TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
EURO 2016: Fransa yolunda ilk adımlar atılıyor 1.09.2014
EURO 2016: Fransa yolunda ilk adımlar atılıyor

2016 Avrupa Şampiyonası elemeleri bu ay başlıyor. Dokuz gruptan oluşan elemelerde, kuranın da yarattığı birtakım cilveler sonucunda bazı gruplarda sanki netice şimdiden belliymişçesine bir hava varken bazı gruplardaysa futbolseverler adeta arapsaçı gibi bir tabloyla karşı karşıya…

Yazan: Onur Erdem /TamSaha

A Grubu

Hollanda

Çek Cumhuriyeti

Türkiye

Letonya

İzlanda

Kazakistan

A Grubu

Millî Takımımızın da yer aldığı A Grubu, elemelerin en çok mücadeleye sahne olmasının beklendiği gruplardan biri. Kura çekildiğinde elbette grubun doğal favorisi, aynı zamanda seri başı olan Hollanda'ydı. Ancak Hollanda'nın, kendisini 2010 yılında Dünya Kupası finaline taşıyan kadrodaki Robben, Sneijder ve van Persie gibi yıldızlarının dört yaş daha yaşlanması ve 30 yaş barajını geçmeleri, üstüne üstlük yeni yetişen oyuncular arasında da bu seviyeye aday pek bir ismin göze çarpmaması, Portakalların geleceğiyle ilgili kafalarda birtakım soru işaretleri yaratmaktaydı. Euro 2012'de takımın ilk tur gruplarında oynadığı üç maçı da kaybedip erkenden havlu atması da Hollanda ile ilgili kuşkuları kuvvetlendirmekteydi.

Ancak bu turnuvadan sonra göreve gelen dünyanın en iyi teknik adamlarından biri olan Louis van Gaal, takımına yeni bir ivme kazandırmayı da başarmış ve Hollanda, 2014 Dünya Kupası elemelerini sadece iki puan kaybıyla açık ara lider tamamlamıştı. Nitekim Portakalların çıkışı Brezilya'da da devam etti ve son şampiyon İspanya'yı beş golle dize getirerek başladıkları serüveni, ev sahibi Brezilya'yı 3-0 mağlup ettikleri üçüncülük maçıyla noktaladılar. Tabiî bu başarı sonrasında Hollanda ilk bakışta yeniden Euro 2016 elemelerinde A Grubu'nun mutlak favorisi hâline geldi. Fakat ortada hâlâ büyük bir soru işareti var. O da takımı dirilten 1 numaralı isim olan Louis van Gaal'ın Dünya Kupası sonrası Manchester United'ın başına geçmesi ve koltuğunu Guus Hiddink'e devretmesinin yarattığı belirsizlik. Hiddink, ülkesinde van Gaal'le birlikte en tecrübeli teknik adam… Üstelik kendisi daha önce de bu görevde bulunmuş ve 1998'de Hollanda'yı dünya dördüncülüğüne de taşımıştı. Ne var ki Hiddink'in 2010 Dünya Kupası elemelerinde Rusya, Euro 2012 elemelerinde de Türkiye ile başarısız olması ve sonrasındaki kısa süreli Anzhi macerasında da umduğunu bulamaması, Hollanda'nın başındaki ikinci macerasında nasıl bir sonuç elde edeceği hakkında kafaları karıştırmıyor değil.

Kura çekimine üçüncü torbadan giren Millî Takımımızın ise ikinci torbadan gelen Çek Cumhuriyeti ile birlikte Hollanda'yı takip edip, en azından favori ülkenin ardından ikinci sırayı kapma mücadelesi vermesi bekleniyor. Zaten ilk ikinin doğrudan finallere gideceği bir sistemde böylesine bir hedef de hayli makul. Fakat beşinci torbadan gruba dâhil olan İzlanda'nın son Dünya Kupası elemelerinde baraj maçlarına kalması ve burada da Hırvatistan'a karşı bir hayli direnç göstermesi, ikincilik yarışının iki mi yoksa üç takım mı arasında geçeceği yönünde tartışmaların yaşanmasına sebep oldu. İzlanda sonuna kadar ikincilik için mücadele edecek gücü kendinde bulabilir mi? Açıkçası yine de zor görünüyor ama Kuzey ülkesinin rakiplerine takması muhtemel çelmelerle ikincilik yarışının şekillenmesinde kilit rol oynayacağı da söylenebilir. Bu anlamda Millî Takımımızın 9 Eylül'de İzlanda deplasmanını kayıpsız geçmesinin çok büyük bir avantajı beraberinde getireceği de aşikâr. Zira buradan alınacak bir üç puanın değerinin yanında, İzlanda'yı Haziran ayındaki Çek Cumhuriyeti maçında çok daha fazla puana ihtiyaç duyacak bir duruma da itmiş olacağız.

