TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Cem Keskin: "Büyük kulüpler futsal ve plaja el atmalı" 2.04.2015
Cem Keskin: "Büyük kulüpler futsal ve plaja el atmalı"

Futsalv e Plaj Millî Takımımızın golcüsüyle bu branşların Türkiye'deki gelişiminden önümüzdeki süreçteki hedeflerine, İsveç'e attığı mükemmel röveşata golünden Riva'daki kamp tesislerine uzanan perspektifte bir söyleşi yaptık. Başarılı oyuncu, futsalın ve plaj futbolunun gelişmesi için büyük kulüplerin bu oyunlara soyunması gerektiğini söylüyor.

Röportaj: Rasim Artagan

Cem Keskin kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır; öncelikle bunu öğrenebilir miyiz?

9 Eylül 1988 doğumluyum. Futbola Fenerbahçe'nin altyapısında başladım. Daha sonra amatör oldum ve Erenköy Acarspor'da futbol hayatıma devam ettim. Daha sonra sırasıyla Karagümrük, Arnavutköy Belediye ve Kartal Belediye formalarını terlettim. Şimdi de Bölgesel Amatör Lig'de mücadele eden Arnavutköy Belediye'ye döndüm. Futbol hayatımı orada devam ettiriyorum.

Aynı zamanda Futsal Millî Takımımızın da oyuncususun…

2008 yılından bu yana Millî Takımların formasını gururla terletiyorum. Hem Plaj Futbolu hem de Futsal Millî Takımlarında oynuyorum. Futsalda 2008'den bu yana, plaj futbolunda da 2012'den beri ay-yıldızlı formayı giyiyorum.

Ülkemizde futsalın bulunduğu konumu nasıl görüyorsun? Daha iyi olabilmek için nelerin üzerinde daha fazla durmak gerekiyor?

Türkiye'de maalesef futsal biraz geri planda. Çok gelişmediği için ister istemez çalışma şansı çok olmuyor, şartlar oluşmuyor. Futsalı ancak çalışarak başarabilirsiniz. Çünkü futsal sistem oyunu. Herkes bu oyunu görsel, daha hareketli, dar alanda oynandığı için göze hoş gelen bir oyun olarak görüyor ancak kesinlikle bir sistem oyunu. Bu oyunu ekol olarak benimseyen ülkeler daha sistematik oynuyor. Zincirin halkaları gibidir bu oyun. Biri koparsa bütün zincir dağılıyor. Beşe beş oynuyorsun. Karşındaki rakiple bire birsin. En ufak bir hatada golü yiyorsun. Hatalar da zaten sistemi oluşturmadığın zaman ortaya çıkıyor. Ne kadar yetenekli olursan ol, bir sistemin olmadığı sürece başarılı olma şansın da yok. Zaten dediğim gibi, ekol olmuş ülkeler çok iyi sistemlerle oynuyor.

Dünyada futbolun sihirbazlarının birçoğu; buna Alex, Ronaldinho ve Messi de dâhil, salon futbolundan yetişti. Ancak Türkiye'de bu oyunu insanlar yeteri kadar bilmiyor ve takip etmiyor. Senin gözünle futsalın geliştirilmesi, insanlara sevdirilmesi için neler yapılması gerekir?

