TR
EN
Fikstürler
Puan Cetvelleri
Final Yolu Galatasaray 25.05.2016
Final Yolu Galatasaray

Ligde umduğunu bulamayan Galatasaray, 21 kez final oynayıp 16 kez kazandığı Türkiye Kupası'nda teselli arıyor. Sarı-kırmızılılar bu sezon kupada oynadıkları 11 maçtan 8 galibiyet, 3 beraberlikle ayrılarak finale geldi. Galatasaray, kupada attığı 24 gole karşılık kalesinde 10 gol gördü.

ZTK Maç Kitabı

Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası'ndaki mücadelesine grup aşamasından başladı. E Grubu'nda yer alan sarı-kırmızılı takımın rakipleri Spor Toto Süper Lig'den Akhisar Belediyespor, PTT 1. Lig'den Karşıyaka ve Spor Toto 3. Lig'den Kastamonuspor 1966 takımlarıydı. Sezona Hamza Hamzaoğlu yönetiminde giren Galatasaray, yönetimin ligde alınan sonuçları beğenmemesi üzerine teknik adam değişikliğine gitmiş ve takımın başına eski göz ağrılarından Mustafa Denizli'yi getirmişti. Galatasaray'ın kupa mücadelesinin başlangıcında da takımın başında Mustafa Hoca vardı. Sarı-kırmızılı takım, kupadaki ilk maçını gruptaki en dişli rakibi Akhisar Belediyespor'la 17 Aralık 2015 günü Türk Telekom Arena'da oynadı. Akhisar Belediyespor'un yedek ağırlıklı bir kadroyla çıktığı mücadelede Mustafa Denizli de aynı yolu seçmiş, Cenk Gönen - Tarık Çamdal, Koray Günter, Semih Kaya, Olcan Adın - Bilal Kısa, Rodriguez, Emre Çolak - Sinan Gümüş, Umut Bulut ve Yasin Öztekin'den oluşan bir kadroyu tercih etmişti. Oyuna iyi başlayan sarı-kırmızılılar, 9. dakikada Umut Bulut'un golüyle öne geçiyor, 24'te ise eski bir Akhisar Belediyesporlu olan Bilal Kısa ile ilk yarının skorunu 2-0 olarak belirliyordu. İkinci yarıya hızlı başlayan Akhisar, 49'da Lualua ile farkı bire indirse de ilerleyen bölümde beraberlik için yaptığı baskı sonuç vermeyecek, Galatasaray maçı 2-1 kazanarak gruba 3 puanla başlayacaktı.

Galatasaray, 13 Aralık 2015 günü ise Kastamonu deplasmanındaydı. Zayıf rakibinin karşısına yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkan Mustafa Denizli'nin öğrencileri, göründüğünden çok daha zor bir galibiyetle 3 puana ulaşacaktı. Sarı-kırmızılılar daha 5. dakikada Emre Çolak'ın penaltı golüyle öne geçtiğinde fark bekleyenler yanılacak,  32'de direkten dönen Kastamonu atağı ise maçın ne kadar zorlu geçeceğine işaret edecekti. İkinci yarıda üst üste iki net fırsattan yararlanamayan Kastamonu 1966 karşısında Galatasaray'ı rahatlatan gol 61'de Umut Bulut'tan gelecek, 72'de Fatih Özçelik'le farkı bire indiren ev sahibi ekibin son bölümdeki çabaları sonuç vermeyecek ve sarı-kırmızılılar bu maçı da 2-1 kazanacaktı.

9 Ocak 2016 günü Türk Telekom Arena'da Karşıyaka'yı ağırlayan ve 3 puanı üç golle alıp üçte üç yapan Galatasaray, gruptaki en rahat maçını oynadı. Teknik Direktör Mustafa Denizli yine yedek ağırlıklı bir kadroyu sahaya sürmüş, yeni transfer Ryan Donk'a da ilk on birde yer vermişti. Karşıyaka'nın kadrosunda ise Necati Ateş, Gökhan Ünal ve Serkan Kurtuluş gibi büyük takım tecrübesi olan oyuncular bulunuyordu. Galatasaray 10'da Sinan Gümüş, 26'da Bilal Kısa ve 44'te Ryan Donk'un golleriyle işi ilk yarıda bitirmiş, Karşıyaka'nın tek golü ise 28. dakikada Gökhan Ünal'dan gelmişti.

