TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Remzi Giray Kaçar; Komple atlet 29.02.2008
Remzi Giray Kaçar; Komple atlet

23 yaşında bir Yörük delikanlısı. 15 yıl önce Gençlerbirliği altyapısında futbola başladı, dört sezondur formasını giydiği Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'la üç şampiyonluk yaşayarak Süper Lig'e terfi etti. Süper Lig'deki ilk sezonunda Milli Takım'dan davet aldı. Topu olumlu kullanan bir stoper olarak dikkat çekiyor. Kırmızı siyah kuşak tekvandocu, lisanslı yüzücü, atlet ve şampiyonluk kupası kaldırmış bir hentbolcu. Ankara Üniversitesi BESYO'da antrenörlük bölümü öğrencisi olması da cabası.

Röportaj: Mazlum Uluç

Sezon başından bu yana Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'daki başarılı performansını izliyoruz. Bu performansının karşılığını da Milli Takım kadrosuna seçilerek aldın. Ancak kamuoyunun çok yakından tanıdığı bir oyuncu değilsin. Öncelikle seni biraz tanımaya çalışalım.

15 Mart 1985 Karaman doğumluyum ama aslen Antalyalıyım. Benden iki yaş büyük bir ablam var ve ailemle birlikte Ankara'da yaşıyorum. Babam Türk Standartları Enstitüsü'nde memur, annem emekli öğretmen, ablam da Uluslararası İlişkiler mezunu ve şu anda yüksek lisans yapıyor. Ben de Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Antrenörlük Bölümü'nde dördüncü sınıf öğrencisiyim.

Genellikle futbolcuların okula devamı sorun oluşturur. Sen böyle bir problem yaşıyor musun?

Okul kulübe çok yakın. Sağ olsun hocalarımız da tolerans gösteriyor ve yardımcı oluyor. Dolayısıyla bir sıkıntı yaşamıyorum. Derslerimi belli günlerde toplamaya çalıştım. Haftanın iki veya üç günü okula gidiyorum.

Okulda edindiği bilgiler futbol oynarken işine yarıyor mu?

Tabii ki yarıyor. Ama bunlar zaten genelde bildiğimiz şeyler. Okulun en önemli faydası farklı bir sosyal ortamın içine girmem. Kafamın dağılması açısından çok iyi oluyor.

Peki, futbola ilgin nasıl başladı?

15 yıldır Gençlerbirliği'nin altyapısındayım. Son 4 yıldır ise Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'da oynuyorum. Mahallede futbol oynarken, benden 3-4 yaş büyük bir ağabeyimiz vardı. Aramızdaki maçlara Gençlerbirliği formasıyla gelirdi. Ben de ona özenerek Gençlerbirliği'nin altyapısına kaydoldum.

Annem engellemeye çalıştı

Ailen başlangıçta futbolcu olmanı nasıl karşıladı? Annen öğretmen olduğuna göre öncelikle eğitimini sürdürmeni istemiştir herhalde.

Daha önce hentbol oynuyordum, tekvando ve atletizm yapıyordum, yüzüyordum. Ailem futbolla ilgilenmemi pek istememişti. Çünkü o dönemde futbolla okulun bir arada yürümeyeceği şeklinde bir kanaat vardı. Annem de Gençlerbirliği'nin altyapısındaki Ahmet Canatan Hocamla sık sık görüşüp "Giray'ı eleyin" diyormuş. Ama yine de üzerimdeki en büyük emek anneme aittir. Ben her elemeyi geçtikçe o da geri dönmeyeceğimi anladı ve bana destek verdi.

Daha önce ilgilendiğin diğer sporlarda hangi aşamaya gelmiştin?

Tekvandoda kırmızı siyah kuşağa kadar çıktım. Lisanslı yüzücüyüm. Okul takımında atletizm yaptım ve yine okul takımında hentbolda Türkiye birinciliğimiz var. Kurtuluş İlköğretim Okulu'nun kalecisi olduğum dönemde Türkiye Şampiyonu olmuştuk.