Şu anda gerekli girişimler yapılıyor. Ortaokul ve liselerde bu oyuna başlandı. Futsal sevgisi tabana indirildi. Futsal oyunu zaten Üniversite Ligleri'nde çok kaliteli oynanıyor. Üniversiteler bu oyunu daha iyi oynuyor. Ben İstanbul Üniversitesi'nde forma giyiyorum. Okan Üniversitesi'nde de oynadım. Şu an yaş grupları ortaokul ve lise seviyesine çekildiği için ilerleyen dönemde alttan çok daha yetenekli oyuncular çıkacaktır. Alex, Ronaldinho, Ronaldo, Robinho gibi yıldızlar belli bir seviyeye gelmeden önce futsalda boy gösteriyordu ve oyunun temelini de burada öğrendiler. Kendileri de bunu belirtiyor zaten. Hatta Alex de Souza yakın bir süre önce futsalın gelişimine katkı sağlamak için bir video hazırlayıp dünyaya yaymıştı. Futsalın gelişmesi için büyük kulüplerimizin bu duruma el atması gerekiyor. Salon futbolunda bir ara Beşiktaş boy gösterdi ancak sonra üzerine gitmedi. Şu anda Türkiye Futbol Federasyonu'nun kurmuş olduğu bir lig var ancak katılım çok az. Çünkü kulüpler bütçe ayırmıyor. Diyorlar ki "Bir de bununla mı uğraşacağız?" Bu zihniyet nedeniyle de futsal gelişmiyor. Şahsi fikrim FIFA'nın yolunun izlenmesi. FIFA, bütün üye federasyonlarına futsal liglerini kurmaları ve millî takımlarını oluşturmaları için şart koştu. Federasyonumuz da bizim bütün kulüplerimize, "Sizin futsal takımlarınız olacak" şartını koşabilir. Tabiî ki bu söylediğim plaj futbolu için de geçerli.

Futsal Millî Takımımızın kısa süreli mazisine dönelim. Millî Takımımız ağır yenilgiler de aldı arada başarılı sonuçlara da ulaştı. Ancak genele baktığımız zaman mağlubiyetlerin daha fazla olduğunu görüyoruz. Burada senin anlattıkların, ülke gerçekleri ön plana çıkıyor. Futsal tabana yayıldıkça beklediğimiz galibiyetler, başarılar, kupalar gelir mi?

Kesinlikle gelir. Hepsinin altında yatan sebep kulüplerin futsala gereken önemi vermemesi. Biz elimizden geldiğince bu sporu yapmaya çalışıyoruz. Kalite ne kadar artarsa takımın kalitesi de artar. Ağır mağlubiyetler almamızın sebebi karşımızdaki takımların çok çok iyi olması ve alternatifli bir kadroyla mücadele etmeleri. Bizim imkânlarımız maalesef kısıtlı. Hep aynı insanlarla bu oyunu oynamaya çalışıyoruz. Tercih yapabilecek kadro çok az. Ama rakiplerimizde rotasyon seçenekleri çok fazla. Futsalda en önemli şey rotasyon. Çünkü maç sırasında istediğiniz kadar oyuncu değiştirebiliyorsunuz. Aynı oyuncuyu tekrar oyuna alabiliyorsunuz. Bu rotasyonu sağlayabilmek için yeni oyuncular üretmek gerek ancak biz bunu başaramıyoruz. Çünkü ligimizde yeterli sayıda takım yok. İmkânlar kısıtlı. Yine de çok iyi oynuyoruz. Mesela sözünü ettiğiniz ağır yenilgilerden birisine 10-0'lık skorla İspanya karşısında uğramıştık. Ama o maçın ilk yarısı 1-0 bitmişti. Oyunu bir yere kadar sürükleyebiliyoruz ancak bir yerden sonra zincir koptuğunda motivasyon da düşüyor. İnsan demoralize oluyor ve böyle sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bunun yanında güzel oynadığımız maçlar da var. Daha önce Ukrayna'dan ağır bir yenilgi almıştık ancak bir gün sonra önce Hırvatistan'ı, ardından Macaristan'ı yendik. Bunlar da futsalda ekol ülkeler. O dönem grubumuz da zordu. Ancak son 12'ye kalmak bile büyük başarı.

İsveç'e attığın o müthiş röveşata golüne gelelim. Oldukça çaprazda, kaleye sırtın dönük, arkanda rakip var ve seni rahatsız ediyor; yerdeki topu bir anda havaya kaldırıyor ve mükemmel bir röveşata vuruşuyla ağlara yolluyorsun. O ana geri dönersek, ne düşündün, ne hissettin?