İki takım arasındaki ikinci maç 12 Ocak günü İzmir Atatürk Stadı'nda oynandı ve kazanan aynı skorla yine Galatasaray oldu. Ancak bu kez iş ilk maçtaki kadar kolay olmamış, sarı-kırmızılılar üç gollerini de maçın son 8 dakikasında bulabilmişti. Hani eskiden son 10 dakikada stat kapılarının açılıp dışarıdaki seyircilerin içeriye alındığı dönemler olsa, son 10 dakikada içeriye girenler hiçbir şey kaçırmış olmayacaktı. Mustafa Denizli bu maçta da yine yedek oyunculara şans tanımış, ilk on bir oyuncularından sadece Yasin Öztekin'e takımda yer vermişti. Uzun süre gol atmayı başaramayan Galatasaray'da sürpriz bir oyuncu sahneye çıkacak, takımın stoperi Aurelien Chedjou 84 ve 85. dakikalarda attığı iki kafa golüyle bir anda skoru 2-0'a getirecekti. Kupanın genç golcüsü Sinan Gümüş'ün 89'daki golüyle maç 3-0 bitti zannedilirken, Galatasaray'ın kupadaki her maçta gol yeme geleneği bozulmayacak, Necati Ateş 90+2'de penaltıdan attığı golle skoru 3-1 olarak belirleyecekti. Böylece dörtte dört yapan ve 12 puana ulaşan Galatasaray'ın gruptan ilk sırada çıkması da kesinleşmiş oluyordu. Çünkü ikinci sıradaki Karşıyaka 6, üçüncü sıradaki Akhisar Belediyespor da 4 puanda kalmıştı ve kalan iki maçta sarı-kırmızılıları yakalama ihtimalleri bulunmuyordu.

Galatasaray, kendi açısından artık bir formaliteye dönüşen 19 Ocak'taki Akhisar Belediyespor maçına yine yedek ağırlıklı bir kadroyla çıktı. Öyle ki, Muslera, Sneijder, Burak Yılmaz, Chedjou, Hakan Balta, Selçuk İnan, Olcan Adın, Ryan Donk'un yanı sıra genç Sinan Gümüş bile Manisa'ya götürülmemişti. Molde'den yeni transfer edilen Martin Linnes ise ilk kez resmi bir maçta sarı-kırmızılı formayı giyiyordu. Akhisar cephesinde ise durum farklıydı. Grupta Karşıyaka'nın arkasında kalan takımın gruptan çıkabilmek için mutlaka puana ihtiyacı vardı ve bu nedenle teknik direktör Cihat Arslan; Lukac, Bruno, Rodallega, Douglao ve Güray gibi as oyuncularını ilk on birde görevlendirmişti. 3 bin 500 taraftarın izlediği Manisa 19 Mayıs Stadı'ndaki maçta ilk golü bulan taraf ev sahibi ekipti. 26'da Güray'ın sol kanattan kullandığı serbest vuruşta, ceza sahası içerisinde iyi yükselen Abdulkadir, kafa vuruşuyla Akhisar Belediyespor'u 1-0 öne geçirmişti. 33'te ise Mervan Çelik ile ceza sahası içinde girdiği mücadele sonrası yerde kalan Cenk Gönen, kafa travması geçirdiği için hastaneye kaldırılacak, o dakikadan sonra sarı-kırmızılı kaleyi Eray İşcan koruyacaktı. Galatasaray, 39'da Bilal Kısa'nın ceza sahası içi sağından yaptığı ortaya altı pas çizgisi üzerinde iyi yükselen Umut Bulut'un kafa golüyle eşitliği sağlayacak ve hem ilk yarı hem de maçın tamamı 1-1'lik skorla sona erecekti.