Futbola başladığın dönemde kaleci olarak devam etmeyi düşünmedin mi?

Hayır, kaleci olmayı hiç düşünmedim. Çünkü o yaşlarda çok yetenekliydim. Zaten başlangıçta stoper değildim. Daha önce orta sahanın sağında ve ortasında görev yapıyordum. Son 6 sezondur stoper oynuyorum.

Gençlerbirliği altyapısında uzun yıllar kaldın ama A takım seviyesinde OFTAŞ Spor'da oynadın. Bunun sebebi neydi?

PAF takımdaki ekibimizi komple ASAŞ takımına aktardılar. O takım daha sonra OFTAŞ ismini aldı. Dolayısıyla biz de PAF takımında birlikte oynayan ekip olarak kariyerimizi OFTAŞ'ta sürdürdük.

İki takım arasındaki önceliğe baktığımızda Gençlerbirliği daha ön planda görünüyor. Üstelik stoper sorunu da yaşıyorlar. Seni hiç düşünmediler mi? Ya da OFTAŞ'ta oynayan bir oyuncu için ilk hedef Gençlerbirliği'ne sıçrama yapmak mıdır?

Bu sezonun başına kadar hedef Gençlerbirliği'ne sıçrama yapmaktı. Ama artık OFTAŞ Spor bir marka haline geldi ve Gençlerbirliği'ndeki oyuncular bize gelmek istiyorlar. Oradaki arkadaşlarla konuşuyoruz ve takımdaki yabancılar bile OFTAŞ Spor'da oynamak istediklerini söylüyorlar. Geçmişte Gençlerbirliği'ne gitmememizin sebebi ise OFTAŞ'ın geri dörtlüsündeki uyumu bozmak istememeleriydi.

Özellikle defanstaki oyuncuların birbirini tanıması ve bir arada uzun süre oynaması önemli değil mi?

İlhan ağabey, Murat Kalkan, Orhan ve ben uzun süredir bir arada oynuyoruz ve gerçekten de bunun faydasını görüyoruz. Her ne kadar Murat Kalkan ve Orhan kısa süreli olarak başka takımlara gitseler de İlhan ağabeyle ben defansın ortasında 4 sezondur yan yana görev yapıyoruz.

İdolüm Bülent Korkmaz

Başlangıçtaki futbol idolün kimdi?

Orta sahanın sağında oynadığım dönemde David Beckham'a çok özeniyordum. Hep onun gibi ortalar yapmaya çalışıyordum. Ama stoper oynamaya başladığımdan itibaren Bülent Korkmaz gibi olmaya çalışıyorum. Hem yaşam tarzıyla hem de futbol anlayışıyla onu örnek almaya çalışıyorum.

Bugünlere gelmende katkısı olan teknik adamlar kimler?

Öncelikle altyapıdaki sorumlumuz Ali Seçkin Topçu. Şu anda da yardımcı antrenörümüz ve benim de ilk antrenörüm. PAF takımdan profesyonel takıma çıkmamı sağlayan ise Kahraman Karataş'tı. Bu noktaya gelmemdeki en büyük pay sahibi odur. Daha sonra Metin Diyadin'in, Osman Özdemir'in ve Eyüp Taş'ın büyük faydalarını gördüm. Ama Kahraman Karataş'ın yeri çok farklıdır. Milli Takım'a seçildiğimi öğrendiğimde de hemen telefonla arayıp teşekkür ettim, "Sayenizde buralara geldim" dedim.

Günümüz futbolunda stoperden beklenen sadece topu kesmesi değil, olumlu bir biçimde oyuna da sokabilmesi. Eski bir orta saha oyuncusu olarak bu konuda avantajlısın sanırım.