O pozisyonu net hatırlıyorum. Cihan abi pası attığında rakip direkt sırtıma yapıştı. Rakibi geçeceğimi tahmin ettim, geçtim de…Ancak bu sefer açı çok daraldı. Kaleci de iyi kapattı. Vuracak açı kalmadı ve geriye dönmek zorunda kaldım. Sonra zaten plaj futbolundan yatkın olduğum ve orada da sürekli denediğim için bir anda karar verip röveşataya kalktım. Güzel oldu, iyi de uyguladım. Zaten bir-iki kez denemiştim. Hatta Ömer Kaner Hocamız da "Denedin denedin, en sonunda başardın, aferin" dedi. Güzel bir gol oldu. Hatta İsveç taraftarı beni ayakta alkışladı. Bu insanı mutlu ediyor. Orada mükemmel bir Fair-Play örneği yaşandı. Ben de onlara alkışla karşılık verdim. Gayet güzel bir ambiyans oluştu. O maçı da 3-0 kazandık. 2008'den beri futsal oynuyorum ve yaşadığım en güzel duyguydu. Bireysel olarak bu anı unutmam.

Futbol hayatına Arnavutköy Belediyesi'nde devam ediyorsun. Futsalda millî oldun. Ümit Millî Takım formasını giydin. Plaj futbolunda millîsin. İlerleyen periyotta kendini nerede görüyorsun?

Yarın ne olacağımızı kimse bilemez ama hedeflerim tabiî ki var. 2008'den beri futsal oynuyorum. Aynı zamanda amatör kümede de futbol oynuyorum. Sonuçta izleyenler oluyor. Hocalar maçları seyrediyor. Futbolda beklentim tabiî ki profesyonel olmak ama futsal ve plaj futbolu oynadığım için normal futbol benim için biraz daha geri planda kaldı. O yüzden futsal ve plaj futbolunda devam edeceğim. Daha öncede yurtdışından teklifler aldım. Belarus, Azerbaycan ve İspanya'da katıldığımız turnuvalarda oradaki takımlar beni istedi. Ancak üniversitede okuduğum için reddetmek zorunda kaldım. Üniversiteyi bitirince bu hayalimi gerçekleştirmek istiyorum.

Yurtdışına transfer olan Türk oyuncu var mı?

Yurtdışında doğup da orada devam edenler var. Ancak burada doğup, büyüyüp de giden yok. Bir ilki ben başarabilirim. Okul bittikten sonra gitmek istiyorum. Okan Üniversitesi'nde spor yöneticiliği okuyorum. Dördüncü sınıf öğrencisiyim. Hayatım spor.

Alex de Souza'nın geçmişte, "Benim futbol zekâm futsal sayesinde gelişti. Dar alanda oynadığınız için rakibi ekarte etmek adına zekânızı daha çok kullanıyorsunuz ve kendinizi geliştirmek zorundasınız" açıklaması var. Bu görüşe katılıyor musun? Sence de futsal, güzel çalım atmakta ve oyun zekâsını geliştirmekte bu kadar etkili mi?

Alex zaten gerekeni söylemiş. Futsal bir adama dört-beş kez çalım atmak değildir. Tamamen bir sistem oyunudur. Futsalda öğrendiğin şey çabuk düşünme ve karar verme yeteneğidir. Bu da seni her zaman karşındaki rakipten bir adım önde tutuyor.

Futsalda yorgunluk faktörü de daha ön planda değil mi?

Tabiî ki öyle.Futbolu on bire on bir oynuyorsun. Top sağdayken sol bek dinlenebilir. Ama futsal beşe beş oynandığı için dinlenme gibi bir lüksün yok. Bir saniye geç hamle yap, rakip affetmiyor. Alex'in de sözlerine kesinlikle katılıyorum. Futbola inanılmaz faydası var. İleride inşallah futsal gelişirse fark da ortaya çıkacak. Ömer Kaner Hocamız antrenörlük kursları da veriyor. İnşallah ben de o kursa katılacağım. Bu yolda devam edeceğim. Bilinçli, futsalı bilen insanlar yetiştirilirse, yetenekli Türk futbolcusu bu ülkeye çok büyük katkılar sağlayacaktır.

Plaj futbolundaki hikâyeni de dinleyebilir miyiz?