Grubun diğer iki takımına baktığımızdaysa dördüncü torbadan gelen Letonya'nın, 10 yıl önce Avrupa Şampiyonası'na giden jenerasyonun çok gerisinde kaldığını söylemek mümkün. Son torbadan gelen Kazakistan ile bu iki takım, yukarıyı düşünmekten ziyade daha çok sonuncu olmamak ve prestij kazanmak için ter dökeceğe benziyor.

B Grubu

Bosna-Hersek

Belçika

İsrail

Galler

Kıbrıs R.K.

Andorra

B Grubu

Elemelerde sürprize en açık gruplardan birisi B Grubu. Son yıllarda çok yetenekli oyuncular çıkaran, FIFA sıralamasında şu anda 5'inci basamakta yer alan ve Dünya Kupası'nda da çeyrek finale kadar giden Belçika, grubun favorisi durumunda. Seri başı konumundaki Bosna-Hersek ise gerek Dünya Kupası'nda bekleneni verememesi, gerekse bazı önemli oyuncularının unlarını eleyip eleklerini asacak noktaya gelmesi nedeniyle Belçika'yı zorlayabilecek gibi gözükmüyor. Bosna daha çok ikinci sırayı alıp doğrudan finallere gitmenin peşinde olacak ancak burada da işleri pek kolay değil gibi. Zira gruptan "sürprize açık" diye bahsettiğimizde kast ettiğimiz şey, bu ikincilik yarışına ikiden fazla takımın katılabilmesi ihtimaliydi.

Bosna'yı bu yarışta zorlaması beklenen ilk takım Galler. 1958 Dünya Kupası haricinde hiçbir büyük turnuvaya katılamamış olan Ada ülkesi, şeytanın bacağını kırmak için Avrupa Şampiyonası'nın 24 takıma çıkartılmış olması fırsatını kaçırmamakta kararlı. Galler'in bu konuda en çok güvendiği isimse, şu anda dünyanın en pahalı futbolcusu unvanını elinde bulunduran Real Madridli yıldız Gareth Bale. Bale'a Arsenalli Aaron Ramsey ve Liverpoollu Joe Allen'ın da yardımcı olması bekleniyor.

Gruba üçüncü torbadan dâhil olan İsrail de dirençli bir takım ve ikincilik yarışında Bosna ile Galler'in arasından sıyrılmanın hesaplarını yapıyor. Ancak İsrail adına önemli bir dezavantaj, takımın iç saha maçlarının önemli bir kısmını yurtdışında oynama olasılığı. İsrail ordusunun Gazze'ye saldırması üzerine ülkede güvenli bir ortam olmadığına kanaat getiren UEFA, takımın 9 Eylül'de oynayacağı ilk maçı Kıbrıs Rum Kesimi'ne aldı. Savaş durumunun sürmesi hâlinde İsrail'in sonraki maçları da benzer bir şekilde tarafsız sahaya alınabilir.

Son olarak gruba beşinci torbadan giren Kıbrıs Rum Kesimi'nin de özellikle kendi sahasında çetin ceviz bir takım olduğunun altını çizmekte fayda var. Rumlar, ikinci sırayı alacak güce sahip olmasalar da bir sürpriz yapıp üçüncülüğe çıkmanın ve play-off'a kalmanın hesapları içindeler ve Bosna, İsrail, Galler üçlüsüyle yapacakları maçların bu doğrultuda enteresan sonuçlara gebe olacağı söylenebilir. Andorra ise hemen her zaman olduğu gibi grubu yine muhtemelen puansız kapatacak.