Dediğiniz gibi futbolda stoperlerin kesici özelliklerinin yanı sıra topu olumlu kullanabilmesi de önemli. Ben bu tanıma biraz uyuyorum ama daha fazla çalışmam gerekiyor. Oyuncu, görev yaptığı mevkiin özelliklerine göre şekilleniyor ve ben de 6-7 sezondur stoper oynadığım için ister istemez teknik açıdan biraz gerileme yaşadım. Orta saha oyuncusu olduğunuzda risk alarak oynayabiliyorsunuz ama defans oyuncusunun böyle bir şansı yok. Bu nedenle riske girmeden topu uzaklaştırmak istiyorsunuz. Yine de ben topu oyuna olumlu sokmaya çalışan tipte bir stoperim.

OFTAŞ'ın sırrı arkadaşlık

OFTAŞ'ın da çözülmesi gereken bir sırrı var aslında. Dört sezon önce 3. Lig'de bulunan bir takım bugün Süper Lig'de üst sıraları zorluyor. Sen bu durumu hangi faktörlerle açıklıyorsun?

Bizim sırrımız öncelikle arkadaşlığımızda yatıyor. Gerçek bir aile gibiyiz. Hepimizin aileleri birbirini tanıyor, birbirleriyle arkadaş. Maçlara birlikte gidip geliyorlar. Takım içindeki arkadaşlığımız da öyle. Hiç kimsenin diğerinden gizlisi saklısı yok. Tatillere bile 7-8 kişi birlikte gidiyoruz. Bir başka artımız gençliğimiz, dinamikliğimiz. Sahada hep birlikte hareket ediyoruz. Hücum edilecekse hep birlikte gidiyoruz, savunma yapılacaksa hep birlikte defansa dönüyoruz. Son zamanlarda aramıza yeni arkadaşlar katıldı. Başlangıçtaki takımdan 6-7 kişi kaldık ama yine de gelen arkadaşlar bünyeye çok çabuk uyum sağladı. Zaten transferde takımın mücadele ruhuna uygun oyuncular seçildi. Dolayısıyla yapımız bozulmadı.

Galiba sizden çok büyük beklentiler bulunmaması da bir avantaj.

Kesinlikle öyle. 3.Lig'den buralara gelirken kimse bize şampiyon olun demedi. Ama hep şampiyon olduk. Bu sezon yine bize "Sizden şunu bekliyoruz" diyen olmadı. Takımdan sadece sahaya çıkıp iyi futbol oynaması ve elinden geleni yapması bekleniyor. Bunun rahatlığıyla oynuyoruz. Bu durumda oynadığımız futboldan biz de keyif alıyoruz. Zaten her maç öncesi arkadaşlarla aramızda "Biz iyi takımız, buralara kolay gelmedik. Çıkıp oynayalım ve zevk alalım. Korkacak bir şey yok" diye konuşuyoruz.

Bu başarı sadece kenetlenme, arkadaşlık ya da baskıdan uzak kalmakla açıklanamaz herhalde. Oyuncu kalitesi de önemli olmalı.

Gerçekten çok kaliteli oyuncularımız var. Mesela Serkan Atak'ı çok beğeniyorum. Bu sezon ilk onbirde oynayamasa da mükemmel frikik kullanan bir Eren Özen var. Sakat olduğu için uzun süredir oynayamayan Kemal Yıldırım, Türkiye'nin sol kanat sıkıntısını ortadan kaldırabilecek nitelikte bir oyuncu. İbrahim Şahin bir kontratak takımı için ideal forvet. Yan yana oynadığım İlhan ağabey ve Orhan çok kaliteli ve dikkat edilmesi gereken isimler.

Metin Diyadin'in ayrılmasından sonra herkesin kafasında "Şimdi ne olacak?" diye bir soru oluştu. Ama sonrasında Osman Özdemir'le de yükselişinizi devam ettirdiniz.