O dönemde İngiltere'ye çok güzel iki gol atmıştım. Tabiî ki bu durum duyuluyor. Daha önce plaj futbolunun yerel etapları oluyor. O etaplarda forma giymiştim. Şamil Hoca da beni oradan aklına yazmış. O dönemde forvetimiz askere gidince bir boşluk oluşmuş. Şamil Hocanın da aklına ben geliyorum. Plaj futbolu hikâyem böyle başladı. Bir süre bıraktım ama 2012'de tekrar geri döndüm. O dönem çok iyi oynadım ve Adil Müftüoğlu Hocamın sayesinde yoluma devam ettim. İki senedir Avrupa Şampiyonası'na katılıyoruz. Geçtiğimiz sene Dünya Kupası maceramız oldu. Avrupa Şampiyonası'nda beşinci. olduk. Dünya Kupası'na elemelerde veda ettik.

Burada da ekol ülkeler var. O seviyeye ulaşmak için burada da futsalda saydıklarımızın yapılması gerekiyor sanırım?

Kesinlikle doğru. Plaj futbolu, futsala oranla biraz daha gelişecek gibi duruyor. Çünkü daha ön planda. Özellikle Alanya'da, Antalya'da, Van'da, İzmir'de, Karasu'da bu oyun etap etap oynanıyor. Yaz oyunu olduğu için daha çok ilgi var. Böyle olunca da sponsorlar daha kolay bulunuyor ve destek sağlanıyor. Bu işe iki sene önce Beşiktaş da girdi. Hatta şampiyon oldular. Görseli çok kuvvetli. Çünkü bir tarafında mutlaka deniz ya da su var. Plaj futbolu da çok keyifli. Benzer özellikleri çok fazla. Tek farkı plajda daha dayanıklı olmalısınız. Ne kadar güçlü olursanız olun yüzde 100'ünüzle ancak 2.5 dakika sahada kalabiliyorsunuz. Sonra oyundan çıkmak zorundasınız. Top sürmek daha zor. Genellikle havadan oynanıyor. O sebeple de görseli daha güzel.

Türkiye Futbol Federasyonu, 450 gün gibi rekor bir sürede Hasan Doğan Millî Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri projesini hayata geçirdi. Siz de burada konaklıyor, kamp yapıyor, eğitim alıyorsunuz. Bu tesisi nasıl buldun?

2008'den beri millî oyuncu olduğum için sürekli kamplara gittik. Bu süreçte mecburen yurtiçi ve dışında hep otellerde kamp yaptık. Bu tecrübemle söylüyorum ki, mükemmel bir tesis yapılmış. Bir otelden farkı yok. Hatta çok önemli bir artısı var. Otelde kaldığınız zaman orada konaklayan diğer insanlarla birlikte olduğunuz için size daha az ilgi gösteriliyor. Millî bir oyuncunun motivasyonunun sürekli yüksek olması gerekir. Bu da karşınızdaki insanların güleryüzü, tatlı diliyle olur. Otelde kalırken biz çok fark edilmiyorduk. Ancak Riva'daki bu tesislerde her şey çok başka. Personelin yüzü her daim gülüyor ve sizinle oldukça içten ilgileniyorlar. Binadan, tesisten ziyade insan faktörü de çok önemli. Burada çok samimi, sıcak ve aile ortamı var. Bu durum Türk futbolu için çok büyük önem arz ediyor. Buradaki sıcaklık, yarın saha sonuçlarına da yansıyacak. Bütün takımlar burada konaklıyor. İdolümüz olan ağabeylerimizle bir arada olma fırsatımız doğdu. Bizim için çok önemli bir şans. Bu kadar büyük bir şans bize sunulduğu için çok mutluyuz. Başta Federasyon Başkanımız Sayın Yıldırım Demirören olmak üzere bütün yetkililere, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz.

Bazı oyuncular içi forma numaraları çok özeldir. Sen de 7 numaralı formayı terletiyorsun. Bu numara senin için özel mi?

7 benim uğurlu sayım. Bu sebeple 2008'de 7 numarayı istemiştim. O zamandan beri de hiç değiştirmedim. Bana şans getirdiğine inanıyorum.

Dünyada ve Türkiye'de kendine örnek aldığın futbolcular var mı?

Alex de Souza benim için çok özeldir. Fenerbahçeli olmasam bile Alex'in yeri bütün takımların taraftarları için farklıdır. Çünkü Alex yeteneği, zekâsı, profesyonelliği, özel hayatı, aile yaşantısıyla mükemmel bir örnek. Tek idolüm Alex de Souza…