekte tercihim Ankaraspor'da birlikte oynadığımız Hasan Yiğit. Stoperlerimden biri yine Kayseri Erciyes'ten Kürşat. Savunmanın ortasına koyacağım diğer oyuncu ise Taner Ertaş. Şimdi Merinos'ta antrenörlük yapan Taner Hoca ile Gaziasmanpaşaspor'da birlikte forma giydik. Gerçekten çok iyi stoperdir. Sol kanada hiç düşünmeden bu sezon Ankaraspor'dan Fenerbahçe'ye transfer olan Vederson'u yerleştiriyorum. Orta sahanın ortası için adayım Erman Özgür. Sağ kanada Gaziosmanpaşa'dan takım arkadaşım Salim Ayan'ı seçiyorum. Orta sahadaki diğer tercihlerim ise İbrahim Yavuz ile Mehmet Eren. Forvette Ümit Karan'ı çok beğenirim. Forvet yanı ve arkası olarak seçtiğim oyuncu ise Yusuf Şimşek. Bu iki futbolcuyla da Ankaraspor'da birlikteydik.

Bursaspor taraftarıyla ilgili yorumun nedir?

Bursaspor tartışmasız Türkiye'nin en büyük seyircisine sahip. Bunu Bursaspor'da oynuyorum diye söylemiyorum. Yeşil-beyazlı taraftarlar, sahaya çıkan oyuncusunu tabanca gibi yapan bir seyirci. Ben onları ilk kez Erciyes'le burada oynadığımız kupa maçında gördüm. Rakip olmanıza karşın onları izliyorsunuz. Kayseri Erciyesspor'un da belli bir taraftar potansiyeli vardır ama tezahürat yapmazlar. Kayseri'de 20 bin kişi tribünlerde yerini alır ama büyük destek gelmez. Daha önce forma giydiğim Ankaraspor da taraftar açısından zengin bir kulüp değildi. Bu nedenle bu sezon ilk kez bu kadar önemli bir taraftar kitlesi için oynuyorum.

Milli Takım'a çağrılan bir oyuncusun. Ay-yıldızlı formayı hangi kategorilerde giydin?

Çek Cumhuriyeti maçının 24 kişilik aday kadrosuna davet edildim ama oynamadım. Milli Takım'a çağrılmak çok farklı bir duygu. İşinizle ilgili bu ülkeye hizmet edeceğiniz en önemli yer. Umarım Bursaspor futbolcusu Mustafa Sarp olarak gitmek nasip olur. Ben yeşil-beyazlıların bu yıl Milli Takım'a başka oyuncular da yollayacağını düşünüyorum. A 2 Milli Takım'da da oynadım, Future Cup maçlarında görev yaptım. O turnuvada şampiyonluğu kazandık.

Milli Takım gruptan çıkar

Milli Takım'ın Euro 2008'deki şansını nasıl görüyorsun?

Bana göre Euro 96'ya katılan jenerasyondan sonra en yetenekli gruba sahibiz. Turnuvada ciddi bir seyirci avantajımız da olacak. Ben başarılı olacağımıza ve ilk etapta gruptan çıkacağımıza kesinlikle inanıyorum.

Ülkemizde ve dünyada hangi oyuncuları başarılı buluyorsun?

Erman Özgür bu ligin en kaliteli oyuncusu. Aynı zamanda çok sevdiğim bir insan. Ama bu yorumu duygusal olarak yapmıyorum. Ümit Karan beğendiğim isimlerden. Tuncay Şanlı ve Arda da Türk futbolu için çok önemli oyuncular. Bende bir Barcelona hastalığı var. Bu takımın tüm futbolcuları birbirinden kaliteli.

Futboldan arta kalan zamanlarında neler yapmaktan keyif alıyorsun?

Futbol harici çok renkli bir yaşantım yok. Genellikle dinlenmeyi, müzik dinlemeyi, sevdiğim arkadaşlarımla birlikte zaman geçirmeyi seviyorum.

Futbol kariyerinde en mutlu olduğun ve en çok üzüldüğün olaylar hangileridir?

En mutlu olduğum olay A Milli Takım'a seçilişimin açıklanması. Haber geldiği zaman Ankaraspor'la Samsun deplasmanındaydık. Takım olarak yemek yiyorduk. Teknik direktörümüz Giray Bulak da bizimle oturuyordu. Ona telefon geldi ve konuştuklarını yüksek sesle bize de aktarmaya başladı. Zaten kendisi hafta içinde bize A 2 Milli Takımı'na seçildiğimizi, Fatih Terim'in de bu takımı dikkatle izlediğini ve işi ciddiye almamızı söylemişti. Sonrasında A Milli Takım'a çağrılınca müthiş bir mutluluk yaşadım. Geçen sene hayatımda ilk kez küme düşme acısını tattım. Bu da futbol yaşantımdaki en büyük üzüntümdü. Sezonun son karşılaşması olan Sivas maçı sonrası büyük bir hayal kırıklığı olmadı. Asıl üzüntü ve şok içeride 1-1 berabere kaldığımız Rize maçının bitiş düdüğüyle yaşandı. O gün tam anlamıyla yıkıldım. Fakat her şey nasip. O gün kazansak belki de bugün Bursaspor'da olmayacaktım.

Sahalardan kopamam

Aktif futbol yaşantını noktaladıktan sonra ne yapacağını düşündün mü?

Bunu düşünmek için henüz çok erken. Belki bir sakatlık futbol hayatımızı erkenden bitirecek. Belki de 40 yaşına kadar oynayacağım. Ama futbol bir hastalık. Bu nedenle yeşil sahalardan kopabileceğimi zannetmiyorum.

Sana göre futbolcular çok fazla mı para kazanıyor?

Ortalamanın çok üzerinde kazanıyoruz. Ama uçuk paraları İstanbul takımlarında oynayanlar ve bu kulüplere gelen yabancılar alıyor. Gelirimiz iyi, lâkin dışarıdaki insanlar olayı fazla basite indirgiyor. İki saat idman yapıp dünyanın parasını kazandığımız düşünülüyor. Ancak inanın o iki saatlik antrenman işin en kolay kısmı. Bir kere üzerinizde büyük bir stres var, baskı var, yorgunluk var. Ben geçen sezon 20 günde altı kilo verdim. İnanın dünyada bu kadar kısa sürede bu kadar çok kilo verdirecek bir rejim yok. Yani kolay bir mesleğimiz yok. Futbolcular kazandıkları parayı hak ediyor. Bunun iyi bilinmesi lazım.

Futbol camiasının ciddi bir kirlenme içinde olduğuna inanıyor musun?

Bugüne dek meslek onuruna yakışmayacak bir işin içinde yer almadım. Fakat herkes bazı çirkin olaylardan söz ettiğine göre bazı yanlışlar oluyor. Biz futbolcular olarak işimize bakmalıyız. Herkes kendi kapısının önünü temizlerse bir problem olmaz.