Metin Hoca ayrıldığında "Tamam, artık şampiyonluk elimizden gitti" diye düşündük. Çünkü Metin Diyadin bizim için bir antrenörden öte ağabeydi. Hem dışarıda hem de saha dışında mükemmel bir ilişkimiz vardı. Her zaman arkamızda duruyordu. O gittiğinde hepimiz ağladık. Ama Osman Hoca geldikten sonra takıma büyük katkı sağladı. O da bizi iyi noktalara getirdi. Bize "Bu takım koşuyor ve biz bu koşunun devam etmesini sağlayacağız" demişti. Ben hâlâ da bu koşunun devam ettiğini düşünüyorum.

Takımdaki en iyi arkadaşların kimler?

En iyi arkadaşlarım Eren, Kemal Yıldırım ve oda arkadaşım Serkan Atak. Şimdi Elazığspor'da oynayan Kenan Çoban ağabeyim var. Oldukça bilgili birisi. Herhangi bir zorlukla karşılaştığımda ona danışırım. Bu arada Eskişehirspor'a giden kaleci Ferhat Odabaşı da iyi arkadaşım.

Bu aralar oldukça gündemde bir oyuncusun. Transfer teklifleri alıyor musun?

Menajerlerim transfer tekliflerinin geldiğini söylüyor ama ben birebir hiç kimseyle konuşmadım. Çünkü kulübümle 1.5 yıl daha sözleşmem var. Kimseyle görüşmediğim gibi görüşmek de istemem. Kulübüm kendi menfaatleri doğrultusunda nasıl değerlendiriyorsa öyle davranır.

Daha önce 4 defa Ümit Milli oldun ama A Milli Takım kadrosunda İsveç maçıyla ilk kez yer aldın. Davet aldığında neler hissettirdiğini merak ediyorum. Böyle bir çağrıyı bekliyor muydun?

Bekliyordum çünkü iyi bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum. Zaten her futbolcunun hayalinde yaşattığı bir hedeftir Milli Takım. Ben haberi Kayserispor'la oynadığımız kupa maçının devre arasında aldım ve çok mutlu oldum, gurur duydum. Haberi hemen ailemle paylaştım. Onlar da benimle gurur duyduklarını söylediler.

Milli Takım kampına geldiğinde nasıl karşılandın?

Çok sıcak ve yakın bir ilgi gördüm. Zaten Milli Takım'da eskiden tanıdığım arkadaşlarım da var.

Ligimizdeki yabancı stoper çokluğunun Milli Takım'a nasıl yansıdığını düşünüyorsun?

Bu durumun Milli Takım'a zarar verdiğini düşünüyorum. Türk futbolcusu oynasa kendisini geliştirme imkânı bulacak. Çok iyi Türk stoperler var ama geri planda kalıyor ve oynamadığı için kendini geliştiremiyor. Futbolcu oynayarak kendisini bulur ve ilerleme kat eder. Bir-iki maç eksikliği bile oyuncuyu geriletir.

Kendinle ilgili muhasebelere girer misin? Oynadığın maçların ardından bir otokritik yapman söz konusu mu?

Elbette yaparım. Her maçın ardından kafamı yastığa koyduktan sonra o müsabakayı mutlaka düşünür ve kendimi sorgularım. Zaten takımımızın bir analizcisi var ve her maçın ardından oyunculara birer cd çıkartır. Top çalma, top kaybetme, pas hatası gibi analizler yapılır ve bunları mutlaka takip ederim. Hatalarımı görüp asgariye indirmeye çalışırım.

Artık birçok takım tek santrforlu sistemlerle oynuyor. Bu durum siz stoperleri nasıl etkiliyor?

Tek santrfor oynadıklarında onu iki kişiyle kontrol etme şansınız var. Tek santrfor da iki kişiyle boğuşmak zorunda kaldığı için gücü azalıyor. Dolayısıyla onu kontrol etmek kolaylaşıyor. Ama rakip iki forvetle oynadığında stoperlerin birbirine yardıma gitme şansı azalıyor.

Seni en çok zorlayan forvet oyuncusu kim?