C Grubu

İspanya

Ukrayna

Slovakya

Belarus

Makedonya

Lüksemburg

C Grubu

B Grubu gibi C Grubu da ikincilik yarışı üzerine onlarca teorinin üretilebileceği bir grup… İspanyollar her ne kadar son Dünya Kupası'nda büyük hayal kırıklığı yaşadılarsa da son iki Avrupa Şampiyonası'nın galibi olarak girecekleri elemelerde mutlak favori konumundalar. İspanya için birincilik dışında bir sonucun düşünüldüğünü söylemek zor. İkincilik yarışındaysa, son torba takımı Lüksemburg hariç gruptaki geri kalan neredeyse her takımın şansı var. Aslında söz konusu yarışta, ikinci torbadan gelen Ukrayna'nın, Slovakya, Belarus ve Makedonya'ya karşı birkaç adım önde olduğu söylenebilirdi fakat Ukrayna da az önce İsrail'den bahsederken değindiğimiz türden bir tehlikeyle karşı karşıya! Ülkede sene başından beri sürmekte olan çatışmalar ve Rusya ile yaşanan savaş hâli Ukrayna'yı şu ana kadar olmasa da ileriki günlerde iç saha maçlarını tarafsız sahada oynamak zorunda bırakabilir. Bunun yanı sıra ülkedeki huzursuzluğun millî takıma nasıl yansıyacağı da meçhul.

2010 Dünya Kupası'na katıldıktan sonra ikidir büyük bir turnuvada boy gösterme şansını kaçıran Slovakya, ikincilik yarışında Ukrayna'yı en çok zorlaması beklenen takım belki ama SSCB ile Yugoslavya'nın dağılmasının ardından henüz kendilerini gösterme fırsatı bulamayan Belarus ile Makedonya'nın da şanslarını sonuna kadar zorlaması muhtemel. Belarus, 2012 Londra Olimpiyatları'na Avrupa elemelerinden katılmayı başaran üç takımdan biriydi ve o kadrodaki genç oyuncuların önemli bir bölümü artık A takıma monte edilmiş durumda. Liginde son sekiz sezonun şampiyonu olan ve ortalama iki senede bir Şampiyonlar Ligi'nde de boy gösterir hâle gelen BATE Borisov'un bu alanda edindiği tecrübe de Belarus'un güvendiği bir başka nokta. Öte yandan Makedonya ise elemelerde, Napolili Pandev başta olmak üzere yurtdışında top koşturan oyuncularına güveniyor. Neredeyse tamamı lejyonerlerden oluşan bir kadro kurabilecek durumda olan Makedonların en çok merakla bekledikleri isimse, Barcelona'nın B takımında forma giyen 20 yaşındaki kanat oyuncusu David Babunski.

D Grubu

Almanya

İrlanda Cum.

Polonya

İskoçya

Gürcistan

Cebelitarık

D Grubu

Taze dünya şampiyonu Almanya, 2016 Avrupa Şampiyonası'nın da muhtemelen en büyük favorisi olacağa benziyor. Hâliyle Almanların elemelerde ne yapacağını konuşmanın da pek bir anlamı yok. Polonya, İrlanda, İskoçya, Gürcistan ve Cebelitarık'ın bulunduğu bir grupta Almanya'nın yaratabileceği tek etki, belki bir deplasman maçında yaşayacağı beraberlikle, o 1 puanı verdiği takıma, ikincilik mücadelesinde ufak bir avantaj sağlamak olacaktır. İkincilikten söz açılmışken, bu alanda da Polonya'nın diğer rakiplerine göre daha ağır bastığı iddia edilebilir. Her ne kadar son yıllarda katıldıkları birkaç büyük turnuvada hep ilk turda saf dışı kalmış olsalar da Lehlerin elinde başta Lewandowski olmak üzere, Blaszczykowski, Szczesny, Piszczek, Krychowiak ve Obraniak gibi Avrupa'nın kalburüstü takımlarında forma giyen birçok önemli oyuncu var.

İrlanda ile İskoçya ise gün geçtikte sıradanlaşan bir görüntü içerisindeler. Bir zamanlar Avrupa'da kupa kaldıran hemen hemen her İngiliz takımında yıldız statüsünde en az bir İskoç oyuncu bulunurken, hatta bizzat Celtic, Rangers ve Aberdeen Avrupa kupası kazanmışken, bugün üst düzey bir Avrupa takımında forma giyen tek İskoç oyuncu Manchester United'lı Darren Fletcher. Ne var ki Fletcher da sağlık sorunları nedeniyle son üç senede toplamda 40 maça dahi çıkamadı. İrlanda'nın durumu da İskoçya'nınkinden pek farklı sayılmaz. Bu iki takım, Polonya'yı geride bırakmaktan ziyade birbirleriyle çekişip üçüncü olma savaşı vereceğe benziyor. Lâkin bunun sonrasında oynayacakları play-off'ta da ne denli şansları olur bilinmez. Öte yandan Gürcistan ise bir sürpriz yapıp bu üçüncülük mücadelesinde iki Ada ülkesini geride bırakmanın hesapları peşinde ama onların da elinde Arveladze kardeşler, Kobiashvili ve Kaladze gibi yıldızlar artık yok. Son torbadan gelen ve ilk kez elemelerde boy gösterecek olan Cebelitarık'ta ise hedef en azından 1 puan almak, olmazsa da gol atmak olacak.