Galatasaray gruptaki son maçını, 26 Ocak günü Türk Telekom Arena'da Kastamonuspor 1966 ile oynadı. Gruptan çıkmayı çoktan garantileyen sarı-kırmızılılar için bu maçtaki tek hedef kupadaki bir maçı gol yemeden tamamlamak olabilirdi ama bu hedef de tutmadı. Yine yedeklerden oluşan bir kadroyla sahaya çıkan Galatasaray'da günün yıldızı Sinan Gümüş olacak, genç gurbetçi, 10, 41 ve 45. dakikalarda attığı gollerle sarı-kırmızlı forma altındaki ilk resmi hat-trickine imzasını koyacaktı. Galatasaray'ın diğer golü de 55. dakikada bir başka gurbetçiden, kış transferi döneminde Bursaspor'a gönderilecek Jem Paul Karacan'dan gelecekti. Kastamonuspor 1966'nın golünü ise yine Fatih Özçelik atacak ve 1992 doğumlu oyuncu böylece kartvizitine "Galatasaray'a iki maçta da gol atan futbolcu" ibaresini yapıştıracaktı. Bu maçın ilginç tarafı, Galatasaraylı taraftarların ilgi göstermediği müsabakada Türk Telekom Arena tribünlerinde Kastamonuspor 1966 taraftarlarının sağladığı üstünlüktü. Yaklaşık 10 bin futbolseverin takip ettiği müsabakada, Kastamonuspor 1966'lılar 7 bin kişiyle tezahürat üstünlüğünü eline geçirmişti.  Gruptaki 6 maçı 5 galibiyet, 1 beraberlikle tamamlayan Galatasaray, attığı 15 gole karşılık her maçta bir gol yiyerek kalesinde toplam 6 gol görmüştü. Atılan 15 golden üçte birinin sahibi ise 5 gol kaydeden genç Sinan Gümüş olmuştu.

Galatasaray, son 16 turunda Gaziantepspor'la eşleşti. İki takımın 31 Ocak'taki buluşma adresi Türk Telekom Arena'ydı. Telafisi olmayan bu maçta teknik direktör Mustafa Denizli işi sıkı tutmuş, sahaya Fernando Muslera - Martin Linnes, Aurelian Chedjou, Hakan Balta, Olcan Adın - Umut Bulut, Ryan Donk, Selçuk İnan, Sinan Gümüş - Sneijder ve Burak Yılmaz'dan oluşan ideal kadrosunu sürmüştü. Aynı şekilde Gaziantepspor'da da Mutlu Topçu elindeki en formda oyuncularla bir kadro oluşturmuştu. Misafir ekibin kalesinde ise Galatasaray'dan kiralanan genç file bekçisi Alperen Uysal oynuyordu. Maça çok iştahlı başlayan Galatasaray, 20'de Olcan Adın, 25'te de kupanın golcüsü genç Sinan Gümüş'le 2-0'ı yakalayacak ve soyunma odasına iki farkla inecek, 57'de ise Burak Yılmaz'la turu garantileyecek farka ulaşacaktı. Gaziantepspor'un 75'te Habibou ile bulduğu tek gol sadece maçın skorunu değiştirecek ve Galatasaray 3-1'lik galibiyetle çeyrek finalin yolunu tutacaktı.

Galatasaray'ın yolu çeyrek finalde bir kez daha Akhisar Belediyespor'la kesişti. Sarı-kırmızılılar, aynı grupta yer aldıkları rakibini bir maçta 2-1 yenmiş, ikinci maç ise 1-1'lik beraberlikle sonuçlanmıştı. Bu eşleşmede de her iki maç yine aynı skorlarla bitecek ve gülen taraf Galatasaray olacaktı.

İki takımın ilk buluşması 10 Şubat günü Manisa 19 Mayıs Stadı'nda gerçekleşti. Muslera - Linnes, Chedjou, Hakan Balta, Carole - Olcan Adın, Donk, Bilal Kısa, Selçuk İnan - Sneijder, Umut Bulut on biriyle sahaya çıkan Galatasaray karşısında ilk golü bulan taraf ev sahibi oldu. İlk yarı golsüz tamamlanmış, maçın 53. dakikası oynanırken Hugo Rodallega ceza sahası dışından müthiş bir vuruşla Muslera'yı avlamıştı. Ancak Galatasaray 70'te bu gole Wesley Sneijder'in Douglao'ya çarpıp ağlara giden golüyle karşılık verip skoru 1-1'e getirecek, iki dakika sonra ise Sneijder'ın asistinde kaptan Selçuk İnan, gemisini kurtarıp takımını 2-1'lik galibiyete taşıyacaktı.