Hakan ağabey çok zorluyor. Özellikle yüksek toplarda müthiş etkili.

Servet Çetin 1 numara

Şu anda ligimizde oynayan stoperler içinde beğendiklerin var mı?

Servet ağabeyi çok beğeniyorum. Hava hâkimiyeti mükemmel ve çok da kuvvetli. Bence Türkiye'de 1 numara. Ondan daha iyisi yok.

Milli Takım'ın Euro 2008'deki rakiplerine gelirsek; Çek Cumhuriyeti, Portekiz ve İsviçre ağırlıklı olarak büyük liglerde oynayan oyunculardan kurulu takımlar. Sence bu durum bizim gözümüzü korkutmalı mı yoksa biz de onlar kadar iyi bir takım mıyız?

Kesinlikle gözümüzün korkmasına gerek yok. Çünkü biz de en az onlar kadar iyi takımız ve son derece kaliteli oyunculara sahibiz. Milli Takım kampına ilk defa katıldım ama buradaki arkadaşlığın ne kadar güçlü ve sağlam olduğunu da bizzat yaşadım. Bunun ne kadar önemli olduğunu OFTAŞ örneğinden çok iyi biliyorum. Burada birlik-beraberliği gördüm. Oyuncuların teknik ekiple ilişkileri de mükemmel. Herkes ağabey-kardeş gibi olmuş. Bence futbolda oyuncuların teknik heyeti sevmesi de çok önemli bir faktör. Avrupa'da kesinlikle ses getireceğimize ve bu gruptan mutlaka çıkacağımıza inanıyorum.

Yunanistan'ın 2004'te Avrupa Şampiyonu olduğunu düşünürsek biz de aynı başarıyı yakalayabilecek konumda mıyız?

Kesinlikle yapabiliriz. Çok kaliteli oyuncularımız var. Herkes takımında oynuyor ve önemli bir sakatımız da bulunmuyor. Kimsenin kafasında bir soru işareti oluşmasına gerek yok.

Geçmişte başka ülkelerin yıldız oyuncularını sayar ve onlara gıpta ederdik. Artık bizim de böyle oyunculara sahip olduğumuz söylenebilir mi?

Emre Belözoğlu var mesela. Bence dünyada onun gibi oyuncu çok az. En büyük silahımız o. Savunmada Servet ağabey öyle. Hücumda da Nihat ağabey dünya çapında çok önemli bir oyuncu.

Gelecekle ilgili planlarından söz eder misin?

Çocukluk hayalim öncelikle A Milli Takım'a ulaşmaktı. Şimdi burada sürekli oyuncu olmak istiyorum. Her genç futbolcu gibi dört büyük takımdan birinde oynamak ve sonra da Avrupa'ya gitmek istiyorum. Özellikle İngiltere Ligi'ni çok beğeniyorum. Kaliteli oyunculardan oluşan, tempolu, mücadeleli bir lig. Futbolun zevkinin orada çıkacağını düşünüyorum.

Yakın geçmişte birçok oyuncumuz Avrupa'ya gitti ama kısa sürede geri döndü. Bugün hangi genç oyuncuyla konuşsam Avrupa'ya hazırlıklı gidilmesi gerektiğini söylüyor. Senin bu yönde bir çaban var mı?

Çabuk geri dönmemek için oraya sağlam gitmek gerekiyor. Özellikle lisan konusu çok önemli. Biraz da bu yüzden İngiltere'ye gitmek istiyorum. İngilizce altyapım var. Birkaç takım arkadaşımla İngilizce kursuna giderek dilimi geliştireceğim.

Futbolun dışındaki hayatında neler var?

Futboldan arta kalan vakitlerimde, söylediğim gibi okula devam ediyorum. Genellikle takım arkadaşlarımla sinemaya gidiyorum ya da bir kafede oturup sohbet ediyorum. Ama genellikle evde, ailemle vakit geçirmeyi seviyorum.