E Grubu

İngiltere

İsviçre

Slovenya

Estonya

Litvanya

San Marino

E Grubu

İngiltere, İsviçre, Slovenya, Estonya, Litvanya ve San Marino'dan oluşan E Grubu, neticenin neredeyse baştan belli olduğu bir grup olarak göze batıyor. Seri başı İngiltere ile son Dünya Kupası'nda son 16'ya kalan ve kadrosunda özellikle göçmen kökenli birçok önemli yıldız adayı genci barındıran İsviçre'nin bu grupta ilk ikide yer almaması büyük sürpriz olacaktır. En son 2010 Dünya Kupası'na katılan Slovenya ise bu iki takımdan sonra üçüncü sıra için en büyük aday konumunda. Euro 2012 elemelerine baraj maçlarına kalan fakat 2014 Dünya Kupası elemelerinde o çizgisinin bir hayli gerisine düşen Estonya'nınsa Slovenleri zorlayıp zorlayamayacağı merak konusu. Neredeyse bütün enerjisini basketbola harcayan ve bağımsızlığını kazandığı yaklaşık çeyrek asırdır futbolda kayda değer hiçbir başarısı bulunmayan Litvanya'nınsa bu elemelerde de pek bir aşama kaydetmesi beklenmiyor. Grubun figüranı San Marino içinse söylenecek pek bir söz olmasa gerek. Bugüne dek Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası elemelerinde oynadığı 111 maçta sadece iki beraberlik elde eden ve henüz galibiyetle tanışamayan, bu karşılaşmalarda sadece 15 gol atarken kalesinde 508 gol gören San Marino'nun gol atabilmek dışında önünde pek gerçekçi bir hedef bulunmuyor.

F Grubu

Yunanistan

Macaristan

Romanya

Finlandiya

Kuzey İrlanda

Faroe Adaları

F Grubu

Elemelerin belki de en karışık grubunun Yunanistan, Macaristan, Romanya, Finlandiya, Kuzey İrlanda ve Faroe Adaları'nı bir araya getiren F Grubu olduğu söylenebilir. 2004'te mucizevî bir Avrupa şampiyonluğu elde eden ve bunun getirdiği rüzgârın da etkisiyle sonrasında ikişer Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası macerası daha yaşayan Yunanistan, her ne kadar Euro 2012'de çeyrek final oynamış ve son Dünya Kupası'nda da çeyrek finalin kapısından ikinci turda Kosta Rika'ya penaltılarla elenerek dönmüş olsa da bu çizgisini daha ne kadar sürdürebilir belli değil. Zira Yunanlılar, Euro 2004 jenerasyonunun neredeyse tamamını kaybettiği gibi, emekliye ayrılan önemli oyuncularının yerine kayda değer yeni isimler katmakta da zorlanıyor. Yine de Komşu'nun şanslı bir kura çektiği ve bu gruptan en azından ikinci sırayı alarak finallere gideceği söylenebilir.

Macaristan ile Romanya'nın kadroları da mazilerini mumla aratacak tekdüzelikte… İki takım da bir diğerini ekarte edip Yunanistan'ın yanında yer alarak finallere gitmek istiyor elbette ama işler bir kez ters gitmeye başladı mı kendilerini çok daha alt sıralarda bulmaları da futbolseverleri çok şaşırtmamalı. Böyle bir durumda da sürpriz yapmak için hazır kıta bekleyen takımlar Finlandiya ile Kuzey İrlanda olacak. Ancak bu takımların da 10 maçlık yarışı başından sonuna kadar yukarılarda götürecek bir kadro yeterliliğine sahip olduğunu iddia etmek güç… Yine de grupta Yunanistan'ın ilk iki dışında kalması da Finlandiya ile Kuzey İrlanda'nın üçüncü hatta ikinci sırayı almaları da imkânsız değil… Macaristan ile Romanya içinse birincilikten beşinciliğe kadar her türlü sonuç ihtimal dâhilinde görünüyor. Herhalde bu grup için kesin olan tek şey, Faroe Adaları'nın son sırada yer alacak olması!