Deplasmanda elde edilen 2-1'lik galibiyet, iki ayaklı kupa maçları için önemli bir avantajdı ve sarı-kırmızılılar da 2 Mart'ta Türk Telekom Arena'daki rövanşa bu rahatlıkla çıkmıştı. Ancak ligdeki kötü gidişin ardından görevinden ayrılan Mustafa Denizli'nin yerine takımın başında altyapı antrenörlerinden Orhan Atik vardı. Galatasaray, henüz 10. dakikada Denayer'in ortasında Douglao'nın ters bir kafayla topu kendi ağlarına göndermesi üzerine 1-0 öne geçerek iyice rahatladı. Ancak ikinci yarının başında bu defa golü bulan taraf Akhisar Belediyespor'du. 47'de arka direğe yapılan ortayı Rodallega kafayla Galatasaray ağlarına yollamış ve skoru 1-1'e getirmişti. Kalan 42 dakikalık bölümde Akhisar Belediyespor'un yemeden atacağı bir gol maçı uzatmalara taşıyacaktı. Bu atmosfer nedeniyle son derece stresli geçen ikinci yarı boyunca iki takım da çok net gol fırsatlarından yararlanamadı ve Galatasaray ilk maçtaki 2-1'lik galibiyetin avantajıyla yarı finale yükseldi.

Sarı-kırmızılı takım, yarı finaldeki rakibi Çaykur Rizespor'un karşısına ise yeni teknik direktörü Jan Olde Riekerink yönetiminde çıktı. Yarı final hesaplaşmasının ilk adresi Rize'deki Çaykur Didi Stadı'ydı. Kötü günler geçiren Galatasaray, son 8 resmi maçında galibiyet yüzü görememişti. Lig çoktan elde gitmiş, umutlar sadece Türkiye Kupası'na bağlanmıştı. Böyle bir ortamda Riekerink sahaya Fernando Muslera - Semih Kaya, Koray Günter, Hakan Balta, Lionel Carole - Emre Çolak, Bilal Kısa, Wesley Sneijder -  Sabri Sarıoğlu, Lukas Podolski ve Yasin Öztekin'den oluşan bir kadroyu 4-3-3 sistemiyle sürdü. Tarihinde ilk kez final görmek isteyen Çaykur Rizespor da ideal on biriyle sahadaydı. Oyuna etkili başlayan Galatasaray, 15'te Yasin Öztekin'in hazırladığı pozisyonda Emre Çolak'la öne geçti ve ilk yarıyı da bu skorla tamamladı. 51. dakikada Çaykur Rizespor'dan Makiadi'nin ikinci sarı kartla oyundan ihraç edilmesi, Galatasaray'ı biraz daha rahatlattı. Nitekim 10 dakika sonra Yasin Öztekin farkı ikiye çıkartan golü attı. Ancak 65'te Hakan Balta'nın da kırmızı kart görmesi dengeleri bir anda değiştirdi. Çaykur Rizespor, 76'da Ahmet İlhan'la farkı bire indirdi. Fakat 90+4'te Podolski ile bir gol daha bulan Galatasaray, İstanbul'daki rövanşa 3-1 gibi çok avantajlı bir skor taşıdı.

4 Mayıs'ta Türk Telekom Arena'da oynanan rövanşta da Galatasaray sakatlar dışında ideal kadrosuyla sahadaydı. Çaykur Rizespor'da ise teknik direktör Hikmet Karaman daha çok yedek oyuncularına şans tanımıştı. İki takım da 90 dakika boyunca futbolseverlere çok keyifli ve tempolu bir oyun izletti. Bol pozisyonlu oyunda kaleciler ve kale direkleri gole izin vermeyince maç 0-0 tamamlandı ve Galatasaray ilk maçta elde ettiği 3-1'lik galibiyetle adını finale yazdırdı.