G Grubu

Rusya

İsveç

Avusturya

Karadağ

Moldova

Liechtenstein

G Grubu

Rusya, İsveç, Avusturya, Karadağ, Moldova ve Liechtenstein'dan oluşan G Grubu'nda son iki takımı bir kenara bırakacak olursak, dört takımlı bir yarışın yaşanmasının muhtemel olduğunu söyleyebiliriz. SSCB'nin dağılmasından sonra sadece Euro 2008'de yarı final oynama başarısı gösteren, onun haricinde katıldığı üç Dünya Kupası ve iki Avrupa Şampiyonası'nda da ilk turda havlu atan Rusya, ev sahipliğini yapacağı 2018 Dünya Kupası öncesindeki son ciddi sınav olarak Euro 2016'yı görüyor ve bu turnuvada mutlaka yer almak istiyor. Ancak son Dünya Kupası'nda da görüldü ki Rusların kendilerini futbol anlamında bir kademe daha yukarı taşıyacak bir silahları yok gibi. Öte yandan İsveç ise dünyanın en iyi birkaç oyuncusundan biri olan Zlatan Ibrahimoviç'e sahip. Lâkin onların da Ibrahimoviç haricinde neredeyse elle tutulur tek bir oyuncuları dahi yok. 20 yıl önce dünya üçüncüsü olduklarında kadrolarında en az altı-yedi önemli yıldızı olan İsveç'te bugün Ibrahimoviç'ten sonra adı anılabilecek ikinci bir oyuncunun bulunmaması, ülke futbolunun aslında önemli bir krizin içinde olduğunu göstermekte.

Avusturya'nın ise Bayernli David Alaba dışında yıldız bir ismi olmasa da İsveç'in aksine daha çok vasatı aşan oyuncuya sahip olduğu iddia edilebilir. Çoğu Almanya'da top koşturan bu oyuncular takım olarak Avusturya'nın Euro 2016 mücadelesinde seviye atlamasına yardımcı olabilir. Elbette bu üç takımın yanı sıra dördüncü torbadan gelen Karadağ'ın da çok yabana atılmaması lâzım. Elinde Vuciniç ve Jovetiç gibi iki golcü ve Saviç gibi de bir savunmacı bulunan Karadağ'ın belki de bu anlamda Avusturya ile İsveç'e kıyasla daha çok yıldıza sahip olduğu bile düşünülebilir. Ancak onların sorunu da takımlarının geri kalanının, bu yıldızların seviyesinin çok altında olması. Güçlerinden ziyade handikapları daha çok göze batan bu dört takım arasında yarışta öne çıkacak olanları da böyle bir durumda takım oyununun, bir başka deyişle teknik direktör becerisinin belirleyeceği de bir gerçek. Bu açıdan bakıldığında da Fabio Capello gibi bir isim tarafından çalıştırılan Rusya'nın diğerlerine göre ne olursa olsun daha avantajlı olduğu söylenebilir.

H Grubu

İtalya

Hırvatistan

Norveç

Bulgaristan

Azerbaycan

Malta

H Grubu

E Grubu'nun ardından sonucu belli sayılabilecek bir diğer grup da H Grubu. İtalya, Hırvatistan, Norveç, Bulgaristan, Azerbaycan ve Malta'nın yer aldığı grupta İtalya ile Hırvatistan, ilk iki sıra için net favori durumunda. Aslında iki ülke de son Dünya Kupası'na ilk turda veda etmiş ve büyük hayal kırıklığı yaşamıştı. Ancak buna rağmen hem grupta en iyi kadrolara sahip iki takım konumundalar hem de diğer rakipleri arasında onların yanına yaklaşabilecek seviyede bir takım bulunmamakta. Azerbaycan ile Malta zaten Avrupa'nın en zayıf takımları arasında. Her ne kadar Azeriler son zamanlarda bu kimliklerinden biraz olsun sıyrılmak için çaba gösteriyor olsalar da bu elemelerde üçüncü sırada yer almaları bile sürpriz olacaktır. Norveç ile Bulgaristan'a baktığımızdaysa iki takımın da 20 yıl önceki çizgilerinin çok gerisinde olduğunu görüyoruz. O dönem Bulgaristan 1994 Dünya Kupası'nda dördüncü olurken Norveç ise elemelerde İngiltere ve Hollanda'yı gerisinde bırakarak bu kupaya katılmıştı. Norveç sonrasında 1998 Dünya Kupası'nda da ikinci tur görmüştü. Fakat 2000'li yıllardan itibaren iki ülke de büyük bir gerileme yaşadı ve şu an ikisinin de önemli bir kulüpte oynayan bir futbolcusu bulunmamakta. Buna karşın gruptaki tabloya göre bu iki takımdan biri yine de üçüncü sırayı alıp baraj maçı oynama hakkını elde edecek ama o noktadan daha ileri gitmeleri de yine de pek kolay olacağa benzemiyor.

I Grubu

Portekiz

Danimarka

Sırbistan

Ermenistan

Arnavutluk

I Grubu

Elemelerdeki tek beş takımlı grup olan I Grubu da sonucunun ne olacağını kestirmenin hiç de kolay olmadığı gruplardan. Öyle ki grupta ismi itibarıyla ağırlığı bulunan üç ülke; Portekiz, Danimarka ve Sırbistan düşüş yaşamaktayken, ilk bakışta grubun zayıf takımları olarak göze çarpan Ermenistan ile Arnavutluk ise son yıllarda gözle görülür bir toparlanma içerisinde…

Portekiz; Figo'lu, Rui Costa'lı, Paulo Sousa'lı, Fernando Couto'lu, Vitor Baia'lı altın jenerasyonu ile 1990'ların ikinci yarısından itibaren büyük bir turnuva kazanması beklenen bir takımdı aslında. Ancak bu süreçte 1998 Dünya Kupası haricinde bütün turnuvalara katılmalarına karşın sadece ev sahibi oldukları Euro 2004'te final oynayabildiler. Altın jenerasyondan geriye sadece Figo ve Rui Costa'nın kaldığı ancak 19 yaşındaki Cristiano Ronaldo'nun eklendiği o kadro, finali Yunanistan'a kaybettiği için taraftarlarını yine de tatmin etmemişti. Sonraki yıllardaysa Portekiz o noktaya dahi erişemedi. Üstelik son Dünya Kupası'nda gördük ki, takım gitgide daha da sıradanlaşıyor ve bu durum, şu anda dünyanın en iyi iki oyuncusundan biri olarak kabul edilen Cristiano Ronaldo'nun da sıradanlaşmasına yol açıyor. Bu görüntünün değişmemesi durumunda Portekiz Euro 2016 elemelerinde de hayli zorlanabilir.

Danimarka ile Sırbistan Avrupa'nın önemli kulüplerinde oynayan önemli oyunculara sahip. Hatta Sırpların -Ronaldo faktörünü bir kenara bırakacak olursak- Matiç, Ivanoviç, Kolarov, Llajiç ve Markoviç gibi isimlerle bu gruptaki en parlak kadroya sahip olduğu bile iddia edilebilir. Fakat Sırplarda oldum olası bir bütünlük sorunu da mevcut ve bu isimlerin bir araya geldiklerinde beklenen etkiyi gösterip gösteremeyeceği de meçhul.

Öte yandan Ermenistan son iki elemede çok sürpriz sonuçlar alarak adından söz ettirmiş bir takım. Örneğin son Dünya Kupası elemelerinde deplasmanda Danimarka'yı 4-0, Çek Cumhuriyeti'ni 2-1 yenip İtalya ile 2-2 berabere kalmışlardı. Ancak bir yandan da Ermenilerin ciddi bir istikrarsızlık sorunu var. Bu üç maçın kendi evlerindeki rövanşlarında tek bir puan dahi alamadılar, dahası o grupta figüran durumundaki Malta'ya dahi Erivan'da tek golle boyun eğdiler. Arnavutluk ise çok üst düzey oyuncusu bulunmasa da futbolcularının çoğu yurtdışında oynayan bir ekip ve figüran takım olma hüviyetinden de son yıllarda yavaş yavaş sıyrılmakta. Ermenistan ile Arnavutluk da en azından üçüncü olup play-off'a kalmak adına mücadele edecek. Portekiz-Danimarka-Sırbistan üçlüsünden birinin düşüşünü sürdürmeye devam etmesi bile, bu iki takımdan en az birinin hedefine ulaşmasına yol açabilir.